Osman Müftüoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osman Müftüoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Göbek yağları tansiyonu yükseltir mi?

Göbek yağları tansiyonu yükseltir mi?

Göbek yağları tansiyonu yükseltir mi?

Prof Dr  Osman Müftüoğlu Göbek yağlarının tansiyonu yükselttiğini açıkladı. Kilo ile Hipertansiyon ilişkisi değerlendirilirken dikkat edilecek olan nokta hangi kiloda olduğunuz değil, ne kadar vücut yağınız olduğu ve yağ fazlasının vücudunuzun neresinde biriktiğidir. 


Bir tartıda tartılmak fazla kilolu olup olmadığınızı size hatırlatma konusunda yeterli olabilir ancak ciddi bir kilo probleminiz olmadığı halde yağ oranınız yüksekse, yağlarınız göbeğinizin çevrenizde birikmişse hem hipertansiyon riskiniz artar, hem de kullandığınız ilaçların etkinliği azalır. 

Bu sebeple hipertansiyonu olan herkesin  ayda bir kere belinin çevresini ölçmesi, kilosunu itakip etmesi gerekiyor. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm.den, kadınlarda 88 cm.den fazla olmaması gerekmektedir.




Depresyon ilacı kullanmadan önce 2 defa düşünün

Depresyon ilacı kullanmadan önce 2 defa düşünün

Depresyon ilacı kullanmadan önce 2 defa düşünün

Prof Dr  Osman Müftüoğlu depresyon ilacı kullanımı konusunda uyarılarda bulundu.  Osman Müftüoğlu'nun depresyon ilacı kullanımı hakkındaki önerilerine kulak verelim:

Son yıllarda Antidepresan ilaçları tüketiminde inanılmaz derecede  artış sözkonusu. Depresyon ilacı kullanımı konusundaki verilere bakarak Türkiye’de bir “depresyon salgını” olduğunu bile düşünmeniz mümkün. 


2003 senesinde antidepresan ilaç tüketimi yıllık 14 milyon kutu iken  2008 senesinde antidepresan ilaç tüketimi yıllık 30 milyon kutuya yükselmiş.. 2011 yılında ise antidepresan ilaç tüketiminin yıllık 35-40 milyon kutu civarında olacağı tahmin ediliyor. Kısaca antidepresan ilaç tüketimi konusunda durum ciddi…

Uzman psikiyatristlere göre pekçok kişi bu antidepresan ilaçları gereksiz yere kullanmakta. Bu kötü gidişin hem doktorlar ve eczacılar hem de hastalar ile ilgili yönleri var.

Mesela, bazı hekimler en küçük bir kaygı halinde hastalarına derhal bir antidepresan ilaç yazıyor. Antidepresan ilaçların sık yazılmasında bu ilaçları psikiyatri uzmanlarının haricindeki doktorların da sık kullanmalarının etkisi var. 

Oysa, antidepresan ilaç kullanımına başlama kararı  bilgi birikimi ve uzmanlık gerektiren önemli bir karardır. Özellikle ağır  depresyonların tedavisi konusunu uzman psikiyatristlere bırakmak, ilaç kullanıp kullanmama konusunda onlara güvenmek gerekli.

Bunların dışında  kişilerin eş dost tavsiyesi ile ilaç kullanması konusu var ki işin bu kısmı da endişe veren boyutlarda. Özellikle şehirlerde yaşayan kadınlar arasında birbirlerine antidepresan ilaç önerme hatası sık yapılıyor. Çoğu kadın  arkadaşının veya komşusunun tavsiyesi ile antidepresan ilaç kullanmaya başlıyor.

Eczacıların antidepresan ilaçları reçetesiz satmaları da ayrı bir problem. Dünyadaki hiçbir gelişmiş ülkede antidepresan ilaçları  gidip eczaneden reçetesiz satın alamazsınız. Bizde ise dileyen, dilediği eczaneden, istediği antidepresan ilacı satın alabiliyor.

