Güneş yanıkları için doğal çözüm - Suna Dumankaya

Güneş yanıkları için doğal çözüm - Suna Dumankaya

Güneş yanıkları için doğal çözüm

Herbalist Suna Dumankaya güneş yanıkları için doğal formül açıkladı.

Güneş yanıkları için doğal çözüm


Malzemeler:

* Patates suyu
* elma sirkesi

Uygulama: Eşit miktarda patetes suyu ve elma sirkesini karıştırdıktan sonra güneş yanıklarına sürün. Bir süre güneşe çıkmayın.





 Kadınların erkeklerde sevmediği 11 şey

Kadınların erkeklerde sevmediği 11 şey


Kadınların erkeklerde sevmediği 11 şey

Ter kokusu, beyaz çorap, jöle, dağınıklık, sırt tüyleri ve daha birçok şey kadınlar için çok itici hatta nefret edilesi durumlar… İşte kadınların nefret ettiği ve erkeklerin özellikle dikkat etmesi gereken noktalar…

Bira göbeği
‘Bira göbeği’ demeyin. Çünkü kadınlar çok itici buluyor.

Anne kuzusu olmak
Kadınlar, her başı sıkıştığında kendisini annesinin kollarına atan erkeklerden kesinlikle hoşlanmıyor.

Sakal ve bıyık
Kirli sakal diye tabir edilen sakaldan kadınlar hiç hoşlanmaz. Her gün traş olan erkeğe bütün kadınlar bayılır.

Aşırı bol pantolonlar
Aşırı bol bir pantolon, erkeğin fiziğini kötü gösterir. Çok dar olanlar da iticidir. Ortasını bulmanız şart.

Dağınıklık
Erkek dağıtır, kadın toplar mantığı kadınları çileden çıkartır. Sevgilisini elinde tutmak isteyen erkek tertipli ve düzenli olmalıdır.

Beyaz çorap
Özellikle siyah pantolon ve klasik ayakkabıların içine giyilen beyaz çorap, kadınlara çok itici gelir. Hatta bazı kadınlar sırf bu yüzden erkeklerden uzaklaşabilirler.

Sırt tüyleri
Bu bölgelerdeki tüyler elinizde olmasa da, kadınlar sırttaki kıldan hoşlanmaz.

Kirli ayakkabılar
Aman ayakkabınızın her zaman boyalı ve cilalı olmasına dikkat edin.

Jöle
Kafasını jöle kutusuna sokmuş erkekler, kadınlara itici gelir.

Süslü altın yüzük
Özellikle küçük parmağa takılan bu yüzükler, beyaz çorapla birleşince tam bir facia olur. Bunu yapan erkekler, güzel kadın bulma şanslarını en baştan kaybetmiş olurlar.

Takma diş
Ağzından her an fırlayacakmış gibi duran takma dişler güzelim bir rüyayı bitirebilir.
 Modanın gerisinde kalmayın

Modanın gerisinde kalmayın


Modanın gerisinde kalmayın 

 

Minicik etekler, uçuşan kumaşlar, sıcak renkler, geçmişin izlerini yaşatacak nostaljik detaylar… Hepsi en çok karşılaşacağımız tercihler olacak. Eğer modanın gerisinde kalmak istemiyorsanız yeni trendlere bir göz atın.

Renkler:
Yazın sıcaklığı ve enerjisinin modaya yansıması renklerin çeşitliliğiyle kendini gösteriyor. Bu yaz, pembenin saltanatı yaşanacak. Özellikle uçuk pembenin giyimden çanta ve ayakkabıya kadar kendini göstermesi, tüm modacılarından koleksiyonlarında fark edildi. Lavanta, kanarya sarısı, mercan ve elma yeşili de sıklıkla rastlanacak olan renkler.

