Çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eğitimde Başarı için Altın Kurallar

Eğitimde Başarı için Altın Kurallar



Okul ve dershanedeki rehberlik servisleri ikinci dönemin başlamasıyla birlikte derslerdeki başarısızlığın giderilmesiyle ilgili olarak yoğun bir çalışma temposuna girdiler.

Rehberlik servislerine baş vuran öğrencilerimiz daha çok ders çalışmayla ilgili olarak yerleşmiş yanlış alışkanlıklarından vazgeçmeden nasıl başarılı olabileceklerinin püf noktasını elde etmeye çalışıyorlar.

Ancak maalesef yanlış alışkanlıklar devam ettiği sürece hiçbir püf noktası yoktur ki öğrenciyi başarılı yapsın. Öncelikle ders çalışmanın yanlış alışkanlıklarını ortadan kaldırmak gerekmektedir.

Aşağıda eğitimde başarının altın kuralları diyebileceğimiz maddeler yer almaktadır. Şüphesiz başarının bir çok kuralı vardır. Ancak burada en can alıcı diyebileceğimiz 5 maddeye yer verilmiştir.
DÜZENLİ UYKU:
Sadece okul başarısı için değil hayat başarısı için gerekli bir unsurdur. Şöyle bir düşünelim. Eksik uyku uyuduğumuzda ertesi gün ne kadar gergin, stresli, kırılgan ve kırıcı olduğumuzu tahmin edersiniz. Ertesi gün yapacak işi olmayanlar için sözüm yok ancak okula gidecek olan öğrenci -ki bu biz öğretmenler için de gerekli- yeterince uyumalıdır ki ertesi gün günlük aktiviteleri için motivasyonu tam olsun.
Uykusunu tam alamayan öğrenci ertesi gün muhtemelen kahvaltısını bile yapmadan okula gidecek, aç ve uykusuz bir şekilde ders dinlemeye çalışacak sonuçta da başarısız olacaktır.
İyi ve yeterli uyuyamayan insanlar kırılgan ve kırıcı olurlar demiştim. Evet , iyi uyuyamamaktan dolayı gün içerisinde sağlıklı değerlendirme yapamayan öğrenciler tamamen yanlış anlama kaynaklı birkaç tatsız olayda yaşadılarsa artık o öğrenciden öğrenme konusunda çok şey beklenemez. İşte tüm bu nedenlerden dolayı okul başarısı için düzenli uyku şarttır.
DERSLERE ÖN HAZIRLIK:
Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için dersi öğretmenden dinlemeden önce ön hazırlık yapılmalıdır. Nedeni öğretmen dersi anlatırken öğrencinin o konuyu ilk defa görmemiş olması gerekir.
Sözel derslerde derse önceden göz atılmalı, konu başlıkları, alt başlıklar, resim altları ve italik yazılmış bölümler iyice incelenmeli hatta dersle ilgili sorular hazırlanmalı ve öğretmen ders anlatırken bu soruların cevapları araştırılmalıdır.
Sayısal derslerin ön hazırlığı ise şu şekilde olmalıdır; anlatılacak olan konuya temel teşkil eden daha önce öğrenilmiş konular çalışılmalı ve örnekler çözülmelidir. Ertesi gün anlatılacak konunun hiç olmazsa başlıklarına göz atılmalıdır.
DERS DİNLEME VE NOT TUTMA:
Okula yada dershaneye uykusunu almış ve işlenecek derse ön hazırlık yapmış bir şekilde gelen öğrencinin, öğretmenin anlattığı konuları dikkatle dinlemesi, aktif olarak derse katılması ve önemli yerleri not etmesi gerekmektedir.
Çünkü gün sonunda yapacağı tekrarda bu notlardan faydalanacaktır. Ayrıca sınavda sorulabilecek sorularda bu notlarda yer almaktadır. Öğretmen ders anlatırken bazı önemli işaretler vermektedir.
Örneğin, kısaca söyleyecek olursak, yani, buraya dikkat edelim vb. gibi ifadeler aslında sınavda soru sorulabilecek yerleri işaret etmektedir.
TEKRAR (GÜNLÜK,HAFTALIK,AYLIK):
Öğrenilenlerin kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya aktarılabilmesi için günlük, haftalık ve aylık olmak üzere periyodik aralıklarla tekrar edilmesi önemli bir konudur. İlk anda % 100 öğrendiğimiz bir konunun 20 dakika içerisinde % 50 sini, 60 dakika içerisinde % 70 ini 24 saat sonunda da % 80 ini unuturuz.
Bu nedenden dolayı da günlük, haftalık ve aylık tekrarları aksatmadan yerine getirmeliyiz. Üzerinde önemle durduğumuz tekrar yapılmadığında, aslında öğrendiğimiz bilgileri sınavdan önce yeniden öğrenmek zorunda kalacağımızdan boşuna zaman kaybı olacağı gibi geçmiş konuların öğrenilmesi o kadarda kolay olmayacak, bu da başarısızlığı beraberinde getirecektir.
KONU TESTLERİ ÇÖZME VE EKSİKLERİN GİDERİLMESİ:
Öğrenilen konuların en kısa sürede test edilmesi gerekmektedir. Bu da en güzel şekilde konu testleriyle yapılabilmektedir. Konular bittikten sonra konu testleri çözülmeli, yapılamayan sorular üzerinde durulmalıdır.
Eğer sorular bilmemeden kaynaklı çözülememişse, konuya tekrar dönülmeli ve yeniden ele alınmalıdır. Yok eğer sorular dikkatsizlikten dolayı çözülememişse, bu defada motivasyon ve dikkat sağlamayla ilgili okul yada dershanedeki rehberlik öğretmeninden yardım alınmalıdır.
Eğitimde başarının kuralları yukarıda da belirtildiği gibi bunlarla sınırlı değildir.
AHMET GÜNAY -PSİKOLOJİK DANIŞMAN - Rehberlik Öğretmeni
Çocuklarda Gece Altını Islatma - Gece İşemesi

Çocuklarda Gece Altını Islatma - Gece İşemesi




Gece altını ıslatma (Gece İşemesi) , gece uyku esnasında farkında olmadan idrar yapma olarak tanımlanabilir.