Ne yapmalıyız?

Hepimizin yaşamında da kaygılanma durumunun biraz uzadığı, endişelerin çoğaldığı, mutsuzluk halinin yoğunlaştığı, isteksizliğin fazlalaştığı, heves kaybının en üst seviyeye ulaştığı dönemler vardır, her zaman da olacaktır. Gerçek bir klinik depresyon halinden yani tedavi edilmesi gereken bir durum olduğunu söyleyebilmek için bu basit kaygı durumlarından daha başka belirtilere de ihtiyaç vardır. 

Bu belirtierin hangi dereceye varması halinde bir antidepresan ilaç kullanmaya başlamanın gerektiği konusu ancak tecrübeli bir doktorun (mümkünse ruh hastalıkları uzmanının) vereceği karara bağlı olmalıdır.

Antidepresan ilaçlar önemli yan etkileri olabilen ilaçlardır. Bazıları intihar dürtüsüne bile sebep olabilen bu ilaçları kullanan kişiler uyku bozukluğu, baş ağrısı, ağız kuruluğu, cinsel isteksizlik, idrar tutukluğu  sık görülen yan etkileridir. Antidepresan ilaçların nerede ise tamamına yakını kilo almanızı kolaylaştırır. Bazıl antidepresan ilaçlar yaralama dahil, şiddete yönelmeye neden olur.

Benim tavsiyem şu: Eğer bir uzman psikiyatrist  tavsite etmediyse herhangi bir antidepresan ilaç kullanmaya başlamadan önce bir değil iki kez düşünün! Birçok kişi antidepresan ilaçları gereksiz yere ve bilinçsiz bir şekilde kullanıyorlar.



Depresyon için sarı kantaron çayı

Sarı kantaron hapı depresyon için faydalı

Stres-hiperaktivite ve depresyon için doğal formüller


Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız siz kesinlikle yanlış yoldasınız demektir. Diyet yaparken uyguladığınız beslenme programının sizin için özel hazırlanması gerekir. Yani sizin için özel hazırlanan beslenme programına zorluk çekmeden ve keyif alarak uyabilmelisiniz.

Kısaca sıralayacak olursak size verilen diyetin hiç dışına çıkmıyorsanız ve aylarca hep aynı şeyleri yiyorsanız bu problem yaratabilir. Diğer neden ise, kaçamak yaparken diğer öğünlerde ne yediğinize dikkat etmiyorsanız ya da üst üste bir kaç gün diyetin dışına çıktı iseniz de bu kilo artışına neden olabilir.

Çözüm:

- Sizin için özel hazırlanan beslenme programının dışına çıkmanız gerekirtiğinde karşılığında ne yapmanız gerektiğini öğrenin.


- Daha çok kalori alıyorsanız kalori harcamanızı da arttırın.


- Peş peşe kaçamak yapmayın.

>> Karatay diyeti
Gençlik İksiri Nasıl Yapılır

Gençlik İksiri Nasıl Yapılır

 

Ciltteki leke ve akne izlerinden kurtulmak, , sıkı ve canlı bir cilde sahip olmak istemezmisiniz öyleyse buyrun gençlik iksiri nasıl yapılır öğrenelim..

Bir demet maydanozu iyice yıkadıktan sonra el ile parçalayarak, ağzını kapatabileceğiniz cam bir kaba koyun.Bir baş sarımsağı soyup tanelerini bütün olarak maydanozun içine koyun, limonları sıkarak suyunu maydanoz ve sarımsakların üstüne gelecek şekilde dökün.Kapağını kapattıktan sonra 1 gün bekletin. Ertesi gün suyunu süzerek kullanıma hazır hale getirin.Günde 1 çorba kaşığı tüketilebilir. Arzu ederseniz balla da tatlandırabilirsiniz.Bu iksir aynı zamanda vücuttaki yağların atılmasında da yardımcı oluyor.Cildinizin gençleştiğini ve parladığını göreceksiniz.
Kahve mi faydalı yoksa çay mı?