Güzelliğiniz yansıyacak seksi elbiseler:
Vücut hatlarını ortaya çıkaran seksi, straplez elbiseler… Daracık etekler kadınsılığı hissettirmeden etrafa yayacak. Kışın kalın kazaklar, paltolar ardına gizlenen vücutlar, üste oturan kesimlerle özgürlüklerini ilan ediyorlar. Ceketlerle tamamlanan çiçek desenli etekler, güçlü ve gösterişli kadınları yansıtacak.

50′ler:
Rengarenk kapri pantolonlar düğmeler ve fiyonklarla süsleniyor. Yuvarlak hatlı eleklerse dönemin hamın hanım görüntüsünü geri getiriyor. Kolları bilek üstünde kalan kuplu ceketler, hem etekler hem de kapri pantolonlarla beraber kullanılacak kilit parça olacak. Kalçaya takılan kemerler ve kurdelelerle yaratılacak masum hava, çiçekli desenlerle sevimli ve hareketli bir havaya bürünüyor.

Tüy gibi hafif kumaşlar, ince kumaşlar:
İncecik, tüy kadar hafif kumaşlar, doğal tonlarda vücutlarla birleşecek. İpekli jarseler, pamuklular ve viskonlar bu tiril tiril havayı yakalıyor. Bej ve krem tonlarında tercih edilecek kumaşlar, özellikle V yakalı üstlerde kendini gösteriyor. 50lerin yansımalarından biri olan hırkalar da yokmuş hissi verecek kadar ince ve zarif olacak.

Çiçekler:
Rengarenk çiçekler kumaşların üstünde göz alıyor. Elbiseler, çantalar, bikiniler, tokalar, ayakkabılar… Kısaca bu yaz her yerde çiçek var. Emprime elbiselerin bu yazki hakimiyeti tartışılmaz…
 Dengeli durarak güzelleşin

Dengeli durarak güzelleşin

Karşılaştığımız her problem ister istemez duruşumuzu etkiliyor. Kendine güvenin belirtisi olan dik duruş, estetik ve sağlık açısından da çok önemli.

Sahibi olduğu Cihangir Yoga’nın yeni şubesinde duruşun inceliklerini anlatan Rebekka Haas Çetin, dik durmanın sırlarını da açıkladı…

Rebekka Haas Çetin ile sahibi olduğu Cihangir Yoga’nın İstinye’de yeni açılan şubesinde buluşuyoruz. Konumuz duruş bozukluğu olunca, karşısında devamlı omuzlarımı geriye doğru atma çabasındayım.

Çetin gayet rahat:
“Biliyor musunuz aslında küçükken, bilinçsizken en doğru duruşa sahibiz, ne zamanki bilinçleniyoruz elimizde olanı kaybediyoruz.”

Zaten ne geliyorsa başımıza büyümekle geliyor. Problemlerin, travmaların, stres hatta korkunun omurilikte biriktiğini bilmiyordum. Meğer hayatın zorlukları duruşumuzu bile etkiliyormuş.

Aslında kişisel hikayelerin sebepleri bile duruş üzerinde etkili. Mesela ben, kızım doğduktan sonra onu devamlı kucağımda taşımanın duruşumu bozduğunu, bu durumun omuzlarımı yavaşça içeri döndürdüğünü söylüyorum. Aslında bunu 4 çocuk annesi ve karşımda dimdik duran bir kadına söylemek komik, ama olsun.

Meğer içgüdüsel olarak bebeğimi korumak amaçlı bu duruşu edinmişim. Bunun gibi, asfaltta yürümekten tutun bilgisayar kullanmak gibi birçok başka neden de duruş bozukluklarını tetikliyor. Çetin, yanlış duruşun tam olarak ne olduğunu anlamak için önce ideal olanın nasıl olduğunu öğrenmemiz gerektiğinde haklı. “Ayaklar omuz mesafesinde açık ve paralel. Bacaklar düz, hafifçe bükük. Omuzlar kulak memelerinden uzak, kürek kemikleri arkada hafifçe birleşik.” Ayakta dururken önemli olan, vücudun tüm ağırlığının orta noktada olması.

