Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Menopozu sorunsuz geçirmek için püf noktaları

Menopozu sorunsuz geçirmek için püf noktaları

Menopozu sorunsuz geçirmek için püf noktaları


Türkiye'de menopoz ortalama 40-45 yaşlarından sonra görülüyor ve kadın yaşamının önemli dönemlerinden birisi olan menopozu rahat ve sağlıklı geçirmek için beslenmenin rolü çok önemli .


Eğer siz de son zamanlarda terlemeler, sıcak basmaları, uyku problemleri yaşıyorsanız; çok dikkatli olduğunuz halde eskiye göre daha hızlı kilo alıyorsanız ve adet kanamalarınız da kesilmeye başladı ise sizin için yeni bir süreç başlamış olabilir. 

Menopoz kadın için son değil, yeni bir başlangıçtır, ve bu dönemi rahat geçirmek için önemli etkisi olan beslenmenin önemini gözardı etmemek gerekir.


Menopoz döneminde yaşananların sadece terleme, sinirlilik, uyku problemleri, gibi belirtiler ile sınırlı değildir, “Menopoza kadar erkekler kalp damar hastalıklarında daha riskli sayılırken; menopoz sonrasında kadın ve erkek eşit risklere sahip olmaktadır. 

Abdominal (karın bölgesi) obezite dediğimiz, bel çevresindeki genişleme ile birlikte diyabet görülme ihtimali de artar. Yanı sıra kemik erimesi açısından çok daha dikkatli olunması ve rutin kontrollerin yaptırılması gerekir” dedi.

Menopoza paralel olarak artan hastalık risklerinin beslenme tarzında ciddi değişiklikler yapmayı zorunlu kılar, ideal ağırlığı korumanın daha zor olduğu menopozda dikkat edilmesi gereken beslenme kurallar şunlardır.


MENOPOZDA SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENMEK İÇİN… 

• Ölçüyü kaçırmadan her gün bir miktar ceviz, fındık ve badem yiyin.

• Günde 2 fincan yeşil çay için. Yeşil çay kan yağlarını azaltır ve metabolizmayı çalıştır. İçine 1 çubuk tarçın ve sindirim sorunlarını azaltmak için rezene katarsanız, kendinize metabolizma hızlandırıcı bir içecek hazırlamış olursunuz. 


• Güne su içerek başlayın. Su içmek dolaşım hızınızı artırır ve günde 10 bardak su içiyorsanız kilo almanız, eskiye göre daha zor olacaktır. 

• Yemekten önce içeceğiniz bir bardak su, daha kolay doymanıza yardım edecektir.

• Porsiyonlarınızı küçültün. 


• Posanın kalp hastalıkları ve kansere yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle posalı beslenmeye çalışın. Gün içinde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmek, günlük posa ihtiyacınızı karşılar. 


• D vitamini eksikliğini önlemek için gün ışığında yürüyüş yapın. 


• Fiziksel aktivitenizi artırın. Bu, hem kilo almanızı önleyecek hem de kemik erimesine engel olacaktır. 


• Bel çevresindeki yağlanma, çok hızlı yemek yediğiniz için olabilir. Yemek yemeye zaman ayırın ve yavaş yiyin. 


• Süt, yoğurt, peynir ve koyu yeşil yapraklı sebzeler iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Unutmayın, eğer eksik kalsiyum alıyorsanız, kilo vermeniz zor olacaktır. 


• Kesilen adet kanamaları ile demir eksikliği olması ihtimali azalacaktır. Bu nedenle kırmızı eti haftada 1 defa yemeniz gereklidir. Ayrıca daha sık balık yemeye özen gösterin. 


• Ekmeği hafife almayın. Her öğün yediğiniz 1 dilim tam tahıllı ekmek, B grubu vitaminleri karşılamanızı sağlar, kas kaybını önler. 


• Uykusuzluk, gece yemek yemenize ve kilo almanıza neden olabilir. Uykudan önce bir fincan melisa çayı içmeniz daha kolay uyumanızı sağlayabilir. 


• Bu dönemde ‘çok şişiyorum, ödemim oluyor’ dememek için tuzu azaltın. 




Gürkan Kubilay'dan Menopoz diyeti programı




Adet dönemi baş ağrısı nedeni

Adet dönemi baş ağrısı nedeni

Adet dönemi baş ağrısı nedeni

Baş ağrısının oluşmasının pek çok nedeni olmasına rağmen kadınlarda görülen baş ağrılarının çoğu adet döneminde ortaya çıkmakta.

Hormonal dalgalanmalar nedeniyle artan baş ağrılarınızdan kurtulmak için yapmanız gereken ilk şey ise baş ağrısı günlüğü tutmaktır. 



ERGENLİK DÖNEMİ İLE MİGREN SIKLIĞI ARTAR

Ergenlik dönemi öncesinde, kız ve erkek çocuklarda migren sıklığı aynı olmasına rağmen adet döneminden sonra bu durum değişir ve kadın/erkek arasındaki oran 3’e çıkmaktadır. Hormonal faktörler sebebi ile baş ağrıları tetiklenen kadınlar ile tetiklenmeyenler arasında hormon seviyeleri açısından herhangi bir farklılık mevcut değildir. Sorun, kişinin sinir sisteminin hormonal dalgalanmalara verdiği cevap ile ilişkilidir.

HORMON SEVİYESİNİN DÜŞMESİ BAŞ AĞRISINA SEBEP OLUR

Adet periyodunun 2 gün öncesi ve ilk 3 günü içinde görülen bir baş ağrısı tipi “saf regl migren”dir. Kadınların yaklaşık yarısı regl döneminde migren ataklarına eğilimli hale gelmekle beraber; sadece %10 kadında saf regl migren görülür. Regl sırasında ortaya çıkan migren ataklarının sebebi, kanamadan hemen önce kandaki östrojen hormonu seviyesinin düşmesi ve östrojen hormonunun göstermiş olduğu dalgalanmadır.

HAMİLELİKLE BAŞ AĞRISI AZALABİLİR

Regl ile migren atakları arasında ilişki belirten kadınların 2/3’ü gebelik sırasında ataklarının kesildiğini belirtmektedir. Bunun nedeni büyük olasılıkla gebelik sırasında östrojen hormonunun regl döngüsündeki gibi dalgalanmalar göstermemesi devamlı olarak yüksek seviyede kalmasıdır. 



TEDAVİSİ DİĞER MİGREN ATAKLARINA GÖRE DAHA ZOR

Regl dönemi migren atakları, diğer migren atakları ile karşılaştırıldığında daha şiddetli, uzun ve tekrarlayıcı ataklar olmasından dolayısıyla regl dışındaki migren ataklarına göre tedavileri daha güçtür. Bu nedenle migren tedavisinde, migren semptomlarını kontrol edecek ilaçlar kullanılabileceği gibi, regl döngüsünü engelleyecek seçenekler de düşünülmektedir.