Normal olarak çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane kapasitesinin gelişmesi neticesinde 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı becerirler.

Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu sebeple de yaş ilerledikçe sıklığı azalır.

Üç yaşındaki çocukların % 40’ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında % 20’ye, 6 yaşında % 10’a düşmektedir. Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma problemi yaşamaktadır.
Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11 yaşındaki erkek çocukların %16’sında, kızların ise %11’inde altını ıslatma sorunu olduğu bildirilmektedir.
Nedenleri
Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Eğer çocuk hekime getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa PRİMER (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa SEKONDER (ikincil) tip altını ıslatmadan söz edilmektedir.
Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu birincil altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır. Bazen altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir. Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ver organik olmak üzere iki guruba ayrılarak incelenmektedir.
Fizyolojik Nedenler
Gece altını ıslatan çocukların büyük bir gurubu (% 90-95’i) fizyolojik altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir.
Esas önemlisi altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %45, ikisinde birden varsa % 77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır. Aile öyküsü olan vakalar iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler.
Organik Nedenler
Altını ıslatan çocukların %2-3’ünden şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır. Vakaların %5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir. Bunlar “polisemptomatik altını ıslatma” olarak tanımlanmaktadır.
Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması, kabızlık ve bazen besin alerjisi saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk arasında “geniz eti” olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üstünde durulmaktadır.
Genel olarak psikolojik olaylar daha önce bahsedilen primer altını ıslatma sorununa yol açmazlar. Bu sebeple de altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek yoktur.
Ayrıca kötü çocukların altını ıslattığı gibi ön yargıların geçersiz olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bir ruhsal sorundan sonra altını ıslatma yaşanıyorsa bu genellikle fizyolojik altını ıslatmanın tekrar ortaya çıkmasıdır. Davranışsal gerilemesi olan çocuklarda gece altını ıslatma yanında okul başarısızlığı, korku gibi ek bulgular vardır ve bunların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi gereklidir.
Çocuğa Yaklaşım
Hemen en önemle belirtmeliyiz ki altını ıslatmanın kendisinden çok, bu çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumları zarar vermektedir. Bunların içinde en tehlikelisi “Altına yapan kızını sobaya oturttu” gibi haber başlıklarına konu olan cinsel bölgelere yönelik cezalandırma girişimleridir.
Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakmaktadır. Altını ıslatan çocukların fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığı (bir tür diş çıkarmanın, konuşmanın gecikmesi gibi) ve ailenin temel görevinin çocuğun benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu atlatmasını sağlamak olduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenle altını ıslatan çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı yapılması gereklidir.
Altını ıslatma yakınması ile hekime getirilen çocuklar daha önce bahsedilen organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmelidir. Bir başka deyişle altını ıslatma sorunun fizyolojik olup olmadığı belirlenmelidir.
Bunun için gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, zor ve acil idrar yapma, çok idrar yapma, kafa travması geçirme, idrarla birlikte kaka kaçırma, horlama ve gece ağızdan nefes alma gibi yakınmaların olup olmadığı soruşturulmalıdır.
Elde edilen bilgiler ve genel muayene sonuçlarına göre idrar incelemesinden, mesane filmlerine uzanan bir dizi tetkik yapılmalıdır. Altını ıslatan çocukların % 97’sinde fiziksel bir neden yoktur.
Bu nedenle ayrıntılı bir öykü çoğu zaman fizyolojik altını ıslatmanın olup olmadığı konusunda bilgi verir. Bu noktada altını ıslatan çocukta “küçük mesane” veya uykudan uyanamama sorunu mu olduğunun aydınlatılması önemlidir.
Tedavi Yaklaşımı
Altını ıslatma idrar yolu enfeksiyonu gibi bir nedene bağlıysa öncelikle bu tür sorunlar çözülmelidir. Fizyolojik altını ıslatma sorunu olan çocukların tedavisinde ise şu ilkelere uyulmalıdır:
• Gece kalkıp tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleştirilmelidir.
• Tuvalete ulaşmak kolaylaştırılmalıdır.
• Çocuğun kuru kalma sorumluluğunu üstüne almasına yardım edilmelidir.
• Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alımından kaçınılmalı ve kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemelidir.
• Yatağa girmeden tuvalete gidilmelidir.
• Gece kuru kalması için bez bağlanmamalıdır. Bu tür yöntemler temizlik için yararlı olmakla birlikte çocukların gece kalkma motivasyonlarını olumsuz etkilemektedir.
• Sabah temizliğine çocuğun katılımı sağlanmalıdır.
• Çocukların benlik saygıları desteklenmelidir.
• Ailelere nasıl davranacaklarını anlatan kılavuzlar hazırlanmalıdır.
• Çocukların hangi günler kuru kaldıkları bir kart üzerine işlenmelidir.
• Çocuklar en az ayda bir kez kontrol edilmelidir.
Tedavi Yöntemleri
Altını ıslatan çocuklara genel olarak 7-8 yaşına geldiğinde tedavi için girişimlerde bulunulması önerilmektedir. Bu girişimlerin başında çocuğun kendisinin veya ailesinin gece uyanmasına dönük programlar gelmektedir. Önce çocukların kendiliğinden uyanması denenir, bu mümkün olmuyorsa ailenin çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır. Daha önce başarılı olduğu gösterilmiş 6 günlük bir programın ayrıntıları ise şu şekildedir.
• İlk gece çocuk gece 1’e kadar her saat başı uyandırılır. Çocukla konuşularak ve yürütülerek uyandığından emin olunur. Altı kuruysa övücü sözler söylenir ve “tuvalete girme ihtiyacın var mı yoksa bir sonraki saati mi bekleyeceksin” sorusu sorulur. Çocuk tuvalete gitmek isterse tek başına tuvalete yürümesi istenir. Eğer çocuk altını ıslatmışsa pijama ve iç çamaşırlarını kendisinin değiştirmesi teşvik edilir. Gece 1’de uyandırıldığında kuru olsa bile idrarını yapmaya çalışması söylenir.
• Daha sonraki beş gece çocuk bir kez uyandırılır. İlk gece uyuduktan 3 saat sonra, ikinci gece 2.5 saat sonra ve böyle süre azaltılarak beşinci gece uyuduktan 1 saat sonra uyandırılır. Son gece bundan sonra kendisinin uyanması söylenir.
• Bu programdan sonra altını ıslatma tekrarlarsa (3 gün üst üste altını ıslatırsa) yeniden 6 gecelik uyandırma programı tekrarlanır.
Bazı çalışmalarda bu program ile %92 oranında çocukların kuru kalması sağlanmış, bunların %20’sinde ise yeniden altını ıslatma sorunu tekrarlanmıştır.
Alarm Kullanımı ve İlaç Tedavisi
Daha önce anlatılan ve daha çok davranış değişikliği üzerinde duran tedavilerden bir sonuç alınamadığında “enüretik alarm” kullanımı veya ilaç tedavisi denenmelidir. Her iki tedavi yöntemi için de çocukların 8 yaşını bitirmesi beklenmelidir.
Alarm cihazları çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz hareket geçen ve böylece çocuğun uyanıp, mesanesini kontrol etmesi konusunda yardımcı olan araçlardır. Son yıllarda “enüretik alarm” teknolojisinde önemli ilerlemeler olmuş ve hem küçük hem de kullanımı kolay alarm cihazları üretilmiştir.
Alarm tedavisine 2-3 ay devam edilmesi gerekmekte ve bu tedavi ile çocuklarda %70-84 oranında iyileşme sağlanmaktadır. Alarm tedavisi sonunda tekrarlama riski %10 dolayındadır.
Altını ıslatma tedavisinde uzun yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır. Bunların arasında imipramin (Tofranil), oxybutynin (uropan) isimli ilaçlar ilk kullanılanlardır. Son yıllarda vücutta sıvı tutulmasını sağlayan Minirin isimli ilaç da tedavide kullanılmaya başlanmıştır.
İlaç tedavisi ile %10-60 arasında iyileşme sağlanmakta, fakat tedavi kesildikten sonra %90’a varan oranda tekrar riski bulunmaktadır. Bu nedenle son yıllarda alarm ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılması önerilmektedir.
Altını ıslatma çocukluk çağında sık görülen bir sorun olması yanında ailelerin yanlış tutumlarının sürdüğü bir konudur. Öncelikle altını ıslatan çocukların konuyla ilgilenen çocuk hekimleri tarafından değerlendirilmesi ve ailenin katılımı ile uzun dönemli bir tedavi yaklaşımının denenmesi gereklidir.
Son yıllardaki araştırmalar altını ıslatma tedavisinde en etkili yöntemin tek başına veya bir ilaçla birlikte alarm kullanımı olduğunu göstermektedir.
Feridun Kunak çocuklarda boy uzatma için öneriler