Tek tarafa ağırlık vermek uzun vadede vücut yapısında değişimlere yol açıyor, mesela basen oluşumunu tetikliyor. “Ayrıca tek tarafa ağırlık vererek durmak, ufak bir darbede daha kolay yıkılmamıza neden olur, dengesiz durmak güçsüzleştirir” diyor, Çetin. Duruşumuzda, omuriliğimizin kuyruk sokumunda hafif kavisini göstermeliyiz, bu demek oluyor ki; göğüs kafesi öne doğru açık olacak, popomuz da hafifçe çıkık.

Duruş bozuklukları zaman içerisinde başka problemler de doğuruyor, mesela insan kafası 4 ila 7 kg arasında değişen bir ağırlığa sahip. Herhangi bir sebepten duruş bozukluğu başlarsa, omurilik kafayı dengede taşıyabilmek için yeni bir duruş pozisyonu alıyor. Başın ağırlığını taşımak için boyun kasları sertleşmeye başlıyor. Bu da peşi sıra baş ağrısı, kronik yorgunluk gibi sorunlar doğuruyor. Duruş bozukluklarının zamanla sırt ağrısı, nefes almada zorluk ve kaslarda şiddetli ağrı gibi başka sağlık sorunlarına neden olduğu da bir gerçek.

Dik durmayı vücudunuza tekrar öğretebilirsiniz, ancak tekrar devamlı bu şekilde durmak da mümkün değil, hepimiz insanız ve gün içerisinde olumsuzluklarla, problemlerle karşılaşıyoruz. Çetin, kambur durmaya başladığını nefes alış verişinden anlıyormuş. “Eğer iyi şekilde nefes alamıyorsam bu, duruşumda bir sorun var demektir, kendimi kapatmışım anlamına gelir”. Bu arada nefes meselesi de ayrıca önemli. “Zincirin ilk halkası nefestir. Stresten çok kötü etkilenir. Doğru nefes, kişiye anında rahatlık verir. Meditasyon yapmadan da yumuşak eforsuz bir nefese sahip olmak en önemlisi.” Doğru nefes rahatça esnemeyi, eklemleri, kasları rahatlatmayı sağlıyor. Negatif enerji birikmiyor ve duruş etkilenmiyor.

Rebekka Çetin, arka vücut kaslarının (bel altı ve bacak kaslarının) kısalması sonucu duruş bozuklukları oluştuğunu söylüyor.

Aklınızda bulunsun

- Uyurken vücudun doğal duruşunu korumak için en doğrusu sırt üstü ve yastıksız uyumak.

- Kısa boylu dahi olsanız, dik durduğunuz zaman en kalabalık yerde bile fark edilirsiniz.

- Özellikle karın bölgesindeki yağlanma iskelet sistemini olumsuz etkiler, duruşu bozar.

- Uzun boylu iseniz, yanınızdaki insanlarla konuşurken ya da fotoğraf çektirirken büyük olasılıkla eğilirsiniz. Bu uzun vadede duruş bozukluğuna neden olur. Dik durursanız etrafınızdakiler de dik duracaktır.

- Esnemeyi öğrenmelisiniz. Ön ve arka kaslarınız esnek oldukça duruş bozukluğu yaşamazsınız. Bu durumda yoga, pilates gibi esnemeye dayalı sporlar yardımcıdır.

- Ruhsal çöküntülerde kaslar duruma uyar. Kişinin kendine güveni arttığında yürüyüşünün dikleşmesi aslında beyinle kas grupları arasındaki bağlantıyı çok iyi gösterir.