BAŞ AĞRISI GÜNLÜĞÜ TEDAVİYİ ŞEKİLLENDİRİR

Bu tedavinin başında hastanın yapması gereken şey baş ağrısı günlüğü tutmaktır. Bu günlüğü tutmak ile hasta regl döngüsü ile baş ağrısı arasındaki zamansal ilişkiyi daha iyi anlar. Örneğin; regl kanamanın kaçıncı günüde baş ağrısının başladığı, kaç gün sürdüğü, hangi ilaçlara cevap verdiği gibi. Tavsiye edilen, bu günlüğün en azında 3 regl döngü boyunca tutulmasıdır. Edinilen bilgiler doktorun planlayacağı tedavi açısından önem taşır. Regl siklusunun düzenli olup olmadığı ve baş ağrılı süre hangi tedavinin seçileceğini belirler.



İLAÇLAR ATAKLARIN BAŞINDA ALINMALI

Regl dönemi migren tedavisi; atak tedavisi, kısa dönem koruyucu tedavi ve kesintisiz koruyucu tedavi olmak üzere başlıca 3 grupta incelenebilir.  Atak tedavisinde uygun görülen İlaçlar mümkün olduğunca ağrının başında alınmalıdır. 

Baş ağrısına mide bulantısı da eşlik ediyorsa mide bulantısı önleyen bir ilaç da tedaviye eklenmelidir. Kısa süreli koruyucu tedavi de amaç daha ağrı ortaya çıkmadan ilaç alınmasına dayanır. Kişi başı ağrısın veya ağrımasın reglden 2 gün önce ilaç kullanmaya başlar ve kanamanın ilk 3 gününde de ilaca devam eder. Bu tedavi; regl dönemi düzenli ve baş ağrısı ile regl arasında belli bir zamansal bağlantı olanlarda kullanılabilir. 

Kesintisiz koruyucu tedavi ise; regl dönemi düzenli olmayan, atak tedavisinden fayda görmeyen, sık ve şiddetli migren atakları olanlar için bir seçenektir. Hastanın genel sağlık durumunu da göz önüne alarak belirlenen ilaçlar ağrı olsun veya olmasın her gün kullanılır. Bu koruyucu tedavinin süresi ise 6 aydır. 




DOĞUM KONTROL HAPLARI İLE TEDAVİ

Koruyucu tedavi için diğer bir seçenek olan “hormonal tedavi” ile östrojen hormonu dalgalanmalarını engellenebilmektedir. Vücuda östrojen hormonu verilmesi ile vücut hormon yapımını durdurmakta ve bu şekilde sadece dışarıdan verilen hormonun etkisinde kalınmakta ve dalgalanma da durmaktadır. Bu tip koruyucu tedavide en sık doğum kontrol ilaçları kullanılır. 

Genellikle doğum kontrol ilaçları ile regl dönemi başına 21 günlük hormon tedariki sağlar. Geri kalan 7 tablette aktif ilaç yoktur. 21. günün sonunda dışarıdan alınan östrojenin de aniden kesilmesine bağlı olarak migren atakları ortaya çıkabilir. 

Bu nedenle, doğum kontrol ilacı kullanmaya ara verilmeden devam edilmelidir. Hormonal tedavi auralı migreni olanlarda uygulanmamaktadır. Ayrıca 35 yaş üzeri ve sigara içen kadınlarda dikkatli kullanılmalıdır. Östrojenin bazı kanser tiplerini tetikleyebileceği de unutulmamalıdır.



   
Doğal antidepresanlar

Doğal antidepresanlar

Doğal antidepresanlar


Antidepresan denildiğinde pek çok kişinin  ilk aklına gelen şey ilaçlardır. Ancak ilaç kullanmadan da stres ve gerginliği yenmeniz mümkün. 

Vücudunuzda Serotonin yeterli olduğunda; moraliniz yüksek olur, rahat uyku uyursunuz, iştahınız azalır, ruh sağlığınız düzelir ve enerjiniz artar. 

Doğal antidepresanlar


Sarı kantaron

Anti-stres ve anti-depresyon için etkilidir, korku, endişe, kaygı, umutsuzluk, umursamazlık ve çaresizlik duygularının giderilmesinde yardımcıdır. Uykusuzluk ve fazla uyuma problemlerinde faydalıdır.

Börülce

Folik asit bakımından oldukça zengin olan börülce, özellikle hamileler için tavsiye edilir. Folik asit; modumuzu ve uyku düzenimizi dengelemeye yardımcı olan norepinefrin ve serotonin salgılanmasında da önemli bir rol üstleniyor.

Ceviz, fındık, badem, çekirdek 

Ay çekirdeği, kabak çekirdeği, kaju fıstığı, fındık ve ceviz magnezyum yönünden zengin besinlerdir. Magnezyum serotonin hormonunun salgılanmasını artırır.

Keklik otu

Botanik ile ilgilenen herhangi birine keklik otunun faydalarını sorduğunuzda, size verecek cevaplar ile sadece spagetti üzerine konan bir sos olmadığını anlayacaksınız. Orijinal yazılımları caffeic, quercitin ve rosmarinic olan asit türlerini içerir ki bu asit türleri depresyon ve anksiyeteye karşı sizi kuvvetlendirir. Yetiştirilmesi son derece kolay da olan keklik otu, sıkıntılarınıza son vermenizde oldukça faydalı olabilir.

Şifalı bitkiler 

Şifalı bitkilerden ıhlamur, melisa, papatya, adaçayı, kekik, fesleğen ve biberiye çayları rahatlatıcı etkisinden dolayı tercih edilebilir. Yeşil çayda L-theanine isimli aminoasit bulunur. Bu aminoasit beyindeki alfa dalgalarını canlandırıyor. Aynı zamanda yeşil çay antioksidan özelliğe sahiptir.

Balık

Balık yemek hem beden hem ruh sağlığımız için kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden. Zira mükemmel bir protein kaynağı, omega 3 ve selenyum içeriğiyle iyi bir antioksidan, kansere karşı koruyucu, kalp-damar sağlığı için vazgeçilmez, hatta depresyona karşı bile etkili. 

Araştırmalar, yeterli miktarda omega 3 alımının, stres ve depresyonu daha iyi bir şekilde kontrol etmemize yardımcı olduğunu gösteriyor. Omega 3 yağ asitleri, doğal antidepresan olarak düşünülüyor. Yapılan bir araştırma hiperaktivite, dikkat eksikliği, saldırganlık gibi durumlarda somon, ton veya sardalya gibi yağlı balıkların tercih edilmesinin olumlu etki yaptığını gösteriyor.

Omega-3 

Omega 3 yağ asitleri serotonin üretimini tetikleyici özelliktedir. Omega 3 yağı beyindeki uyarıcıların doğru çalışmasını sağladığından dolayı faydalı olmaktadır. Bu yağ asitleri bakımından zengin kaynaklar olan balık, ceviz ve keten tohumunu tüketebilirsiniz. Balık beyni etkiliyor ve modu yükseltiyor. Haftada 3 kez balık yiyin ve günde 1 yemek kaşığı keten tohumunu beslenmenize mutlaka ekleyin. Son yıllarda özellikle hamile kadınlarda depresyonu engelleyici olarak Omega 3 yağı önerilmiştir

Domates 

Domateste fazla miktarda bulunan likopen (antioksidan etkili bir kimyasal) inflamasyonu, dolayısıyla stresi azaltıyor. Likopen, domatesin daha çok kabuk kısmında olduğundan, eğer mide ile ilgili problemleriniz yoksa kabuklarıyla tüketmenizi öneririm.