Feridun Kunak çocuklarda boy uzatma için öneriler


çocuklarda boy uzatma için öneriler
Dr. Feridun Kunak'ın çocukların boyunu uzamasına destek için önerilerini yetişkinler de rahatlıkla uygulayabilir.

Çünkü yetişkinlerde kemik erimesini önlemek için bu öneriler oldukça yarar sağlayacaktır.
Boy uzatmak için çocukların beslenmesine dikkat etmek çok önemli.
Çocuğunuza mutlaka her sabah düzenli olarak kahvaltı yaptırın.
Kahvaltıda, süt, peynir, yoğurt, yumurta, zeytin gibi besinleri mutlaka bulundurun.
Küçük yaşlardan başlayarak çocuğunuzu yeşil yapraklı sebzeleri yemeye alıştırın.
Beslenme ile ilgili bir sorunu olmadığı halde çocuğunuzun boyu yaşıtlarına göre daha kısaysa, kalsiyum, magnezyum ve çinko içeren doğal tabletleri kullanabilirsiniz.
Boy uzatmak için beslenmek kadar egzersiz yapmak da önemlidir. Çocuklarınızın parmak ucunda yükselerek, uzanabildiği kadar yukarı uzanmasını sağlayın.
Basketbol oynar gibi yukarı doğru zıplatın. Ayrıca 50 şer kez sağ ve sol kollarını yukarı kaldırarak mümkün olduğu kadar yukarı uzanmalarını sağlayın.
Evinizde uygun bir yerde, barfiks hareketleri yapmalarını sağlayın.
Anne olarak kesinlikle sigara içmeyin. Sigara içen kadınlarda kemik erimesi riski içmeyen kadınlara göre daha fazladır. Sigara içen kadınların 5 yıl daha erken menopoza girdiği yapılan araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır.
Egzersiz yaparken mutlaka çocuğunuzun yanında bulunun. Böylece ters bir hareket yaparak kendine zarar vermesini engelleyebilirsiniz.
ibrahim saraçoğlu-Altını ıslatan çocuklar için sarı kantaron kürü

ibrahim saraçoğlu-Altını ıslatan çocuklar için sarı kantaron kürü


Altını ıslatan çocuklar için sarı kantaron kürü
İbrahim Saraçoğlu Altını ıslatan çocuklar için sarı kantaron kürünü tavsiye ediyor.

1 su bardağı kaynar suyun içine 1 tatlı kaşığı sarı kantaron koyduktan sonra 5 dakika kısık ateşte demlendirin.

Bu çaydan çocuğunuza sabah ve öğle bir bardak içiriniz.


Boy uzatmak için doğal formül - Ömer Coşkun

Boy uzatmak için doğal formül - Ömer Coşkun

 
Herbalist Doktor Ömer Coşkun çocukların boyunu uzatmak için yardımcı olacak bitkisel kürünü anlattı.