- Sırt aparatları omuzları geride tutmaya yardımcıdır. Ancak sadece bu aparatı kullanmak kasları zayıflatır, sık kullanırsanız duruşunuz daha da kötüleşebilir. Sırt kaslarını güçlendiren ağırlık egzersizleri yapmalısınız.
 Diyeti selülit tipinize göre yapın

Diyeti selülit tipinize göre yapın


Diyeti selülit tipinize göre yapın 

 

Her selülit aynı değil, bilmeden yapılan diyetler bir işe yaramıyor. Selülit tipinizi bulun ve incelmeye başlayın. Her cins selülite diyet uygulamanın çok sakıncalı ve faydasız olduğunu belirten uzmanlar, üç selülit tipini tanımladı ve kurtulma yollarını açıkladı…

Kadınların selülitlerini tanımadan tedavi etmeye çalıştıklarını açıklayan uzmanlar şöyle konuştu: “Önce selülitin tipi bilinmeli; tedavi ardından gelmelidir. Kadınlar, her cins selülite diyet uyguluyor. Ancak bu diyetlerin hiçbir faydası olmuyor.”

Sizin selülitiniz hangi tip?

Ne tür selülite sahip olduğunuzu bulmak için aşağıdaki soruları “evet” veya “hayır” diye cevaplandırın…

1. tip selülit:
- Kilo fazlanız var mı?
- Kilo probleminiz her zaman var mıydı?
- Selülitiniz yumuşak, kaygan ve koyu bir muhallebi görünümünde mi?
- Kolayca parmaklarınızın arasında sıkıştırabiliyor musunuz?
- Selülitiniz vücudunuzun alt ve üst kısımlarına eşit dağılmış durumda mı?
- Stresli biri misiniz?

2. tip selülit:
- Bacaklarınız kalın, şiş ve varisli mi?
- Kramp giriyor mu?
- Reglinizden önce şişkinlik hissediyor musunuz?
- Yazın ayaklarınız daha fazla mı şişiyor?
- Bacaklarınız, ayak bilekleriniz ve baldırlarınız kalın mı?
- Vücudunuzun alt kısmı, üstüne nazaran daha sıkı ve soğuk mu?
- Parmağınızı baldırınıza bastırınca deri çöküyor ve bir süre öyle mi kalıyor?

3. tip selülit:
- Selülitleriniz sert mi, bastırınca acıyor mu?
- Daha çok baldırlarınızda ve dizlerinizin arka kısmında toplanmış vaziyette mi?
- Deriniz beyaz, kuru ve hassas mı?
- Zayıfladığınızda üst kısmınızdan mı kilo veriyorsunuz?
- Uzun zamandır var olan selülitlerinizden ne yaparsanız yapın kurtulamıyor musunuz?
- Selülitlerinizin görünümü ayın muayyen günlerine göre değişmiyor mu?
- Hareketli bir insan mısınız?

Değerlendirme
Olumlu cevaplarınızın çoğu “1. tip”e aitse selülitleriniz “yağlı”, “2. tip”e aitse “süzme”, “3. tip”e aitse “lifli” cins.

1. tip selülitin tedavisi
Diyetle geçecek tek selülit tipi bu… Diyet ile vücudunuzda ensülin salgılanmasının düzenlenmesi gerekiyor.
Kahvaltı: Yağsız çökelek, 1 yumurta, katı peynir, tavuk eti, kepekli ekmek.

Sabah 10 ve akşam 5: Aç olmasanız da kahve veya çay ve kahvaltı listesinden bir çeşit yiyecek.

Öğle ve akşam yemeği: Karışık salata veya patatessiz bir çorba. Yağsız et, tavuk, balık, kahvaltıda yenmemişse yumurta, yeşil sebze yenilebilir. Sabah kahvaltısı listesinden 1 çeşit ya da muhallebi. 1 dilim kepek ekmeği veya sadece haftada 1 kere az pilav, mercimek, haşlanmış patates yiyebilirsiniz.

Tavsiyeler: Kızarmış ve beyaz şekerli besinlerden uzak durun. Spor yapın, özellikle uzun ve hızlı yürüyüş.

Aşağıdaki mineralleri bol bol almaya özen gösterin:

Çinko: Deniz ürünleri, süt, sarımsak, bezelye.