Ayçekirdeği

Ayçekirdeğinin sarı yaprakları, evrensel 'mutluluk' sembollerinden biri. Vücudun modunuzu dengeleyen norepinefrin kimyasalını salgılamasını sağlayan fenilala aminoasiti bakımından zengin olan ayçekirdekleri, en doğal antidepresanlarınızdan biri...

Çikolata 

Çikolatayı sevmeyen yoktur herhalde? Çikolatanın mutluluk verdiğini duymuşsunuzdur. Ama bütün çikolatalar aynı etkiyi sağlayamayabilir, özellikle bitter çikolataları tercih etmenizde fayda var. Kilo kontrolünü sağlamak için tükettiğiniz miktarın önemli olduğunu unutmayın.

Kahverengi pirinç 

Vitamin B1 ve B3 ve folik asit içerir. Glisemik indeksi düşük olan kahverengi pirinç yağla savaşan bir nişasta olan amilozdan da zengindir.

Muz 

Muz Tryptophan adı verilen bir tür aminoasitten zengindir. Tryptophan vücutta serotonin hormonunun salgılanmasında önemli role sahiptir. Aynı zamanda potasyum kaynağı olarak bildiğimiz muz, potasyum içeriğinden dolayı da stresle savaşır.

Kuru baklagiller 

Mercimek, nohut, kuru fasulye, börülce tryptophandan zengindir. Börülce aynı zamanda folik asit bakımından da zengindir. Kuru baklagilller vücutta serotonin salgılanmasında önemli bir role sahiptir.

Soya fasulyesi 

Soya fasulyesi elzem aminoasitlerden zengindir. Tryptophan içeriğinin yüksek olması sebebiyle soya sütü de dahil olmak üzere soya ürünleri, tofu ve soya fasulyesi serotonin düzeyinin sabit tutulmasına yardımcı olur.

Mor patates 

Beyaz patateslere kıyasla on kat daha fazla antioksidan ve antosiyanin içerdiği düşünülen mor patatesler de stres düşürücü bir özelliğe sahip. Mor ya da beyaz, yüksek oranda iyot bulunduran patates kabuğu da tiroid hormon seviyelerini düzenleyerek, duygusal iniş-çıkışları önleyici etki göstermektedir.

Ispanak 

Ispanak fiziksel ve zihinsel sağlığı korunmasında önemli olan folik asit açısında iyi bir kaynaktır. Folik asit eksikliğinde vücut yeterli serotonin üretemez. Ispanak kış ayları için harika bir doğal antidepresandır.

Süt ve süt ürünleri 

Süt ve süt ürünleri triptofan içermektedir. Bu özellikleri ile depresyona karşı etki gösterirler. Süt ve süt ürünlerinden yoğurt ve kefir probiyotik özellikleri sayesinde bağırsaklardaki yararlı mikroorganizmaların sayısını artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir

Tavuk ve hindi eti 

Tavuk ve hindi gibi kümes hayvanları serotonin üretimini sağlayan triptofan için çok iyi kaynaklardır. Kırmızı ete göre daha az yağlı olan bu protein kaynaklarına sofranızda yer vererek metabolizmanızın hızlanmasını ve ani kan şekeri yükselişlerini önleyerek vücudunuzdaki yağlardan da kurtulmanızı sağlamış olursunuz.

Yumurta 

Serotonin üretimi için gerekli amino asitleri ve esansiyel yağ asitlerini içerir. Yumurta, yalnızca protein ve besin değeri bakımından zengin olmakla kalmıyor. Araştırmalar, kahvaltıda yumurta tüketmenin gün boyu kalori alımını azalttığını da gösteriyor.

Su 

En iyi doğal antidepresanlardan biridir. Yeteri kadar su tüketilmemesi dehidratasyon sonucu fiziksel ve zihinsel yorgunluğa neden olur. Kendinizi daha az depresif hissetmenize yardımcı olmak için günde en az 10-12 bardak su tüketin.

Deniz tuzu 

Yemeklerde deniz tuzu kullanmak ruh halinizi düzeltmek için gerekli olan mineralleri almanızı sağlar.

Bu konular da dikkatinizi çekebilir:









Doğal antibiyotik nasıl yapılır?


Ceviz suyu kolesterolü düşürür mü?

Ceviz suyu kolesterolü düşürür mü?

Ceviz suyu kolesterolü düşürür mü?


Cevizi ister yiyin ister suyunu için, çünkü her iki durumda da ceviz kolesterolü düşürmeye yardımcı oluyor. 2004 yılından beri Amerikan Besin ve İlaç Dairesi günde 30-40 gram ceviz tüketmenin kalp sağlığını korumaya yardımcı olabileceği şeklinde bir öneriyi ceviz paketlerinin üzerine yazılmasına dahi izin veriyor. 



Bir ceviz ortalama 25 kalori içerir ve kalp sağlığınız için maksimum yararı alabilmeniz için günde 6-8 ceviz tüketmeniz yeterli. Ancak burada dikkat etmeniz gereken tüketilen cevizin size 200 kalorilik bir enerji yüklemesi. 

Alacağınız bu enerjiyi ya başka yiyecekleri azaltmak suretiyle dengelemeli ya da egzersiz yaparak harcamalısınız. Aksi halde yaklaşık olarak her ay bir kilo alırsınız.


Ceviz bitkisel omega-3’ler, magnezyum, folik asit ve posadan zengin yapısı ile kalp dostu bir yiyecektir. Sırası gelmişken 200 kalori yakmak için 25 dakika tempolu yürümeniz, 30 dakika kadar tenis oynamanız, bir saat kadar golf sporu yapmanız gerektiğini hatırlatalım.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

Cevizin faydaları


Cevizin kadınlar için faydaları


Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Ceviz Yağı faydaları


Kolesterol için yeşil mercimek çorbası kürü






Ayakta durmak kilo verdirir mi?

Ayakta durmak kilo verdirir mi?


Ayakta durmanız bile yeterli


Yeni yapılan bir araştırma, sadece aktif bir hayatın değil, ayakta durmanın bile bize tembellik yapmaktan daha fazla sağlık avantajı sağladığını gösterdi.


Çok iyi biliyoruz ki, en az yiyip içtiklerimiz kadar aktivite de önemlidir. Çünkü aktif bir hayat sürmeden, düzenli egzersiz alışkanlığını hayatımızın bir parçası haline getirmeden ne güzel bir uyku uyumamız, ne kolesterolümüzü, şekerimizi, tansiyonumuzu kontrol altına almamız ne de sağlıklı bir kilo aralığında kalabilmemiz mümkün değil.
 

İnsan bedeni hareket etmek, en azından aktif bir hayat sürmek üzere tasarlanmış, ne yapıp etmeli onu harekete geçirmeliyiz. 


Yeni yapılan bir araştırma, sadece aktif bir hayat sürmenin değil, ayakta kalmanın bile bize miskinlik yapmaktan –yan gelip yatmaktan- daha fazla sağlık avantajı sağladığını gösterdi. Sadece yatmanın değil, oturarak çalışmanın da ayakta kalmaya oranla dezavantajları var.