Kahve mi faydalı yoksa çay mı?

Kahve mi faydalı yoksa çay mı?

Kahve ve çay için bir kaç gün önce sağlığa zararlı olduğu konusunda uyarı alırken kısa bir süre sonra şu veya bu organa faydalı olabileceğini okuyunca şaşırıyorsunuz.

Kahve sağlığa zararlı olabilir. 
Çünkü içeriğinde çok miktarda kafein var. İnsan bedeni her bir kilogram için 3-5 miligram kafeini tolere edebiliyor.



Yani 60-70 kilo civarında iseniz günde 1-2 kahve sorun yaratmamakta. 
Kahvede sağlığa faydalı olabilen polifoneller de var.

Eğer makul miktarda kahve içerseniz, bu polifoneller kalp sağlığından belleğinize bir çok organda güçlü bir antioksidan destek sağlıyor. Ama belirttiğimiz gibi önemli olan miktarı.

Çayda bulunan kafein miktarı kahveden daha az. Bir bardak yeşil çayda 20 mg, siyah çayda 40 mg kafein var. Çayın antioksidan gücü ise kahveden çok daha yüksek. 


Bir bardak yeşil çay bir kapsül antioksidana denk geliyor diyebiliriz. 
Sonuç olarak bu sorunun cevabını çay kahveden daha faydalı ve daha az zararlıdır diye cevaplamakta fayda vardır.

Prof. Dr Osman Müftüoğlu
Zayıflama hapı kullanalım mı?

Zayıflama hapı kullanalım mı?

Zayıflama hapı kullanalım mı?

Reçete ile satılan zayıflama hapları artık kullanılmıyor. Doktorlar artık ne amfetamin, ne sibutramin ne de bir başkasını kullanmıyorlar.


Ama yine de zayflamak için bir destek kullanmak istiyorsanız, güvenilir firmalar tarafından üretmiş şeker-un-yağ emilimini azaltan bitkisel özlerden (card blocker), yağ emilimini azaltan ürünlerden (fat blocker), şeker dengesini yola koyma konusunda işe yarayan tarçın özleri ya da krom içerikli tabletlerden, kaslarda mitokondrilerin yağları daha hızlı yakmalarını sağlayan L-carnitin’den, yararlanabilirsiniz.

Prof. Dr Osman Müftüoğlu
Tiroid hapları zayıflatır mı?

Tiroid hapları zayıflatır mı?

Tiroid hapları zayıflatır mı?

Tiroid hapları kullanarak zayıflamayı aklınızın ucundan bile geçirmeyin.

Tiroid hapları bilinçsizce kullanıldığı zaman başlangıçta sizi 1-2 kilo zayıflatsa da kalbinizin, kemiklerinizin, kaslarınızın daha doğrusu metabolizmanızın canına okur.



Kalbinizin ritmini bozar, kalp krizi geçirmenize zemin hazırlar. Taşikardi yapar. Uykunuzu kaçırır. Sinir yapar.

Asla ve asla tiroid tembelliği (hipotiroidi) gibi bir rahatsızlığınız yoksa zayıflamak gibi suni bir amaç ile tiroid hapı kullanmaya kalkmayın.

Size bunu öneren doktor, diyetisyen vb. kişilerlerden de uzak durun.

Prof. Dr Osman Müftüoğlu

Vitaminler kilo aldırır mı?

Vitaminler kilo aldırır mı?

Vitaminler kilo aldırır mı?

Vitaminler kilo aldırmaz. Düzensiz, dengesiz ve yetersiz beslenen kişilerde, sağlık problemleri yaşayanlarda vitaminler de mineraller de yeterli düzeylerin altına inebilir.