Bakır: Tavuk, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri, mantar, pırasa, sarımsak, bezelye, limon, armut, avokado.

Selenyum: Et, balık, yumurta, ıspanak, mantar, pırasa.

C Vitamini: Maydanoz, kivi, portakal, limon, çilek.

E vitamini: Kırmızı biber, lahana, rezene.

2. tip selülitin tedavisi
En çok görülen selülit tipi. Temel bir lenf ve kan dolaşımı sisteminden kaynaklanıyor. Bacaklarda kramplar, örümcek ağı gibi kılcal damarlar, morartılar görülüyor. Vücut sürekli su topluyor. Stres ve hormon değişiklikleri, durumu daha da kötüleştiriyor.

Beslenme: Selülitlerden kurtulmak için diyet yapmayın; faydası olmaz. Az tuz ve az sekerli maddeler yiyin. Bol bol üzüm, portakal, greyfurt, karnabahar yiyin, C ve E vitamini alın. Azar azar, bol su için.

Spor: Yürüyüş, yüzme, golf ve bisiklet gibi sporlar yapın ama tenis ve hızlı aerobik yapmayın.

Tedavi: Lenflerin boşaltılması, bitki özleriyle tedavi, masaj ve kremlerle kan dolaşımını düzeltilmesi, mezoterapi, hormonların kontrol edilmesi ve düzenlenmesi.

Tavsiyeler: Çorapla ve yüksek ökçeli ayakkabı giymeyin, bacak bacak üzerine atmayın, alkol ve sigaradan uzak durun.

3. tip selülitin tedavisi
Çok kilolu değilseniz diyet yapmanın yararı olmaz.

Beslenme: Vücudunuza bol miktarda amino asit, kolajen ve yeni deri altı lifleri sağlayacak protein gerekli. Et, balık ve tavuk yiyin. C ve E vitaminleri, karoten, çinko ve selenyum alın. Her gün bol bol su için. Deri ve kaslarınızı kuvvetlendirecek her tür sporu yapın.

Tedavi: Uzmanların hazırlayacağı özel mezoterapi kokteyli, özel kremli masaj.
 Aşkı kadınlar başlatıyor

Aşkı kadınlar başlatıyor


Aşkı kadınlar başlatıyor 

 

Erkeğin karşı cinse agresif tutum ve davranışlarla kendisini göstermeye çalıştığı, kadının ise bu süreçte vücut dilini kullanarak erkeği kendisine çekmek istediği belirtildi. 

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Özgünen, “Aşk hiçbir zaman erkek tarafından başlatılmaz, seçimi kadınlar yapar. Erkek, biyolojik olarak güzel olana yönelir” dedi.

Prof. Dr. Tuncay Özgünen, Selçuk Üniversitesi tarafından Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Meram Tıp Fakültesi’nde düzenlenen “Aşkın ve Sevginin Fizyolojisi” konulu konferansta bir konuşma yaptı. Aşk kavramının kadın ve erkekte ergenlik çağlarında başladığını ifade eden Özgünen, sevgi kavramının ise kişinin kendisini “ben kimim, neyim, neden dünyaya geldim” gibi sorularla tanımaya başladığı 5 yaş sürecinde ortaya çıktığını dile getirdi.

Aşk dürtüsü başlarken 4 duyunun harekete geçtiğini vurgulayan Özgünen, “Aşkın başlaması için ilk olarak karşımızdaki insanın kokusunun beynimizdeki aşk dürtülerini uyarması gerekiyor. Daha sonra sesini ve görüntüsünü beğendiğimiz kişiye dokunmak istiyoruz” dedi.