Malzemeler:

Bir tatlı kaşığı toz çemenotu (boy otu)
Bir çay kaşığı toz karabiber
Sızma zeytinyağı

Hazırlanışı: Zeytinyağının içine çemenotu ve karabiber koyduktan sonra 5 gün demlenmesi için bekleyin.

Elde edilen yağ ile çocuğunuzun eklem yerlerine, dizlerine, dirseklerine, topuklarına sürerek masaj yapın.
Ömer Coşkun 
Altını ıslatan çocuklar için bitkisel kür

Altını ıslatan çocuklar için bitkisel kür



Herbalist Dr. Ömer Coşkun Petek Dinçöz'ün sunduğu Arım Balım Peteğim programında altını ıslatan çocuklar için bitkisel formül açıkladı.

• 1. öneri
1 bardak suya damlalıkla 5 damla ardıç yağı damlatarak çocuğunuza içirin

• 2. öneri
10 yaşından küçük çocuklar için 1 bardak sıcak suya 1 çay kaşığı yakı otu koyduktan sonra 5 dakika demleyin. Günde 1 veya 2 kez içirin


Ömer Coşkun 
ibrahim saraçoğlu-Anne sütünü artırıcı kürler

ibrahim saraçoğlu-Anne sütünü artırıcı kürler


İbrahim Saraçoğlu'ndan anne sütünü artırıcı kürler:

1. Kür : Her gün iki porsiyon taze beyaz üzüm yemek anne sütünü artırıcı etki yapmaktadır.
2. Kür: Sabah ve akşam yemeklerinden önce dereotu tüketmek sütünüzün artmasını sağlar.
3. Kür: Anne sütünü artırmak için haşlanmış kuru incir suyu da içilebilir. Sekiz- dokuz adet kuru inciri yarım litre su ile haşlayın. Elde edilen incir suyunu ikiye bölerek sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez için.
Uyarı: Bu kürleri aynı anda uygulamayın. Kürlerin uygulama süreleri bir haftadır. Bir haftanın sonunda uygulamayı bırakın. Bir hafta süre ile uyguladığınız herhangi bir kürden sonra tekrar kür uygulama ihtiyacı duyarsanız bu kez başka bir kürü uygulamanızda bir sakınca yoktur.
Örnek olarak, bir hafta taze beyaz üzüm kürü uygulayıp bıraktıktan sonra ileri bir dönemde yine bir hafta olmak üzere dereotu ya da kuru incir kürünü uygulayabilirsiniz.
Çocuklarda göz sulanması ihmal edilmemeli

Çocuklarda göz sulanması ihmal edilmemeli




Çocuklarda göz sulanması sık sık görülen göz problemlerinden biridir. Çeşitli sebeplere bağlı olan, tedavi edilmediğinde enfeksiyonlara neden olan göz sulanması ile ilgili Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ferda Çiftçi soruları cevaplıyor.

Hangi durumlarda çocukların gözleri sulanabilir?
Gözyaşı kanalı tıkanıklığı, göz kapaklarındaki bozukluklar, göz tansiyonu hastalığı, gözde çizilme ya da yabancı cisim kaçması sulanma ile belirtiler gösterebilir.

Ne yapılması gerekir?
Kapak düzeni bozuk olan çocuklarda irritasyon göze zarar veriyor ise erken tedavi edilmesi gerekmektedir. Cerrahi tedaviyle kapak düzeltilip sorun giderilir. Bir diğer sebep, doğumsal gözyaşı kanalı tıkanıklığıdır.
Gözyaşı bezi yeterli üretim yaptığı halde kanal tıkalı ise gözyaşı yüze doğru akar. Yeni doğan çocuklarda gözyaşının buruna aktığı kanallar kapalı olabilir. Çoğunlukla bir kaç ayda bu kanallar kendiliğinden açılırlar.
Erken dönemde (ilk 12 ay) masaj yapılarak, enfeksiyon olduğunda ise antibiyotik damlalar ile tedavi sağlanabilir. İhmal edilmiş ve / veya yeterli tedavi yapılmamış hastalarda sürekli enfeksiyon gözün diğer bölgelerini etkileyebilir.
Bu durumda ve 1 yaşına kadar devam eden sulanmalarda kanala sondalama uygulanmalıdır. Aynı zamanda kanala silikon tüp uygulanabilir.

İlaç kullanımının kanal açma işleminde yeri nedir?
Kanal tıkanıklığı sebebiyle sık sık enfeksiyon olan çocuklarda sürekli antibiyotik kullanmak çözüm değildir. 1 yaşında kanal açılmaz ve bekletilirse uygulanan ameliyatın başarı şansı azalır.

Başka hangi durumlarda çocuğun gözleri sulanır?
Bazen bebeklerde kistik oluşum ile birlikte kanal tıkalı olabilir, bu durumda hiç beklemeden sondalama yaparak kanalı açmak gerekir.
Ayrıca doğumsal glokom (göz tansiyonu), sulanmaya sebep olur. Gözü çizilen ya da yabancı cisim kaçan çocuklarda da sulanma önemli bir belirtidir. Bütün bu tablolar acil tedavi gerektirir.
Bebek emzirmenin püf noktaları

Bebek emzirmenin püf noktaları



İlk emzirmelerde nelere dikkat edilmelidir:

• Sakin ve sessiz bir ortam sağlanmalı
• Anne kendini sakin, huzurlu ve güvenli hissetmeli
• Yapabilirim ve bu donanıma sahibim bilgisi ve duygusu
• Emzirmede uygun pozisyon belirlenmeli, gerekirse uzman ebe, hemşire veya doktordan yardım alınmalı

Bebek emzirmenin püf noktaları

• Emzirme bir çok durumda başarılı olacaktır
• Anne kendini iyi hissetmeli
• Bebeği memeyi etkili biçimde emecek şekilde yerleştirmeli
• Bebeğin istediği kadar sık ve istediği süre emzirmeli
• Çevre destek olmalı
Anne sütünü artıran şifalı yiyecekler

Anne sütünü artıran şifalı yiyecekler


anne sütünü artıran yiyecekler

Bebek emziren anneler sütü azaldığında genellikle panik yaparlar ve bu panik içinde de sütünü artırmak için bilinçsizsizce ne bulursa yemektedir.