Bu kişiler kilo kaybedebilir, iştahsızlık hissedebilir veya sindirim sorunları yaşayabilirler. Doktorun istediği tetkiklerin neticesinde ortaya çıkan eksiklikler yerine konulduğunda, kayba yol açan hastalık tanımlanıp tedavisi düzenlenince iştahları da sindirim sistemlerinin etkinlikleri de düzelir, sağlıklı bir kiloya gelirler.

Bu beklenen, istenen, hedeflenen sonuçtur. Vitaminlerin ve minerallerin yan etkisi değildir. 
Kilo yönetimi ve beslenme eğitimi yolculuğunda mucize ilaçlar aramak da bedenimizin gereksinim duyduğu maddelerden kilo aldırır kaygısıyla sakınmak doğru değildir.

Osman Müftüoğlu
Kadınlarda testosteron azalabilir mi?

Kadınlarda testosteron azalabilir mi?

Kadınlarda testosteron azalabilir mi?

Orta yaşlarda belirginleşmeye başlayan cinsel isteksizlik problemi erkekler kadar kadınlar için de önemli bir sorun olmaya başladı.

Problemin kadınlardaki yaygınlığı ise zannedildiğinden daha yüksek. Bilindiği gibi, testosteron hormonu erkeklerde olduğu kadar kadınlarda da sağlıklı bir seks için temel hormondur.

Testosteron seviyesi azalan kadınlarda seks yapma isteğinde de azalma görülür. Bazı çalışmalarda testosteronun vajinal uyarılma üzerinde de etkili olabileceği gösterilmiştir.



Testosteron eksikliği düzeltilen kadınlarda ise cinsel hassasiyetin arttığı, cinsel uyarılardan etkilenmenin kolaylaşarak çoğaldığı belirlenmiştir.

Eğer cinsel isteksizliğinizin giderek bir probleme dönüşmekte olduğunu hissediyorsanız bu probleme yorgunluk, isteksizlik, uyku hali, kan güçsüzlüğü gibi bazı yakınmalar da eşlik ediyorsa doktorunuzla testosteron eksikliği hakkında konuşmanızda yarar olabilir.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Göbek yağları hastalık habercisi

Göbek yağları hastalık habercisi

Göbek yağları hastalık habercisi

Vücutta gereğinden çok yağ depolamanın her türlüsü sağlık için zararlıdır fakat özellikle karın çevresinde ve göbekte biriken yağların hayatı tehdit edici bazı sorunlara yol açabileceği kesindir.

Genel olarak “gövdesel şişmanlık” veya “elma tipi kilo alma” olarak tanımlanan, bizim “göbek-gıdık kilosu” diye adlandırdığımız bu tür kilo almalarının neden olduğu sağlık sorunlarının en önemlisi kalp krizleri ve inmelerdir. Bunu yetişkin tipi şeker hastalığı ve hipertansiyon izler.

Bel çevresinin kalınlaşması ile kendini gösteren bu tür şişmanlık kozmetik bir sorun olmaktan çıkmış, yaşadığımız günlerin en önemli sağlık tehditlerinden biri haline gelmiştir.



Göbek-karın yağlarının önemine pek çok kez değindik ama konu önemli olduğu için yazmaya ve aklınızda tutmaya devam edeceğiz. Çünkü son yıllarda yaşadığımız diyabet ve hipertansiyon patlamasının, kalp damar hastalığı salgınının arkasında önemli ölçüde bu problem var.

Şeker hastası yapabiliyor

Orta yaşlı kişilerde görülen ve yetişkin tipi şeker hastalığı olarak bilinen sorunun kilo artışıyla ilgisi kesindir. Bu tür diyabet vakalarının neredeyse dörtte birinin gereksiz yere alınan kilolarla oluştuğu özellikle beş kilo ve üzerindeki kilo kazanımlarının Tip2 diyabeti tetiklediği bilinmektedir.