Özgünen, kadının koku yolu ile karşısındaki erkeğin bağışıklık sistemi hakkında bilgi sahibi olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Eşler seçim yaparken kendi bağışıklık sisteminden çok daha farklı bir sisteme sahip olan kişilere yönelir. Bunun nedeni ise kadının doğacak çocuğunu daha gelişmiş bir bağışıklık sistemiyle dünyaya getirmek isteğidir. İlk olarak kokuyla başlayan sinyaller, daha sonra gözlerle kurulan iletişim, ses ve dokunma ile aşkı ortaya çıkarır. Bu nedenle aşk, hiçbir zaman erkek tarafından başlatılmaz, seçimi kadınlar yapar.”

“Erkeğin kendine özgü kriterleri yoktur”
Sinyalleri kadınların gönderdiğini ve daha sonraki sürecin erkek- kadın ilişkisi içinde geliştiğini vurgulayan Özgünen, şöyle devam etti: “Eş seçiminde erkeğin kendisine özgü kriterleri yoktur. Erkek, biyolojik olarak güzel olana yönelir. Çocuğunu en sağlıklı şekilde taşıyacak, besleyecek, doğuracak ve bakacak kadını arar. Kadın ise özgüldür.

Belirli bir sisteme göre ölçer, tartar ve iyi partneri seçmeye özen gösterir. İlk olarak erkeğin kokusunun kendisine uygun olup olmadığına karar verir daha sonra görüntüsüne dikkat eder. Zeka, güvenilirlik, iletişim, erkeğin kendinden mutlu olması kadınların aradığı özelliklerdir. Kadın için cinsellik son sıralardadır.”
Özgünen, erkeğin karşı cinse agresif tutum ve davranışlarla kendisini göstermeye çalıştığını, kadının ise bu süreçte vücut dilini kullanarak erkeği kendisine çekmek istediğini söyledi.
Baş ağrısına karşı öneriler

Baş ağrısına karşı öneriler

Baş ağrısına karşı öneriler

Prof Dr  Osman Müftüoğlu  baş ağrısına karşı önerilerde bulundu.  Eğer baş ağrısından yakınıyorsanız aşağıdaki öneriler işinize yarayacaktır:

•    Dengeli ve düzenli beslenin
•    Düzenli uyuyun
•    Sık aralıklarla az az yiyin
•    Öğün atlamayın, aç kalmayın
•    Eski peynirlere dikkat edin
•    Migreni tetikleyen kafeinli içecekler tüketmekten uzak durun
•    Şarap ve benzeri alkollü içeceklerden, Salamura ürünlerden uzak durun
•    Çikolatayı bir düşünün!
•    Stresi azaltma yönünde çabalar gösterin. Stresli ortamlardan uzaklaşın
•    Düzenli egzersiz yapın. Ruhsal gevşeme egzersizlerini öğrenin, uygulayın. 

Örneğin yogadan, meditasyon, biyofitek uygulamalarından faydalanmanın yollarını arayın
•    Dinlenmeden ve tatilden taviz vermeyin
•    Puslu, dumanlı, kötü kokulu, aşırı ışıklı ve gürültülü yerlerden uzakta durun
•    Dingin, keyifli, iyi bir hayat sürmeye öncelik verin.








 

 15 adımda parlak bir zekâ

15 adımda parlak bir zekâ


15 adımda parlak bir zekâ 


Hiç kafanızı bomboş hissettiğiniz oluyor mu? Veya beyninizin durduğunu, çalışmadığını hissettiniz? Eğer sık sık kafanızı bomboş hissettiğiniz oluyorsa bu 15 öneriyi ciddiye almanızı şiddetle öneriyoruz.

James Thorton’a göre bunun nedeni yaşlandıkça hafıza gerilemesi değil. Sadece bilişsel zekâmızı geliştirme ihtiyacından doğan bir uyarı…

Bu yüzden düşünmeye biraz ara verip daha iyi düşünmek ve yaratıcı zekanızı geliştirmek için yapmanız gereken 15 tavsiye sunuyor…

Zekânızı parlatan öneriler

1. Doğru zamanlama yapın

Çoğu yetişkin insan sabahları, çoğu geç insan ise öğleden sonra daha net düşünür. En iyi düşünme zamanınızı belirleyin ve en zor beyin çalışmalarınız için o zamanı rezerve edin.