İngiltere’de yapılan bu son çalışmanın neticelerine bakılırsa ayakta geçirdiğiniz süre arttıkça da şekeriniz daha kolay ayarlanıyor, kalbiniz daha iyi çalışıyor, vücudunuz oturur ya da yatarkenkinden daha çok kalori yakıyor.

Yani hiç hareket etmeden ayakta durduğunuzda bile oturur ya da yatar pozisyona göre üç beş kat kalori yakma imkânınız var. 

Ünlü tıp dergisi Lanset’te yayınlanan araştırmaya bakılırsa sadece işyerinizde günde 3-4 saatinizi ayakta geçirmeniz, size neredeyse yılda 10 maraton koşmuş kadar avantaj sağlıyor. 

NE YAPMALI?

Benim tavsiyem şu: İster işyerinizde, ister evinizde fark etmiyor, hayata hareket katmak her geçen gün biraz daha önem kazanıyor. Evde susadığınızda suyunuzu kalkın, kendiniz doldurup için. 

Kahvenizi, çayınızı kendiniz hazırlayıp tüketin. Ufak tefek ev işlerini çalışanlara ya da elektrikli aletlere değil el, kol ve ayaklarınıza emanet edin. İşyerinizde telefon konuşmalarını, arkadaş sohbetlerini ayakta yapın. 

Yan odadakilerle chat’leşmeyi bırakıp onları ziyarete gidin. Fırsat buldukça işyerinizde de, evde de adım atın. Saat başı yapacağınız 5-10 dakikalık kısa adımlama turları bile işinize yarayacaktır.

Uykusuzluk için bitkisel tedavi önerileri

Uykusuzluk için bitkisel tedavi önerileri

Uykusuzluk için bitkisel tedavi önerileri

Uykusuzluk pek çok kişinin ortak sorunu. Peki siz uyumakta güçlük çekiyormusunuz?     uykusuzluğa bitkisel çözüm, uykusuzluğa iyi gelen bitkiler, uykusuzluğa ne iyi gelir, uykusuzluğa çözüm, uyku yapan bitkiler, uykusuzluğa çare, uykusuzluğa iyi gelen bitki, uykusuzluğa iyi gelen bitkiler... bunlar Google'da uykusuzluk hakkında en çok aranan konular.

Aşağıda Uykusuzluk için sitemizde yayınlanmış konuları bulacaksınız.


Uykusuzluk için karabaş otu çayı

Uykusuzluk için bitkisel destek - muz

Grip uykusuzluk yapar mı?


Uykusuzluk için bitkisel çözüm




Uyumakta güçlük çekiyorsanız... 

1) Yanında karbonhidrat almadığınız yüksek proteinli yemeklerden sonra, uyumakta güçlük çekebilirsiniz. Yüksek proteinli yiyeceklerde bol miktarda tirozin bulunur ve bu beyni “uyanık” tutmaya yarayan bir amino asittir. Etlerin yanında tam tahıllı makarna ya da kepekli pirinç yemeyi deneyin. 

2) İkinci Dünya Savaşı sırasında askerlerin uyku ilacı olarak kullandığı acı marulun, sakinleştirici etkisi olduğu bilinmektedir. 

3) Gece uykusunun en kaliteli olacağı saatler akşam 22.00 ile sabah 06.00 arasıdır. Vücut kendini gece 23.00 ile 01.00 arası yeniler. Bu saatlerde uyanık olmamakta fayda var. 

4) Yatağa girerken çorap giymeyi ihmal etmeyin, çünkü ayaklar, vücudunuzda ilk ısı kaybeden bölgedir, ve bu uykuya dalmayı güçleştirebilir. Ayaklarınızı sıcak tutmak, uyku ilacından daha etkili olabilir. 

5) Gün içinde aldığınız kafein miktarını azaltmaya çalışın. Öğlen içtiğiniz bir bardak kahve bile gece sizi uyutmayabilir. 

6) Düzenli olarak spor yapanlar, yapmayanlara göre çok daha kaliteli ve düzenli bir uyku çekerler. Spor yaptıktan sonra enerjiniz artıyorsa, sabah saatlerinde yapmanız daha iyi olacaktır. 

7) Bazı besinler uyumanıza yardımcı olur; süt bunların başında gelir. Ton balığı, kalkan balığı, enginar, badem, yumurta, şeftali, ceviz, kayısı, kuşkonmaz, yulaf, patates ve muz, uyku getiren diğer besinler. Mümkünse saat 20.00'den sonra hiçbir şey içmeyin. Bu, gece yatarken sık sık tuvalete kalkmanızı önler. 

8) Odanız karanlık, rahat ve sessiz olsun. Işık ve ses, çoğu insanın uykusunu kaçırır. Bu nedenle odanızda bilgisayar ve televizyon bulundurmamaya çalışın. Gece kalkarsanız ana ışık kaynağını açmayın, gece lambasını açın. Odanız çok sıcak ya da soğuk olmasın. 

9) Sigarayı azaltın. Yatmadan sigara içince kendinizi gevşemiş gibi hissetseniz de, bir süre sonra uykusuzluğa neden olur. Nikotinin etkisi tıpkı kafein gibidir ve vücudunuzda 14 saat etkili olur. 

10) Evcil hayvanınız varsa, odanıza almayın. Kedi ve köpeğiniz sizinle mi uyuyor? Demek ki uykusuzluğa davetiye çıkarıyorsunuz, gece yarısı ayağa dikilmeye heveslisiniz. Evcil hayvanların yeri yatak değildir. 

Yapılan çalışmalar kadınların yüzde 70'inin hayatlarının değişik zamanlarında uyku bozukluğu problemi yaşadığını göstermektedir. Uyku problemlerinin başında uykusuzluk gelmektedir. 

International Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, Batılı ülkelerde kadınların yüzde 30'unun en az haftada birkaç kez uyumak için ilaç almak zorunda kaldığının bildirildiğini belirtti. Kadınlarda yaş ilerledikçe uykusuzluk problemi artmaktadır. 18-24 yaş arası kadınlarda uyku ile ilgili problemler yüzde 33 civarında iken, 55-64 yaş kadınlarda bu oran yüzde 48’e çıkar. 

Kadınlarda uykuyu etkileyen faktörler nelerdir? 

1) Hormon seviyelerinde değişim, stres, yaşam stili, uyku ortamı sık akla gelen faktörlerdir. 

2) Birçok kadında premenstrüel uyku problemleri vardır. 

3) Uykuya dalmada güçlük, gece uyanıp bir daha uyuyamama, uyanmada güçlük ve gündüz uykululuk hali bu dönemlerde görülebilen durumlardır. 

4) Birçok kadında da iş ve aile ortamındaki problemlere bağlı stres ve buna bağlı uyku problemlerine rastlanmaktadır. Bunun sonucunda yorgunluk, iş performansında düşme, konsantrasyon güçlüğü ve sosyal ilişkilerde bozulmalar ortaya çıkabilir. 

5) Çalışan kadınlarda uyku problemleri daha fazla görülmektedir. 

6) Kahve çay ve sigara kullanımı da uykuya dalma açısından önemli problemlerdir. 