Bu davranış çok yanlıştır.

Anne sütünü artırmak için tüketilecek besinler şunlardır:


Ayva: Anne sütünü artırır. her gün mutlaka 1 ayva yiyin. Ya da ayva kompostosu için.

Tahin helvası: Anne sütünü artıran yiyeceklerdendir. Ayrıca Tahin helvası balgam söktürücüdür, saç dökülmesini engeller, sedef, egzama gibi hastalıklara da iyi gelir. Balığın ardından yenildiğinde, mideyi rahatlatıcı etkisi vardır.

İncir: Anne sütünü artıran en önemli besinlerdendir. Ayrıca kış mevsiminde vücudun direncini artırır, bir çok sağlık sorununa karşı güç ve dayanıklılık kazandırır.

Beyaz Dut veya dut kurusu: Anne sütünü artırır, Vücuda güçverir, kansızlığa iyi gelir. Ağız, bademcik ve boğaz iltihabı, diş eti hastalıkları ve öksürüğe karşı yararlıdır. Ateş düşürür. Karaciğeri güçlendirir. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder. Özellikle yemekle birlikte yenildiğinde hazmı kolaylaştırır.

Beyaz üzüm: Yeni bebek sahibi olmuş anneler için süt artırıcı özelliği vardır.Tam bir kalp damar dostudur. Kalp damar ameliyatı geçirmiş olanlara çok iyi gelir. Ritim bozukluğuna iyi gelir ve ritim bozukluğu şikayeti ortadan kalkar.

Dereotu : Anne sütünü artıran mucize gıdalardandır.

Anne sütünü azaltan-Yenmemesi gereken yiyecekler :

Nane, maydanoz, nişasta ve nişastalı gıdalar,turşu
Çocuklarda makat çatlağı tedavisi

Çocuklarda makat çatlağı tedavisi

Çocuklarda makat çatlağı tedavisi

Bebeklerde ve çocuklarda makatta çatlak oluşma nedeni kabızlık olabilir. Çocuğun kakasını zorlanarak yapması da kabızlık sayılır. Kabızlığa bağlı olarak anal fissür yani makatta çatlak oluşabilir.

Bu durum bebekte idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilir veya idrar yolu enfeksiyonu bebekte kaka yapma sorununa sebep olabilir. Bunun için idrar kültürü ve tam idrar incelemesi yapılabilir.

Makat çatlağı için makata 4-5 gün anestol krem ve bunun yanında 7-10 gün bepanten krem kullanabilirsiniz. Ancak eğer varsa idrar yolu enfeksiyonu tedavi edilmeli ve makat bölgesi iyleştirilmelidir.

Etiketler:  Çocuklarda makatta çatlak tedavisi, bebeklerde makatta çatlak tedavisi, Çocuklarda anal fissür tedavisi, Bebeklerde anal fissür tedavisi, Çocuklarda makat çatlağı tedavisi, Bebeklerde makat çatlağı tedavisi
Bruno - Bebeklerde burun tıkanıklığını gidermek için

Bruno - Bebeklerde burun tıkanıklığını gidermek için

Bruno - Bebeklerde burun tıkanıklığını gidermek için

Tıkalı buruna "Bruno"   sloganı ile tanıtılan Buruna bebeklerde burun tıkanıklığını gidermek için Abdi İbrahim ilaç firması tarafından reçetesiz ilaç olarak eczanelerde satılıyor. 

Bebeklerdeki burun tıkanıklığını gideren serum fizyolojik olan Bruno  annelerin kullanımına sunuldu.


Tıkalı buruna "Bruno"

Abdi İbrahim'in yeni ürünü Bruno  Yeni doğan bebeklerde uykusuzluk, iştahsızlık ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olan burun tıkanıklığını önlüyor. Annelerin kurtarıcısı olacak Bruno ile bebekler için en büyük sorunlardan biri olan "burun tıkanıklığı" sona erecek, bebekler artık rahat nefes alacak.

0-3 yaş arası bebek sahibi anneler ve anne adaylarına büyük kolaylık sunacak olan Bruno, bebeklerdeki burun tıkanıklığının verdiği rahatsızlığa son verirken, ağızdan nefes almanın yol açtığı sorunlara da engel oluyor.

Burun tıkanıklığı giderildiğinde kuru, soğuk ve kirli hava ağızdan bebeğin akciğerlerine gitmiyor böylece Bruno bebeklerin boğaz ve alt solunum yolu enfeksiyonlarını önlemeye de yardımcı oluyor.

Bebekler için %0,9 sodyum klorür içeren bir serum fizyolojik olan Bruno, günlük burun temizliğinde bebeklerin burnunun açılmasına ve nemli kalmasına yardımcı olurken, göz temizliğinde de rahatlıkla kullanılabiliyor.

Tek kullanımlık, steril ve izotonik 12 adet flakondan oluşan içeriği ile bebeklerin ve annelerin vazgeçilmez yardımcısı olan Bruno sadece eczanelerde satışa sunuluyor ve burun tıkanıklığı nedeniyle uykusuz gece geçiren bebeklerin, anne ve babaların imdadına yetişiyor.



Etiketler: Bruno, Abdi İbrahim,  Bebeklerde burun tıkanıklığını gidermek için, Çocuklarda burun tıkanıklığını gidermek için, Bebeklerde burun tıkanıklığı, Bruno burun spreyi, Bebekler için burun spreyi, Bruno reklam filmi,
Çocuklar için ara öğünler daha da önemlidir

Çocuklar için ara öğünler daha da önemlidir

Çocuklar için ara öğünler daha da önemlidir

Ara öğünler, sağlıklı beslenmenin sigortasıdır.