2. İyi bir eğitim alın fakat abartmayın

Psikolog Dean Keith Simonton, okula gitmenin yaratıcılık üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğunu söyler. Ardından artan bir şekilde, mezuniyete odaklanma yaratıcılığı düşürür. “Etkili yazmada psikiyatrist olarak büyük bir yazar olmazsınız.”

3. Konfüçyüs’ü dinleyin

Bir numara “hafıza yardımı” hafıza araştırmacılarının kendileri tarafından kullanılır: Not edin. Bir Çin atasözü “en zayıf mürekkep en güçlü hafızadan daha kalıcıdır”.

4. Kahve için

Araştırmalar bir fincan kahvede bulunan kafein miktarının konsantre olmanıza yardımcı olacağını gösteriyor. Fakat kaygıya meyilli iseniz; bu bir işe yaramayabilir.

5. Var olanlar için yeni hafızaları sağlama bağlayın

Michigan Üniversitesi Bilişsel Araştırmacı Denise Park, “Var olan hafızanızın yeni bilgilere uyum sağlayan bir darağacı olarak düşünün. Yeni bilgileri ayrılan alanın dışında bırakmayın. Özel olarak, hafıza kaybı için ilaç var mıdır diye sordunuz. Hafıza kaybı için herhangi bir reçeteli ilaç olup olmadığını bilmiyorum” diyor.

6. Uygulama yapın

Yeni becerileri öğrenme ve sürekli uygulama yapma beynin internal organizasyonunu değiştirmek için ortaya çıkar. Bir çalışma, periyodik eğitim dönemlerinin 70 yaşlarında olan gönüllülerin, 7 yaşlarındayken sahip olduklarından daha iyi bilişsel ve hafıza becerilerine yardımcı olduğunu gösteriyor. “uygulama gerçekten işe yarar” der National Institute on Aging”te emeritus psikolog Len Giambra.

7. Fikirlerinize bir şans verin

Çoğumuz gerçekleri çabucak değerlendirme ve çabucak “gitme veya gitmeme” kararı vermede kabiliyetlerimiz için ödüllendiriliriz. Yaratıcılık daha fazla acele etme ve heyecan ister.

8. Entelektüel bir iş ve zeki bir eş seçin

Polonya”dan merak uyandırıcı çalışmalar, kariyerleri entelektüel bir egzersiz isteyen kişilerin yaşamlarında yüksek bilişsel seviyeye sahip olduklarını sunuyor. Ve zeki biri ile evlenme başarınızın devamını sağlar.

9. Yenilikçi olun

Yaratıcılık, genellikle bir alandan diğer bir alana adapte olma çözümleri için beceriyi özetler.

10. Leonardo’dan öğrenin

Yazar Michael Gelb, yeni kitabında Leonardo Da Vinci gibi nasıl düşünülür, en büyük Rönesans adamında işe yarayan bazı beyin geliştirme stratejilerini sunuyor. Ormanı öğrenme ve ters elinizle resim çizme gibi konuları da içeriyor.

11. Dikkatinizi verin

Sadece toplantıdan birkaç saniye sonra bir kişinin adını unuttuğunuz oluyor mu? Problem hafıza değil, konsantrasyondur. Yaşlanırken, bilinçli olarak hafıza bankamıza kendi kendimize bilgi koymamız gerektiğini hatırlamalıyız.

12. Mozart dinleyin

Wolfgang”ın müziğine maruz kalan bir beyin daha kompleks bağlantılar geliştiriyor. Bu da daha fazla bilgi için daha hızlı, entegre olmuş erişime izin veriyor.

13. Vücut egzersizi yapın

Uzmanlar, aerobik antrenmanın okul performansından sinir iletim hızına kadar her şeyi geliştirdiğine inanıyorlar. Egzersiz gerçekten yapılmasını mantıklı kılan birçok yarara sahip.