7) Alkol ise uyku bölünmesi ve kabus görmelere yol açabilmektedir. 

8) Gebelik de uyku üzerine etkili bir durumdur. Gebeliğin ilk 3 ayında kadınlar daha çok uykuya ihtiyaç gösterirler ve gündüz uykuya eğilim mevcuttur. 

9) Gebeliğin 3-6 ayında uyku normalken 6 aydan sonra gebeler daha az uyumaya başlarlar. Bunun nedenleri sık idrara çıkma, göğüste yanma, genel konforsuzluk, bebek hareketleri, bel ağrısı ve kabus görmelerdir. 

10) Yapılan araştırmalar gebelerde huzursuz bacak sendromu denen gece boyunca istemsiz bacak hareketlerinin arttığını göstemekte ve buna bağlı olarak da gebelerde uyku olumsuz etkilenmektedir. 

11) Menopozdaki kadınların 2/3’ünde uyku problemleri vardır. Menopozla birlikte östrojen seviyelerinde düşme sonucu sıcaklık basması sonucu da uyku problemleri görülür. 

12) Menopoz öncesi dönemlerde obstruktif uyku apne sendromu ve horlama erkeklere oranla daha az görülmekte iken menopozdan sonra bu oran eşitlenmektedir. 

13) Uyku bozukluklarını düzeltmek için bazı kadınlarda ilaç kullanımına gereksinim olmakla beraber çoğunlukla yaşam stilinde değişiklikler yapmak iyi bir uyku için yeterli olabilir. 

Kadınlara iyi bir uyku için neler öneriyorsunuz? 

Çay ve kahveyi kesin 

Alkolü kısıtlayın 

Gece uykunuzu olumsuz olarak etkileyebilecek enerji içeceklerinden uzak durun 

Uyumadan önce gevşeyin 

Doğru zamanda egzersiz yapın (gece yapılan ağır egzersizler uykunuzu olumsuz etkileyebilir) 

Kıyafetiniz rahat olsun ve sizi sıkmasın 

Yatak odanız sessiz, loş ve yatağınız ve yastığınız rahat olsun 

Yemeklerinize dikkat edin (akşam yenen ağır ve baharatlı yemekler uykunuzu olumsuz etkiler) 

Sigarayı bırakın 

Gündüz uyuklamalarını kesin 

Evcil hayvanları yatak odasından uzak tutun 

Yatakta TV seyretmeyin, tartışmayın 

Kaçta uyursanız uyuyun kalkış saatiniz sabit olsun. Böylece uyku ritminiz bozmamış olursunuz. 

Gündüz kestirmelerinden kaçının

DR ENDER SARAÇ'Tan  UYKUSUZLUK İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Uykusuzluk strese hatta depresyona yol açabilecek sinir bozucu bir durumdur. Yeterli uyuyamamak bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve daha çabuk hastalanmamıza yol açar. Uykusuzluk sorunu yaşayanlar için Dr. Ender Saraç aşağıdaki bitkileri öneriyor.

Uykusuzluğun doğal yollarla da olsa tedavisine geçmeden önce, kişide buna yol açabilecek ciddi bir rahatsızlığın olup olmadığı araştırılmalıdır. Herhangi bir tıbbi problem bulunmadığı takdirde, aşağıdaki önerilerden oldukça yarar göreceğinizi tahmin ediyorum.

Uykusuzluk için şifalı bitkiler: Uykusuzluk için özellikle valerian, kava kava gibi doğal preparatlar ilk akla gelenlerdir.

Uyku bozukluğuna iyi gelen bitki çayları: Melisa ağırlıklı, rahatlatıcı, içinde rezene, papatya ve anason da bulunan karışım çaylarından içmek uyku bozukluğunu gidermeye yardımcı olur.

Uyku sorunu olanlar için beslenme önerileri: Akşam yemeklerini erken yemek, aşırı dolu mideyle yatağa girmemek ve çay, kahve, asitli içecekler gibi uyarıcı maddelerin güneş battıktan sonra alınmaması sorunsuz bir uyku için gereklidir.

Bunun yanı sıra, kırmızı et, kebap, gibi ağır hayvansal gıdaları almak sindirim sistemini uzun süre çalıştıracağından ve zorlayacağından; beyaz un, beyaz şeker ve ağır tatlıların da kan şekerini önce hızla yükseltip sonra düşüreceğinden uyku düzenini bozacağım düşünürsek, akşamları özellikle hafif ve hazmı kolay gıdaları yemek daha sağlıklıdır. 

Genel olarak dikkat edilmesi gerekenler: gerilim yaratan filmlerden, televizyon programlarından ve konuşmalardan kaçınmak, yatak odasını havalandırmak, uzun süre boşaltılmamış cinsel enerjiyi uygun ve sağlıklı bir biçimde boşaltmak, gazı veya hazımsızlığı gidermek oldukça önemlidir.


Uyku bozukluğu için masaj ve yoga: Alın, iki kaş arasındaki nokta, kulak arkası ve ayak tabanına susamyağıyla birkaç dakika masaj yapmak, enstrümanların veya doğal seslerin olduğu (tercihen dalga veya yaprak hışırtısı) hafif sesli müzik dinlemek; eğer inanç varsa, kişinin, kendi ile Yaradan arasında kısa bir enerji çalışması yapması veya dua ederek kendini en büyük koruyucuya teslim ettiğim hissedip yatakta gevşemesi; melisa, lavanta, sandal ağacı, nane gibi ferahlatıcı ve rahatlatıcı doğal kokuları koklamak huzurlu, rahat bir uyku sağlayabilir. 

Bunların yanı sıra, gün içerisinde büro işi yapan, hareketsiz olan ve zihinsel faaliyetleri yoğun olan kişilerin, akşam saatlerinde kısa da olsa bir yürüyüş yapmaları beynin dinlenmesi ve bedenin elektriğini atması açısından önemlidir. 

İyi uyku ve gevşemek için düzenli yapılan meditasyon, yoga, reiki ve dinî ritüeller gibi zihni boşaltan rahatlatıcı tekniklerin de çok yararı vardır. Bazı aromatik yağ kokularının da odada infüzyon olarak ya da yastığa damlatılmak üzere kullanılması sinir sistemini rahatlatır.
Mehmet Öz'ün Tabiat eczanesinden Şifalı bitkiler

Mehmet Öz'ün Tabiat eczanesinden Şifalı bitkiler

Mehmet Öz Tabiat eczanesinden Şifalı bitkiler

Tabiat eczanesinde, hatta mutfağınızda bile bulanan bazı şeyler savunma mekanizmanızı güçlendirmek için size yardımcı oluyor. İşte savunma mekanizmamızı güçlendirmenin ve hastalıklardan uzak durmanın yolları.


Gribi kovun

Şitaki mantarı şahane bir bağışıklık güçlendiricidir. Cinsel gücü artırıcı özelliğine sahip olduğundan Japonya ve Çin’de ‘düğün mantarı’ olarak da bilinir. Aktarlarda bulamazsanız internetten sipariş verebilirsiniz, ya da yetiştirme KİT’inden satın alıp evinizde kendiniz üretebilirsiniz. 