Bunun nedeni insülin-şeker ilişkisinin bozulması karın göbek ve iç organlar çevresinde, özellikle karaciğerde biriken yağların insüline cevapsızlık halini, yani insülin direncini ortaya çıkarmasıdır. Eğer genetik mirasınızda diyabet varsa bu mirasa biran önce kavuşmanın en etkili yolunun göbeklenmek olduğunu söyleyebilirim!

Tansiyonu yükseltiyor

Karın, göbek, kalça kilolarının kalp damar hastalığı ve felç riskini arttırdığı da kesindir. Bu artışta insülin direnci kadar kan yağ dengesinin bozulmasının ve muhtemelen kilo artışına bağlı hipertansiyonun da katkısı vardır. Öyle görünüyor ki vücut ağırlığının %20’sini geçen artışlar koroner kalp hastalığı riskini de aynı oranda yükseltiyor.

Kilonuz arttıkça kan basıncınızın da yükseleceğini aklınızdan çıkarmayın, kilo artışı göbek karın bölgesindeyse bu tehlikenin kaçınılmaz olduğunu unutmayın. Fazla kilo vücudun kan basıncını ayarlayan sistemlerini çalışamaz hale getiriyor. Pek çok yolla kan basıncını yükseltiyor.

Kanda yağ dengesini bozuyor

Göbek bağlamanın iyi kolesterolü azalttığı, kötü kolesterolü yükselttiği de biliniyor. Bu süreç hipertansiyon, diyabet ve kan şekeri yükselmesi gibi diğer risklerle birleştiğinde felç-inme riskini de tetikliyor.

Özetle fazla kilolar herkeste eklemlere yük bindirir, safra taşı riskini yükseltir, mutsuzluğa ve depresyona yol açar, yorgunluk, bitkinlik, halsizlik yapar, osteoartrozdan topuk dikenine, guttan bel fıtığına pek çok romatolojik-ortopedik probleme yol açar, hormonal sistemi bozar, reflü hastalığını azdırır, solunum sistemini zorlar, varis ve benzeri problemleri, selülit yakınmalarını erken yaşlara kaydırır ama özellikle karın göbek bölgesine yerleştiğinde yaşamı tehdit eden bu sonuçları nedeniyle daha çok ciddiye alınmalıdır.



Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

Ender Saraç göbek eriten diyet için tıklayın
Bende insülin direnci olabilir mi?

Bende insülin direnci olabilir mi?

Bende insülin direnci olabilir mi?

Bel çevresinin genişleyip göbeğin büyümesi, karın ve kalça bölgesinde biriken yağların artması insüllin direncinin en önemli belirtisidir.

Kısacası sizde “elma tipi” bir şişmanlık varsa aklınıza şu soru gelmelidir: “Bende insülin direnci olabilir mi?”

Eğer hızlı kilo alıyor, yediğinize oranla çok fazla kilo aldığınıza inanıyorsanız ve/veya dikkat etmenize rağmen kilo vermekte zorlanıyorsanız bu gelişmelerin de insülin direnci ile alakalı olabileceğini unutmayın.

İnsülin direncinin kilo dışında belirtileri:


Tatlıya düşkünlük
Tekrarlayan acıkma atakları
Açlık krizleri
Doymama hızlı yeme çabuk acıkma
Yemeklerden sonra uyuklama veya bitkinlik hali
Yorgunluk ve halsizlik
Konsantrasyon azalması
Unutkanlık
Terleme
Uyku sorunları
Kızgınlık öfke ve çabuk sinirlenme hali
Tansiyon yükselmelerinin başlaması

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

İnsülin direncinin belirtileri

İnsülin direncinin belirtileri

İnsülin direncinin belirtileri

İnsülin direnci sendromu teşhisi için kullanılan objektif parametreler de vardır. Aşağıda saydığımız bulgulardan üç tanesinin aynı kişide bulunması tanı koymak için yeterli sayılmakta:

* Kanda şeker ve insülin fazlalığı önemli bir teşhis kriteridir

* Kan basıncının yükselmesi: 130/85 mmHg ve üzeri

* Bel çevresinin genişlemesi (erkeklerde 100, kadınlarda 88 cm.nin üzerine çıkması)

* Karaciğer yağlanması


* Trigliseridin yüksekliği (200 mg.ın üstündeki değerler)

* HDL kolesterol düşüklüğü (40 mg/dl.nin altındaki değerler)

* Ürik asit yüksekliği

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
İnsülin direncinin neden olduğu hastalıklar

İnsülin direncinin neden olduğu hastalıklar

İnsülin direncinin neden olduğu hastalıklar


İnsülin direnci olan kişilerde aşağıda belirtilen hastalıklara yakalanma ihtimali artmakta.

* Şeker hastalığı/Erişkin tipi diyabet

* Obezite/şişmanlık

* Koroner kalp hastalığı/inme ve felçler

* Bazı kanserler (meme, prostat)

* Hipertansiyon


* Karaciğer yağlanması/yağlanmaya bağlı iltihaplanma

* Gut hastalığı

* İnsülin direncine yakalanan kişilerde reaktif hipoglisemi ataklarının, gizli şekerin, bellek bozukluklarının, Alzheimer hastalığı gelişme ihtimalinin, depresyon ve panik atakların, uyku apnesi ve horlamaların, kan pıhtılaşmasında bozulmaların beklenenden daha sık görüldüğünü kanıtlayan bulgular elde edildi.

İnsülin direncini azaltmak için en etkili ilaç: Metformin

İnsülin direncini azaltmak için en etkili ilaç: Metformin

İnsülin direncini azaltmak için en etkili ilaç: Metformin

İnsülin direncini azaltmak için bazı reçeteli ilaçlardan da yararlanabilmekteyiz.
İnsülin direncini azaltmak için en çok kullanılan ilaç “metformin”dir. Metformin, dokularda insülinin etkinliğini artırıyor. Dolayısıyla şekerin kullanımı da artıyor.

Bununla beraber metforminin, bazı yan etkileri olabileceği için mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekiyor.



İnsülin direncine bağlı kilolarından kurtulurken metformin içeren ilaçlardan fayda görenler (glukofaj, glufor, glokofen, diaformin gibi ürünler), birbirlerine bu ilaçları tavsiye ediyorlar. Ancak bu son derece yanlış bir tutum. Çünkü bu ilaçlar kanda lâktaz seviyelerini artırabilir, laktikasidoz gibi tehlikeli tablolara yol açabilir.

Ayrıca hamilelerin kullanmaması gerekir. Karaciğer, böbrek yetmezliği olanlarda da kullanmamak gerekir.

İnsülin direncini azaltan ilaçlar arasında “tiazolidindionlar” da var. Bu grupta yer alan ilaçlar (pioglitazon, rosiglitazon, troglitazon) dokuların insüline duyarlılığını artırdıklarından insülin rezistansını kırmak için kullanılırlar. Bu ilaçların da mutlaka doktor tarafından önerilmesi halinde kullanılması lazımdır.

Aynı amaçla “alfa-glukosidas baskılayıcılar”dan ve “benfotiyamin”den de yararlanmak mümkündür. Unutmayın, bu ilaçlardan hangilerinin ne dozlarda, ne süre ile ve ne sıklıkta kullanılacağına yalnızca doktorlar karar vermelidir.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
İnsülin direnci nasıl çözülür?

İnsülin direnci nasıl çözülür?

İnsülin direnci nasıl çözülür?

Genetik olarak “insülin direnci” mirasına sahip olan kişiler kolay şişmanlar. İşin kötüsü, bu şanssız insanlar kilo aldıkça insülin direnci daha da derinleşir.

Bu da daha çok kilo almak anlamına gelmektedir. Yani tam bir kısırdöngü olmaktadır. Allah bu kişilere kolaylık ve sabır versin!



insülin direnci sorununu çözmenin en etkili yolu kilo vermektir.