Ara öğünlerle enerji eksikliği sorunundan uzak kalınır.

Ara öğünlerle kan-şeker dengesi, iştah seviyesi ayarlanır metabolizma hızı düzenlenip hesaplanır.


Ara öğünler güç, kuvvet, mutluluk ve huzur verir. Ara öğün alışkanlığı kazanmanın en doğru yolu buna çocukluk çağlarında başlamaktır. Ana öğünler gibi ara öğünler de dikkatle planlanmalıdır.

Üç ana öğüne ek olarak iki üç ara öğün alınmalıdır. Ara öğünler bir eğlence ve bir dinlenme zamanları gibi algılanmalıdır. 


Hemen hatırlatalım: Ara öğünler ana öğünlerin yerini almamalı sadece onları tamamlamalıdır.

Ara öğünlerin bir takviye, bir destek, bir yeniden enerji alma zamanı olduğu unutulmamalıdır. Ara öğünler kilo yönetiminin önemli bir sigortasıdır.

Ara öğünlerde... DOĞRULAR

* Ceviz, fındık, badem
* Çiğ sebzeler
* Yağsız yoğurt
* Peynir
* Ton balığı salatası
* Sebze çorbaları
* Kepekli kraker ve bisküviler
* Taze meyveler, kurutulmuş meyveler, pestiller


Ara öğünlerde... YANLIŞLAR


* Pizza parçaları
* Cipsler
* Hazır kremalı bisküviler

* 
Yağlı kurabiyeler ve börekler

* Çikolatalı kekler
* Kremalı dondurmalar

* Browniler

* Gofretler 

* Patlamış mısır

Prof. Dr Osman Müftüoğlu
Hamburger çocuklarda astıma neden oluyor

Hamburger çocuklarda astıma neden oluyor

Hamburger çocuklarda astıma neden oluyor

Yapılan çalışmalar haftada bir ya da daha fazla hamburger tüketen çocuklarda astım riskini belirgin biçimde artırdığını gösteriyor. Haftada 3 ya da daha fazla hamburger tüketen çocukların astım riski hiç hamburger tüketmeyen çocuklara oranla yüzde 40 artıyor.

Tekrarlayan öksürükler ve hırıltılı hastalıkların gelişmesinden kaynaklanan iştahsızlık sonucu ailelerin, sırf bir şey yesin düşüncesi ile çocuklara fast food tarzı yiyecekleri ödül olarak verdiği görülüyor.


Çikolata, kakaolu puding, ekmek üzerine sürülen kakaolu fındık ezmeleri, kakaolu süt ürünlerinin yuva ve ana okullarının beslenme listelerine dahi girmeye başladı. Çocukların süt ve sütlü gıdaları tüketmelerini sağlamak amacı ile kullanılan kakao, mide asit salgısını arttırıyor ve kafein mide başını gevşetici etki yaratıyor bu durum da asitli mide içeriğini yutma borusundan yukarı çıkarıyor.

Bir çok dokuya zarar vererek ilerleyen mide asidi önce yutma borusunun alt ucunu yakıyor ve daha sonra yukarı çıkıp soluk borusuna ulaşıyor.

Önce ses telleri, ardından bronş mukozası ve hatta burun ve sinüslere kadar kaçtığı bilinen bu asitli içerik, dokularda yaptığı hasarla tekrarlayan ve uzun sürede iyileşmeyen öksürükler ve hırıltılı hastalıklara neden oluyor.

Yaşanan bu duruma “reflü” adı verilir ve sağlıksız beslenme sebebiyle günümüzde artık çocuklarda da görülmektedir.

Nedeni anlaşılamayan gece öksürükleri, ses kısıklığı, uzun süre antibiyotiklere rağmen geçmeyen balgam, iştahsızlık, karın ağrısı, mide bulantısı, geğirme, ağız kokusu ve diş gıcırdatma gibi belli belirsiz bulgularla doktor karşısına gelen çocuklar, çoğu zaman gereksiz yere astım tedavisi görüyor.

Bu gibi durumlarda çocuğun beslenmesinin yeniden düzenlenmesiyle birlikte reflü kolaylıkla önlenebiliyor. Düzenli ve sağlıklı beslenme tüm bu solunum problemlerini ortadan kaldırmaya yeterlidir.”

Kafein içeren kola, çay, kahve, buzlu çay gibi içecekler çocukların beslenmesinden çıkarılmalı, en büyük kafein kaynağı olan kakaonun ise artık bir süt tükettirme aracı olarak kullanılmamalıdır.

Çikolata ve içeriğindeki kakao çocuklarda bir tür bağımlılık yaratır, çocukların beslenmesinden çıkarılan bu yiyecekler, başta zorluk yaşansa bile zaman içinde sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılmasına yardımcı olabilir.

Çocukları astım ve alerjik hastalıklardan koruduğu kanıtlanan tek beslenme türü, bol meyve, sebze ve balık içeren Akdeniz tipi beslenme şeklidir. çocukların, çikolata ve kakaolu gıdalar, kakaolu fındık ezmeleri, kolalı içecekler, çay, kahve ve buzlu çay, patates kızartması, cips, ketçap, mayonez, hazır meyve suları ve gazlı içecekler, hamburger, pizza, lahmacun ile yoğun baharat içeren sucuk, çiğ köfte gibi gıdalardan uzak tutulması gerekmektedir.
Asperger Sendromu nedir? Belirtileri nelerdir?

Asperger Sendromu nedir? Belirtileri nelerdir?

Asperger Sendromu nedir? Belirtileri nelerdir?

Asperger Sendromu, çocukluk çağlarında ortaya çıkan genetik olarak geçişen bir hastalıktır. Asperger Sendromunun ana belirtisi aşırı içe kapanıklık durumudur.

Tekrarlayanı davranışlar, belli bir konuya abartılı ilgi,
tekdüze bir konuşma diğer önemli belirtiler olarak sayılabilir.

Asperger Sendromu 3-4 yaşlarından sonra yavaş yavaş kendini belli etmeye başlar. Çocuklar genellikle 3-4 yaşına kadar yaşıtları gibi davranıp, hareket ederler.