İşte Şitaki mantarının mucizevi faydaları:

- Güçlü bir antioksidan olan ve pişirme sürecinde bozulmayan ergotionein maddesi bakımından oldukça zengin. 


- İçindeki lentinan maddesinin Sarcoma-180 tipi kanser tedavisinde olumlu sonuç veriyor. Lentinan vücudun virüslere karşı mücadele etmesini sağlayan interferon üretimini uyarıyor.


- Lentinus edodes ise insan beslenmesi için gerekli bütün temel amino asitleri içeriyor. Ayrıca P, Fe ve Ca bakımından zengin içeriği ile kemik ve diş gelişiminde önemli rol oynuyor.

- İçerdiği B1, B2 ve B12 vitaminleri gelişmeyi düzenlüyor, C vitamini ise skorbit tedavisinde etkili. Az miktarda A vitamini ve E vitamini de içeren mantarın bünyesinde yüksek düzeyde bulunan ergosterol (provitamin D2) güneşte D vitaminine dönüşerek kemik ve kas gelişmesinde önemli bir rol oynuyor

- Kan dolaşımını düzenliyor, beyin kanamalarının, damar sertliğinin önüne geçiyor; böbrek yetmezliğinin, yüksek tansiyonun önlenmesinde etkili.


- Antibakteriyal, antiviral özelliği var. Mide ve baş ağrılarına, hepatit B hastalığına, uykusuzluğa ve halsizliğe iyi geliyor.



Nane ve ağız gargarası, kötü kokan nefesinizi tazelemenin tek çaresi değil. Hatta bu yöntemler problemin yalnızca üstünü örtüyor. İşte, benim köklü çözüm önerilerim.

Tarçınlı sakız

Tarçınlı sakız, tat vermede kullanılan bir tür uçucu bitki yağı. Bu yağ yalnızca kötü nefes kokusunu gidermekle kalmaz aynı zamanda tükürüğünüzde bulunan anaerobik bakteri miktarını yarı yarıya azaltır.

Balık yağı takviyesi

Bu, mantığa aykırı gibi görünse de, balık yağındaki omega-3 yağ asitlerinin nefesin kötü kokmasına neden olan ağızdaki enflamasyon ve bakterileri azalttığı kanıtlandı.

Manolya kabuğu özü

Bu doğal madde, antibakteriyel özelliklere sahip ‘magnolol’ ve ‘honokiol’ bileşiklerini içeriyor. Manolya kabuğu özünün, nefesin kötü kokmasına neden olan ağızdaki bakterilerin çoğunu 30 dakika içinde öldürdüğü kanıtlandı. Manolya yağı özü genellikle, bazı nefes tazeleyici naneli ürünlerde ve diş macunlarında bulunuyor.


Kereviz, kötü nefes kokusunu önlemede oldukça başarılı çünkü lif zengini bir besin. Lif oranı yüksek besinler, yeterli miktarda tükürük salgılanmasına yardımcı oluyor. Tükürük de ağız kokusuna neden olan plak oluşumunu yok etmeye yardımcı.

C vitamini

C vitamini, diş eti çekilmesi ve ağız kokusunun başlıca nedenlerinden biri olan diş eti iltihabını önlemeye yardımcı. C vitamini bakımından zengin besinler tüketerek bakteri üremesi için uygun ortamın oluşmasını engellemiş olursunuz. Günlük C vitamini ihtiyacınızı, portakal, mandalina gibi turunçgiller, çilek, frambuaz gibi kırmızı meyveler veya kavun tüketerek karşılayın.


Siyah çayda bulunan polifenoller, ağzınızda hoş bir koku yaratır çünkü polifenoller, plakların dişlerinize yapışmasını önleyen güçlü antioksidanlar. Plak oluşumu, dişler ve ağızla ilgili diğer problemlerin yanı sıra nefesin kötü kokmasına neden oluyor. 

Yapılan araştırmalar ayrıca, polifenollerin ağızdaki bakteri oluşumunu engellediğini ve böylece bakterilerin neden olduğu kötü kokuyu en aza indirdiğini ortaya koyuyor.


Vücudunuzu toksinlerden arındırması için karaciğer sağlığınıza dikkat etmelisiniz. Kara lahana, brokoli, kıvırcık lahana ve lahana gibi turpgillere ait sebzeler karaciğerin vücuttaki toksinleri temizlemesine yardımcı olacak detoks sebzeler. Bu besinlerden bol bol tüketerek karaciğerinizin iyi çalışmasına yardımcı olun.

Nezleden kurtulun

Ayurvedaya göre zencefil vücut ısısını artırıyor. Özellikle akciğer ve sinüsler olmak üzere organlardaki toksin dolaşımını engellemeye yardımcı oluyor.

Daha iyi görüş için

Görme gücünü destekleyen harika besin; siyah frenk üzümü, antosiyaninler içeriyor. Antosiyaninler göz sağlığını desteklemeye yardımcı olan bileşikler. Siyah frenk üzümü aynı zamanda bağışıklığı güçlendiren C vitamini bakımından da oldukça zengin.

Kolesterolünüzü düşürün

Biraz yulaf işinizi görmeye yeter. Bu mucize besin LDL yani kötü kolesterolü düşüren çözülebilir lifler içeriyor.


Nar suyu serbest radikallerin neden olduğu hasara karşı savaşan elajik asit ve fenoller içeriyor. Ayrıca cildinizdeki kolajeni korumaya yardımcı oluyor. Nar aynı zamanda cilt sağlığını destekleyen bitkisel besin maddeleri yani fitonutrientler bakımından oldukça zengin.


Adaçayı özü, balgam söktürücü etki göstererek vücudun, solunum yolundaki mukusu atmasına ve böylece öksürüğün yumuşamasına yardımcı oluyor. Eczaneden alacağınız bir balgam söktürücü yerine çay veya sıcak suyun içine bir damla adaçayı özü damlatmayı deneyin.

Kalp krizi riskinizi düşürün

Magnezyum zengini kabak çekirdeği hem kan basıncını düşürmeye hem de kalp krizi ve felç riskinizi azaltmaya yardımcı oluyor.

Akşamdan kalma'lar için doğal yöntemler

Akşamdan kalma'lar için doğal yöntemler

Akşamdan kalma'lar için doğal yöntemler

Dün gece içkiyi fazla mı kaçırdınız? Öncelikle muz, portakal suyu ve balı karıştırarak için; canlanacaksınız! Alkolün etkilerinden tamamen kurtulmak için de gün boyunca  kahve ve çaydan uzak durun, bol bol su tüketin.

Baş ağrısı, mide bulantısı, hafif titreme, boşluk hissi ve güçsüzlük... Bol alkol tüketilen gecenin sabahı, sırf bu rahatsızlıklar sebebiyle bir daha içki içmemek üzere yeminler ediyor olabilirsiniz. 


İşte diyetisyenlerin hazırladığı reçete, size bu rahatsızlıktan kolayca kurtulmanın formülünü veriyor.

Uzmanlar, alkol sonrasında kendinize gelebilmeniz için öncelikle 'bir bardak portakal suyu, bir muz ve bir tatlı kaşığı bal' ile hazırlanacak karışımı öneriyor. 