Bizim tecrübelerimize göre yüzde 5’lik bir kilo kaybı bile insülin direncini kırmaya yetmektedir, yüzde 10’un üstündeki kilo kayıpları sorunu nerede ise çözüyor.

Kilo vermek kan şekerini kontrolünü dengeler, kan basıncını düşürür, trigliseridi normal değerlere getirir.

Bir süre sonra iyi kolesterol HDL’de yükselmeye de yol açıyor. 

Kısacası insülin direnci genetik mirasta yazılı kalıcı bir “kodlanma hatası”, “genetik bir eğilim” durumudur.

Bu sebeple “asla tamamen yok edilemez, sorun kökünden çözülemez” ama pek çok genetik sorun gibi o da yönetilebilen, kontrol altına alınabilen bir problemdir.

İnsülin direncini kontrol altına almak için ne yapmalı?

“İnsülin direncinin nasıl kontrol altında tutulacağı” sorusunun yanıtına gelince... Bu, bilgili bir hasta ile uzman bir sağlık ekibinin birlikte çalışarak başarabileceği bir iştir.

İnsülin direncini normale getirmek, sadece ilaç yutmak veya yalnızca diyet yapmakla mümkün olmaz.

Bu iki önlem birlikte uygulansa bile arzu edilen sonuç her zaman alınamaz. Çünkü bu iş, egzersiz olmadan asla başarılamaz...



Sorunun çözümü, kilo vermekten geçiyor. Mevcut kilonun yüzde 10’unun kaybı, yukarıda da belirttiğimiz gibi orta ve uzun vadede mükemmel yararlar sağlıyor ama ne var ki insülin direncini yönetmeyi öğrenmeden kilo vermek oldukça zor, hatta imkânsız!



Bir miktar kilo verilse de bir süre sonra fazlasıyla geri alınıyor. Bunun için mutlaka “medikal bir kilo programı” şart. Çoğu hastada “diyet+egzersiz+ilaç” üçlüsü olmadan başarılı olmak mümkün değil.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı? sorusu bana sık sorulan sorulardan biridir ve cevabım hiç değişmez:

ceviz de
fındık da, yer fıstığı da badem de sağlığa yararlı yiyeceklerdir.

Birbirlerinden ufak besinsel farkları olsa da bu dörtlünün her biri özellikle atıştırmalık olarak en sağlıklı seçimlerdir.



Ara öğün olarak her zaman akla gelmesi gereken bu besinlerden cevizin Omega-3, fındığın E vitamini, bademin kalsiyum, yerfıstığının ise resveratroldan daha zengin olma gibi avantajları var. Ortak dezavantajları ise yüksek kalorili olmaları.

Bu dörtlünün her birinin 100 gramında 600 kalori var ki bu bir kadının günlük kalori ihtiyacının üçte biri, erkeğin ise neredeyse dörtte biridir. Bu sebeple bunları avuç avuç yerseniz kolayca kilo alır, fayda yerine zarar bile görebilirsiniz.

Benim önerim ara öğün olarak yerken 30 gramı keyif için yediğinizde 50 gramı asla geçmemenizdir.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
Reflü kanser yapar mı?

Reflü kanser yapar mı?

Reflü kanser yapar mı?

Son dönemde
reflü şikayeti sık görülen bir sindirim sistemi problemi haline geldi.

Reflü hastalığının temel nedeni asidik mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır.

Asitli mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması ve yemek borusu ile uzun süre temas etmesi yemek borusunda tahribata neden olur.



Eğer mideye doğru bir safra geri kaçağı da varsa reflü hem asit hem safra nedeni ile tahribat yapar.

Uzun süren reflü probleminin yemek borunuzda kanser oluşumuna neden olabileceği biliniyor.