Asperger Sendromu erkek çocuklarında daha sık görülür. 
Asperger Sendromulu çocuklarla ilgili en büyük tereddüt her içe kapanık, sosyal iletişimi zayıf, çocuğun bu sendroma dahil edilmesidir.


Çünkü ailenin aşırı korumacılığı, aşırı eleştiri sonucu ortaya çıkan güvensizlik ve buna bağlı sosyal iletişimde başarısızlık asperger sendromu olarak değerlendirilebilir.

Asperger Sendromu otizm içinde çok fonksiyonlu, en fazla yüz güldüren bir spekturumda değerlendirilir. Asperger sendromuna sahip olan çocuklarda aşırı içe kapanıklık durumu ana belirtidir.

Hastalığın diğer karakteristik özellikleri şöyle sıralanabilir: 
Bu çocuklar çevreye duyarsızdır. Sorulara her zaman uygun yanıt vermezler. Tekrarlayıcı davranışları vardır. Duruma uygun olmayan mimik ve jestlere sahiptirler.

Konuşmaları uygun ifade ve tonlamadan yoksundur, bu nedenle tekdüze, motor gibi konuşurlar. Çevrelerindeki insanlarla empati (kendisini diğer insanların yerine koyma) yapamazlar.

Karşılarındaki insanların duygularını, sözel olmayan iletişimi anlayamazlar. Belli bir konuya abartılı ilgi duyarlar. Otomobil, uzay, ağaç çeşitleri gibi konularda her ayrıntıyı bilirler. Arabaları motor sesinden bile tanıyabilirler.

Hastalığın otizmden farkı nedir?

Aspergerli çocuklar bebeklik yıllarında sağlıklı gelişirler. Oysa otistik çocuklar çok daha erken belirti verirler, çevreleriyle iletişimleri yoktur, konuşma gecikmesi vardır. Aspergerli çocuklarda konuşma gecikmesi yoktur.

Ama hareketlerini kontrol etmekte zorluk çekerler, sakarlık belirgindir. Fiziksel görüntüleri normaldir ama tuhaf mimik ve jestleri vardır. Asperger, yaş ilerledikçe daha belirginleşir. Çünkü sosyal iletişimde ciddi handikaplar ortaya çıkar. Ama eğitimlerini tamamlayabilirler. Hatta derslerinde başarılı bile olurlar.

Asperger sendromunun ileriki yaşlarda gidişi nasıldır?

Aspergerli çocuklar yetişkin dönemlerinde kendilerine uygun iş bulabilirler ve yönlendirildikleri taktirde çalışabilirler. Ama insanlarla yüz yüze diyalog kurmayacakları, organizasyon, yaratıcılık ve el becerisi gerektirmeyen, zaman baskısı olmayan, korunmalı, rutin, tek düze işlerde çalışabilirler. En büyük sorun işe kabul edilirken yaşanır. Sorulara düzgün yanıtlar veremedikleri için mülakat gerektiren işlerde başarılı olamayabilirler.

Asperger sendromuna bağlı olarak ortaya çıkabilecek sorunlar nelerdir?

Asperger sendorumuna bağlı olarak buluğ çağından itibaren ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. Aspergerli çocuklar 8-9 yaşından itibaren yoğun kaygı duyarlar. Toplumla uyum içinde olmadıklarının farkındadırlar.

Hastalığın otizmden ayrılan diğer bir noktası budur. İçe kapanıktırlar ama iletişim için isteklidirler. Ne yapacaklarını bilemezler, yaklaşımları genellikle insanları uzaklaştırır. Yaşıtları tarafından dışlanıp, alay edilirler.

Depresyona girebilirler. Takıntıları, dikkat bozukluğu aşırı hareketlilik olabilir. Bu sorunların tedavi edilmesi ve yönlendirilmesi aspergerli çocuğun yaşamını kolaylaştırır. Bu sorunlar tedavi edilmezse sendrom daha da ağırlaşıp çocuğun hayat kalitesini düşürür.
Aspergerli bir çocuğa yaklaşım nasıl olmalıdır?

Aspergerli çocuklarda eğitim çok önemlidir. Sosyal ve iletişim alanında ve davranış eğitiminde ciddi desteğe ihtiyaç duyarlar. Katı kurallar ve rutine bağlı oldukları göz önüne alınarak olumlu alışkanlıklar edinirken bu özelliklerinden yararlanılmalıdır.

Ayrıca Aspergerli çocukların ailelerinin eğitilmesi de önem taşımaktadır. Aile, çocuğa hangi durumda nasıl davranacağını, sosyal taleple karşılaştıklarında bununla nasıl baş edeceğini, sorun yaratacak durumları tanıtıp, konuşurken nasıl tonlama yapacağını öğretebilir.

Ayrıca aspergerli çocukların eğitim gördükleri okulla da işbirliği yapılması, bu çocukların özelliklerinin eğitimcilere anlatılması gerekir. Aspergerli çocuklar erişkin yaşa geldiklerinde uygun eğitim ve uygun iş seçmişlerse kendilerine yetebilirler. Kendilerini tolere edecek eş bulabilirlerse evlenebilirler.

Asperger sendromuyla karışan durumlar var mıdır?

İçe kapanıklık, şizoid kişilik, depresif mizaç, güvensiz çocuklar, girişimi engellenen çocuklar, aileleri tarafından engellenen çocuklar, aşırı korumacı ailelerde yetişen çocukların ortaya koyduğu davranışlar bu sendrom ile karışabilir.