Bu karışım gece kaybedilen enerjiyi midenize zarar vermeden geri kazanmanızı da sağlıyor. 

Diyetisyenlerin diğer önerileri ise şöyle sıralanıyor:

Ertesi gün formülü

- Bol bol su için.

- Çay ve kahve, içerdikleri kafein nedeniyle vücudunuzun susuz kalmasına neden olur. Onun yerine midenizi yatıştıracak ve toksinlerinizi atmanıza yardımcı olacak bitki çaylarını tercih etmeniz kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Papatya, melisa ve rezene çaylarını içebilirsiniz.

- Taze meyve ve sebze suları keybettiğiniz suyu ve vitaminleri geri almanız için çok önemlidir. Özellikle midenizi rahatsız etmemesi için 1 kaşık bal katılmış narenciye (portakal, greyfurt, mandalina) suyu, C vitamini açısından faydalı olur.

- Vücut tarafından kolayca emilebilen fruktoz içeriği sayesinde muz iyi enerji sağlar. Ayrıca içerdiği potasyumla yenilenmenizi ve midenizin yatışmasını kolaylaştırır.

- Gün içerisinde az yağlı, düşük glisemik indeksli kompleks karbonhidratlardan zengin yiyecekler tüketirseniz midenize fazla yük eklemeden kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.

Alkolden arınmak isteyenlere örnek mönü

Uyandığınızda: İki büyük bardak soğuk su (Soğuk su midenizi 20 dakikada terk ederek daha çabuk dolaşıma geçer.) 

Kahvaltı: 1 bardak portakal suyu, 1 muz, 1 tatlı kaşığı bal (İyice ezilip karıştırılmalı. Mutfak robotu kullanıldığında daha iyi sonuç verecektir.)
2 dilim tam buğdaylı ekmek ve 2 dilim diyet beyaz peynirle yapılacak yağsız tost
1 bardak bitki çayı

Ara: 1 bardak bitki çayı (Papatya, adaçayı, rezene ya da melissa çayı olabilir).

Öğlen: 1 kâse dolusu domates, ezogelin veya mercimek çorbası 
2 adet zeytinyağlı enginar
1 dilim tam buğdaylı ekmek
ya da
1.5 bardak haşlanmış makarna, domates sosuyla
İsterseniz salata

Ara: 1 bardak bitki çayı.

Ara: 1 bardak portakal suyu, 1 muz, 1 tatlı kaşığı bal (Robottan geçirerek).

Ara: 1 bardak bitki çayı

Akşam: 1 su bardağı buharda pişmiş kepekli pirinç üzerine, buharda pişmiş sebze çeşitleri
Veya 
Sebzeli ve domates soslu makarna
Bol yeşil salata

Ara: 1 bardak taze sebze suyu 
1 bardak bitki çayı

Akşamdan kalma olmayı nasıl engelleyebilirim?

Çoğu kimse içkinin ertesi gün nasıl bu kadar kötü hissetmesine sebep olduğuna şaşar. Aslında alkol zehirdir. Akşamdan kalmak ise; zehirlenmenin etkilerinden kurtulmaya çalışan vücudun verdiği belirtilerdir. Akşamdan kalmanın başlıca bulgularını sıralayacak olursak;


* Şiddetli baş ağrısı: Alkol ile zehirlenme beyindeki damarlarda genişlemeye sebep olur. Bu da şiddetli baş ağrıları doğurur. Alkol, serotonin veya histamin gibi maddelerin sinir hücrelerindeki seviyesini arttırarak da ağrıyı başlatabilir.


* Dehidratasyon yani susuz kalma: Çok içilen bir akşamın sabahı uyanıp, 'Neden dilim damağıma yapışmış' diye düşündünüz mü? Dehidratasyon mide bulantısı ve baş ağrısının başlıca sorumlusudur. Alkol vücudun sıvı tutmasını sağlayan hormonu durdurur ve çok sık idrara çıkmaya sebep olur. Ayrıca susama duygusu da bozulabileceğinden alkol alan biri farkında olmadan susuz kalabilir. Dehidratasyonun belirtileri baş dönmesi, yürürken yüzüyormuş hissi, ağız kuruması ve halsizliktir.


* Yorgunluk: Çok alkol tüketilen bir gecenin ertesinde hissedilen yorgunluğun önemli bir sebebi de uyku bozukluğudur. Alkol uykuya geçişi kolaylaştırsa da uyku kalitesini bozar. İnsanın asıl uykusunu aldığı uyku evresi olan REM zamanı kısalır ve insan uyandığında sanki uyumamış gibidir. Ayrıca alkol alanlar erken uyanır ve tekrar uykuya dalmakta zorlanır. 

VİSKİ YERİNE CİN İÇİN


Bunların yanı sıra, son zamanlarda yapılan araştırmalar çok içilen bir gecenin ertesi günü, kandaki alkol düzeyi sıfırın altına inse bile, hafızanın ve ince işler yapma yeteneğinin hala bozuk olduğunu ortaya koydu. Alkolün vücudun günlük ritmini bozduğu, geceleri kalp hızını azalttığı ve kalp krizi riskini arttırdığı görüldü. 

Akşamdan kalmanın cefasını çekmemek için birkaç eski tavsiyeyi akılda tutmakta fayda vardır. Öncelikle ne içeceğinize doğru karar verin. Bazı çalışmalar içinde alkol ve sudan başka bir şey bulunmayan votka, cin gibi içkilerin şarap, viski, konyak gibi katkı barındıran içkilere göre daha az akşamdan kalma bulgularına sebep olduğunu göstermiştir. 

Bira ise nispeten selim bir içecektir. İçmeden önce mutlaka bir şeyler yiyin. Midenizde yemek olursa, alkol daha yavaş emilir. İçmeye başlamadan önce ve içki aralarında bir bardak alkolsüz içki için. 

Bu hem başlangıçtaki susuzluk hissinizi giderir, hem de alkolün kaybettirdiği suyu yerine koyarak susuz kalmanızı önler. Yudumlar arasında bardağınızı masaya bırakın, devamlı elinizde tutmayın. 

KAFEİNDEN UZAK DURUN


Uyumadan önce bol bol su için ama kafeinden uzak durun. Kafein uyku düzeninizi bozar ve idrar söktürücü etkisi vardır. Başucunuza koyacağınız sürahi de gece boyunca susayıp uyandığınızda su ihtiyacınızı karşılamanıza yardımcı olacaktır. Baş ağrısı gelmeden önce bir ağrı kesici yutun. Mideniz hassas ise aspirinden, karaciğeriniz hassas ise parasetamolden uzak durun. Sabah kalktığınızda bir tane daha alırsanız iyi olur. İyi uyuyun. Alkollüyken zamansız uyanmalar sıktır. Bu nedenle mümkünse sessiz ve karanlık bir odada yatın. 