Prof Dr Osman Müftüoğlu

D vitamini kanseri önler mi?

D vitamini kanseri önler mi?

D vitamini kanseri önler mi?

Kanserin bu kadar artmasında D vitamini noksanlığının artmasının da rolü olabilir.

Yeteri kadar D vitamini alan kişilerde özellikle meme, prostat ve kolon kanserlerinin daha az görüldüğü, bir genelleme yapacak olursak gerekirse D vitamininin aslında her türlü kanserden koruma konusunda önemli bir fonksiyon gördüğü anlaşılıyor.



Güneşten kaçınmak faydalı fakat yeterli miktarda D vitamini üretilmesi için cildimizi güneş ile temas haline getirmek de biyolojik bir zorunluluk.

Eğer imkân varsa zaman zaman D vitamini ölçümleri yaptırmak ve gerektiğinde D vitamini desteklerinden yararlanmak doğru bir düşünce olabilir.

Prof Dr Osman Müftüoğlu

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Kanında insülin miktarı fazla olan kişilerin kilo kontrolü konusunda zorlandıklarını bir çok kez anlattım.



Daha da önemlisi “pankreasınız aşırı insülin üretiyorsa bu durumun kilo yönetimini neredeyse imkânsız hale getirebileceğini” bir çok kez söyledim.

Bu bilgiyi ispatlayan yeni bir çalışmanın sonuçları 2009 yılının sonlarında yayınlandı.




Bu çalışmaya göre “kanında insülin seviyesi yüksek olan kişilerde beynin iştah ile ilgili ayarlama sistemleri nerede ise iflas etme noktasına geliyor.

Bu kişiler daha sık ve çabuk acıkıyor. Daha güç ve geç doyuyor, daha hızlı ve daha çok yiyor. Zaman zaman önlenmesi güç yeme krizleri yaşamaya başlıyor”.

İşin kötüsü bu krizlerden çok tercih edilen yiyeceklerin de karbonhidratlar özellikle de şeker, un, nişasta ağırlıklı karbonhidratlar olması.

Bu bilginin bir anlamı da şu: kilo sorunu özellikle insülin fazlalılığı ve bunun neticesinde gelişen insülin direnci ile ilgili olduğunda çözümü ve yönetimi daha güç bir problem haline gelebiliyor.

Bu durumda yapılacak en önemli iş kilo vermeye odaklanmak değil insülin direncini çözmek ve insülin seviyelerini makbul değerlere indirmek gibi görünüyor.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
Göz için faydalı vitaminler

Göz için faydalı vitaminler

Göz için faydalı vitaminler

“havuç ye göze iyi gelir” sözünü siz de işitmişsinizdir. Gerçekten de içeriğinde betakaroten bulunan yiyecekler göz sağlığını desteklemektedir.

Özellikle yaşlanma bölgesinde gözün ağ tabakası retinanın maküla olarak bilinen kısmında meydana gelen bozulmaları azaltmada betakaroten dışında E ve C vitaminlerinin de etkili olabileceği belirtilmektedir.



Çinko ve bakırın da göz için yararlı olabileceği saptanmış. Vitamin yapısında olmayan doğal maddelerden lütein ve zeosantinin de etkili birer göz desteği olabileceği biliniyor. En doğru yaklaşım bunların hepsinin bulunduğu karışımları kullanmak olmalıdır diye düşünüyorum.

Güvenilir bir firmanın –ilaç firmalarını tercih ediniz- ürettiği C vitamini (300-500mg), E vitamini (100 mg), çinko (10–20 mg), betakaroten (3–5 mg), lütein (40–50 mikrogram), zeosantin (400mikrogram) içeren bir destek yaşlanmaya bağlı maküla bozulması olarak bilinen sorunu geciktirmek için yararlı olabilecektir.

Sırası gelmişken hiçbir vitaminin gözdeki kırma kusurlarını azaltma bakımından faydası olmayacağını da hatırlatalım.