Asperger Sendromunun Karakteristik özellikleri:

· Asperger sendromu olan insanlar sosyal olabilmek için çabalar ama başaramaz.
· Yüz ifadeleri gibi sözel olmayan sinyalleri anlamakta güçlük çekerler.
· Tek düze, hızlı, duygudan yoksun konuşurlar.
· Sözcüklerin mecazi anlamlarını anlamakta güçlük çekerler.
· Hayal gücü eksikliği vardır. Soyut düşünmede zorlanırlar.
· Sakarlık, asperger sendromu olanlarda belirli bir özellik olarak dikkat
çeker.
· Bisiklet sürmek gibi koordinasyon gerektiren becerilerde zorluk yaşarlar.
Çocuklar için nezle ve grip çayı - Osman Müftüoğlu

Çocuklar için nezle ve grip çayı - Osman Müftüoğlu


Çocuklar için nezle ve grip çayı

Prof Dr Osman Müftüoğlu star tv'de yayınlanan Melek Baykal tarafından sunulan MELEK adlı programda Çocuklar için nezle ve grip çayı tarifi verdi.

Çocuklar için nezle ve grip çayı


Malzemeler:

* Yarım elma kabuğu

* kesme şeker kadar Elma içi püre şeklinde

* 1 çay kaşığı tarçın

* Bir tutam ıhlamur

* 1 yaşından büyük çocuklar için bal

* 1 yaşından küçük çocuklar için pekmez

Hazırlanışı: Elma kabuklarını, elmayı ve tarçını 1 su bardağı suda birlikte kaynatın. Mis gibi kokmaya başlayınca çayın altını kapatıp içine ıhlamuru ekleyin. 10 dakika demlenmesini bekleyip süzün. 1 yaşından büyük çocuklar için bal, 1 yaşından küçük çocuklar için pekmez koyarak çocuğunuzun içeceği ılıklığa getirin. Fazla da soğuk olmamasında fayda var.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
Çocuklar için öksürük limonatası - Osman Müftüoğlu

Çocuklar için öksürük limonatası - Osman Müftüoğlu


Çocuklar için öksürük limonatası

Prof Dr Osman Müftüoğlu star tv'de yayınlanan Melek Baykal tarafından sunulan MELEK adlı programda Çocuklar için öksürük limonatası tarifi verdi.

Çocuklar için öksürük limonatası


Malzemeler:

* 1 tatlı kaşığı limon kabuğu rendesi
* Yarım limon suyu
* 1 tatlı kaşığı adaçayı
* Yarım tatlı kaşığı kekik
* 1 tatlı kaşığı bal veya pekmez

Hazırlanışı: Porselen bir demliğe kaynar su koyduktan sonra içine adaçayı ve kekik koyarak 5 dakika demleyin. Demlendikten sonra cam bir sürahiye süzün. İçine yarım limonun suyu ve bal veya pekmez koyup karıştırın. Havanda limon kabuğu rendesi ile naneyi birlikte ezin ve sürahideki karışıma ilave edin. Hepsini karıştırıldıktan sonra süzün. Ilık olarak çocuklara içirin.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
Çocukların boyunu uzatan besinler

Çocukların boyunu uzatan besinler


Çocukların boyunu uzatan besinler
Kişilerin boylarının uzunluğu genel olarak genetik geçişlidir. Ancak boy konusunda beslenme de önemli bir faktör olarak sayılabilir. Sağlıklı beslenmeye yönelme nedeni ile her geçen jenerasyonun arasında boy farkının artıyor.

Aileleri sağlıklı beslenme konusunda çok daha bilinçli hareket etmeye çalışıyorlar ama kimi zaman istenmeyen hatalar yapabiliyorlar.
Boy uzatan besinler

Süt

Süt ve süt grubu besinler olarak genel bir isim adında toplansalar da, sütün diğer süt ürünlerinden - çocuğunuzun boyunun uzamasında - ayrı bir önemi var. Gün içinde 2 su bardağı süt içilmesi boy uzamasını destekler. Bunun yanı sıra çocuğunuzun kemik yapısının da kuvvetlenmesini sağlar.

Sütün boy uzamasını daha çok desteklemesi için gece yatmadan içilmesi gerekmekte. Çünkü gece yatmadan içilen süt büyüme hormonunun salgılanmasını sağlar.
Süt ürünleri

İçinde kalsiyum bulunan süt ürünleri grubunda yoğurt, ayran ve peynir yer almaktadır. Özellikle yoğurt, çocuğunuz sebze yemeği tüketirken tabağında mutlaka bulunmalıdır. Peynir tüketmeyen çocuklarda peynir tüketimini sağlamak için peynirli börek veya peynirli poğaçalar hazırlayabilirsiniz.
Brokoli

Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlayan ve vücudun korunmasında önemli bir besin olan brokoli, çocuğunuzun boyunun uzamasını sağlayan önemli bir sebzedir. Çocuklar tarafından pek sevilmese de belirli aralıklarla tüketilmesi önerilmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar, sevilmeyen besinlerin belirli bir düzenle yenmesinin zaman içinde alışkanlığa yol açtığını göstermektedir.
Kuru meyveler

Kuru meyveler iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Bu nedenle boy uzamasını sağlarlar. Ara öğün olarak ya da süt ile birlikte tatlı ihtiyacının giderilmesi için çocuğa
kuru meyveler yedirilebilir. Kuru meyvelerin tüketim miktarı önemlidir. Çünkü fazla tüketilirse, kilo problemine neden olabilirler. Gün içinde 4-5 kuru kayısı, 2 kuru incir, 1 avuç siyah kuru üzüm seçeneklerinden birinin tercih edilmesi yeterli olacaktır.
Susam

En yüksek kalsiyum içeren besin olması nedeni ile çocukların beslenmesinde önemli olan susam, yağ içeriğinin yüksek olmasından dolayı tehlike arz etmektedir. Çocuklara bazı günler ekmek yerine simit verilebilir.
Soya fasulyesi

Soya fasulyesi kalsiyum içeriği zengin olan besinlerdendir. Genellikle ülkemizde salata olarak yenir. Çocukların boyunun uzamasına katkısı olacak bu besinin ihmal edilmemesi gereklidir.

ibrahim saraçoğlu boy uzatma kürü

Ömer Coşkun boy uzatmak için doğal formül
Feridun Kunak çocuklarda boy uzatma için öneriler