'ALKOL BUHARI' MODASI 


Klinik deneylerde, büyük umutlarla piyasaya çıkarılan enginar özü haplarının işe yaramadığı görülmüştür. Sadece Hint inciri denilen kaktüs meyveleri umut vermektedir. Bu meyvenin özünü içeren haplar bulantı, ağız kuruluğu ve iştah kaybı gibi bulguların tedavisinde faydalıdır. Bu arada, müptelalar akşamdan kalmanın sıkıntılarını yaşamadan alkol almanın bir yolunu keşfetmiş durumdalar. 
Buna da 'Susuz Alkol' ya da 'Alkol Buharı' adını vermişler. Ne içecekseniz o içki bir makinede buhar haline getirilip oksijenle karıştırılıyor ve bir tüp vasıtası ile solunuyor. 

Bu yeni aletle ani ve kuvvetli şekilde alkolün etkileri hissedilirken, akşamdan kalma bulgularına rastlanmıyor. Alkolün beyine ulaşımı o kadar hızlı ki, daha kana doğru dürüst karışmadan belirtileri başlıyor. Karaciğeri de pas geçen alkolün nefes testiyle tespiti de zor. 

Bu nedenle icat edildiği Amerika'da daha detaylı bilimsel veriler elde edilinceye kadar kullanımına kısıtlama getirilmiş durumda. Sözün özü, çok içmeyin. İçerseniz de bol su ile iki aspirin alın ve uzun bir uyku çekin.

Akşamdan Kalma Olmaya (Hangover) Çözümler

Gece farkında olmadan içtiğiniz votkalar, sabah kalktığınızda büyük bir pişmanlık yaşamanızı sağlayabilirler.

Son bir tekila shottan ölecek değiliz ya!  Tabii bu her zaman doğru olmuyor…
Yılın en hit şarkısı çalarken, dans pisti hınca hınç doluyken, son bir içki içmenin çok da kötü bir fikir gibi gelmemesi normal ama bu işin bir de sabahı var. Sersemlemiş, nefesiniz hala alkol kokarken ve cildiniz kurumaktan kavrulmuş bir şekilde uyandığınızda, acı gerçekle yüzleşiyorsunuz (ya da acı gerçeğin duvarına tosluyorsunuz demek belki daha doğru!).

Şanslısınız ki biz bu konuda  size hayatınızı kurtaracak ipuçları vereceğiz. Bunlardan ilki daha az için olacak. Şimdi uygulaması daha kolay olanları geliyor, hazır mısınız?

Yemek
Çok alkol aldığınız bir geceden sonra bazen yemek yemek en son istediğiniz şey olabilir. Ama az miktarda da olsa doğru besinler yerseniz, bu size kendinizi daha iyi hissettirecektir. Akşamdan kalmaysanız yiyebileceğiniz en iyi besinlerden biri muzdur. Çünkü muz, yüksek derecede potasyum içerir.  Alkol vücudumuzdaki potasyumu yok eder ve bu bizim susuz hissetmemize neden olur. Hızlı bir şekilde yenilen muz, vücudunuzu potasyum ile tazeler ve böylelikle vücudunuz daha iyi çalışır.

Rahatsız mide

Eğer akşamdan kalma olduğunuzda siz de gün boyunca tuvalete koşanlardansanız merak etmeyin. Bunun önüne geçmenin de yolları var.  Ağrı kesicilerden uzak durmak (tabii yapabilirseniz) iyi bir çözümdür. Çünkü ağrı kesiciler de mideyi rahatsız ederler.

Çantanızda mutlaka bir bağırsak antiseptiği ilacı bulundurun, bu hayatınızı oldukça kolaylaştıracaktır. Eğer mideniz boşsa ve rahatsızsa, karbonhidratlar ve yağlı yiyecekler yemek size iyi gelecek diye düşünebilirsiniz ama bu noktada en iyi ve sağlıklı çözüm yulaf ve sebze yemek olacaktır.  Bu sindirim sisteminizin düzelmesini sağlar. Ayrıca bolca su içmeyi de unutmayın!  

Unutmayın ki, çok içtiğiniz bir gecenin ertesinde bağırsaklarınız su emme kabiliyetlerini kaybederler. Bu da yan etkisini ishal olarak gösterir. Bu durum vücuttan alkol tamamen atılana kadar sürer. Sizi bilmiyoruz ama düşüncesi bile bize son kadehi içirmemeye yetecek gibi!

Vitamin kokteyli

Alkol sonrası yapılacak vitamin kokteyli, ertesi sabaha vücudunuzun direncini arttıracak çok zekice bir çözümdür. Boğa dikeni özü, karaciğeri alkolün zehirli etkilerinden korumada oldukça güçlüdür. Antioksidan kompleks içerir ve toksinleri etkisiz hale getirir.
Enginar ise safra üretimini tetikler ve bu alkol sonrası sabahı için oldukça yardımcıdır; mide bulantısını azaltır. Genellikle 30 dakika içinde etki eder.

Akşamdan kalma şişkinlik

Su içmek, her türlü akşamdan kalmalık için en önemli düzeltici unsurdur. Güne başlamadan mutlaka bol miktarda sıvı tüketmelisiniz. Güne sıcak su içinde limon ve zencefil ile başlayın. Zencefil bulantınızı hafifletecektir.  

Alkol yüksek derecede asidiktir ve bizim vücudumuz alkaliktir. Bu sebeple dengeyi yeniden kurmamız gerekir! 

Eğer öğleden sonra enerjinizde düşüş yaşıyorsanız, naneli çay içerek kendinizi koruyun. Naneli çay, alkali dengenizi sağlayacak ve modunuzu yükseltecektir. Bu aynı zamanda enerjinizi de yükseltir

Egzersiz

Toksik akşamdan kalma halinizin üstesinden gelmek için spor yapın! Kendinizi ölü gibi hissediyor olsanız bile spor yapınca kalp ritminiz yükselir ve terlemek toksinlerinizi atmanızı sağlar. Bu da kendinizi yenilenmiş hissetmenize neden olur. İyi haber şu ki, alkol sonrası sabahı egzersizi hafif yapılabilir ve son derece etkili olur. Sakin bir yürüyüş ve düzenli nefes alıp vermek size iyi gelecektir.

Ayrıca yürümek susamanıza neden olur ve tüm vücudunuza biriken toksini atmanızı da sağlar, sindirim sisteminiz için de son derece faydalıdır.

Zararı limitlemek

Ertesi gün ne kadar başımız ağrırsa ağrısın biliyoruz ki hepimiz bir dahaki gece çıkmamızda yine alkol içeceğiz.

Eğer hala bir önceki akşamdan kalmalığınızın kabuslarını hala görmekteyseniz, aşağıdaki ipuçlarını değerlendirip bir sonraki ertesi güne daha iyi uyanabilirsiniz;
  • İçkileri karıştırmayın.
  • Her alkollü içkiden sonra su için.
  • Yatağa geçmeden önce mutlaka meyve/sebze suyu için ki vücudunuz tekrar nemlenmeye başlasın.

Hepimiz daha az içmenin ertesi günkü kötü etkileri önlediğini biliriz ama büyük ve çılgın bir geceye hazırlanıyorsanız, kıyafet seçiminizden sonrasını da planlamaya değer!  Bu midenize bir alt baz yapmak demektir. Gün içinde akşam çıkacağınızı göz önünde bulundurarak, en azından 1 litre su için ve doyurucu bir yemek yiyerek midenizi koruyun.