14. Yeni şeyler deneyin

Yaşamının sonuna yakın, empresyonist ressam Henri Matisse, fırçaları harika kâğıt kesikleri serileri yaratmak için kullandığı makas ile değiştirerek sanatını tekrardan canlandırdı. Yaratıcı Davranışlar Dergisi editörü Psikolog Dean Keith Simonton, bu gibi deneyimlerin yaratıcılığın başarılı niteliği olarak ortaya çıktığını ifade ediyor. Yaratıcı ve yaratıcı olmayan kişilerin karşılaştırıldığı bir çalışmada temel farkın birinin yeni şeyler öğrenme konusunda daha açık olduğunu diğerinin ise olmadığını gösterdi.

15. Dikkat dağılma olayını sonlandırın

Alakasız uyarıcılar tarafından bombardımana tutulursanız, odaklanmanız çok zor olur. Kesinlikle bir şeyi yapmalıysanız ( örneğin bir raporu tamamlama) telefonun fişini çekebileceğiniz ve konsantre olabileceğiniz bir otel odası kiralamayı deneyin.

Tutkularınızın peşinden gitmeyi sakın unutmayın! Son günlerde bir Hollandalı psikolog satranç ustalarını satranç büyük ustalarından neyin ayırdığını bulmaya çalışıyor. Her gruba IQ, hafıza, boyutsal akıl yürütme gibi maddeleri içeren bir test uyguladı. Onlar arasında test farklılığı bulamadı. Tek farklılık büyük ustaların satrancı daha çok sevmeleriydi. Ona karşı daha tutkulu ve daha çok bağlıydılar. Tutku, yaratıcılığın anahtarı olabilir.
 Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin

Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin


Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin 


İşe başlamada kişinin dış görünümü iş kariyerini belirlemede etkili olduğu yapılan çalışmalar güzel kişilerin daha çabuk işe alındığını ve aynı oranda eş kıdemlerinden daha çabuk terfi edebildiğini göstermiştir.

İşte yeni bir işe başlamadan, kendinizi daha rahat ve özgüvenli hissetmek isteyen genç hanım ya da beyler için 25 yaşlarda başlayabilen iş estetiği 40′lı yaşlarda pik yaptığını görüyoruz.

Yeni işe başlayacak gençler imkanları elverdiği ölçüde kendilerini rahatsız eden, kötü burun şekli için rhinoplasti ya da konuşmalarını engelleyen nefes problemleri de varsa özellikle bu durum konuşmalarında daha da sıkıntı veriyorsa septorhinoplasti operasyonlarına adaydırlar.

Kulak kepçeleri açık olan bireyler işe başlamadan kulak estetiğini yaptırmaları kariyerlerinde onları başarılı kılmaktadır. Bir de bedenleriyle uyuşmayacak kadar iri memeler genç kadını duruş postürünü de bozabilir. Bu sebeple yeni iş öncesi ideal ölçülerde göğüse sahip olmak özgüvenlerini tazeleyecektir. Bazen de çok küçük memeler genç hanımlarda ciddi sıkıntı yaratabilir ki, bu problemde iş yaşantısı önce giderilmelidir. Ya da genç bir erkeğin jinekomasti şikâyetini düzelttirmek istemesi de görülebilir.

Birde cerrahi olmayan bazı işlemler vardır ki; lazer epilasyonla tüylerden arınma, problemli ciltlerin tedavi edilmesi gibi işlemler gençlere yeni işe başlamadan en fazla talep ettikleri işlemlerdir.

İş yaşamında 2. estetik dönemini 30-35 yaşlarında, özellikle hem kariyer hem çocuk yaparım diyen bayanlarda yaşıyoruz. Nasıl mı; özelikle doğum sonrası oluşan göbek, bölgesel yağ fazlalıkları ve sarkan memelerin toparlanma işlemleri oluyor. Bu bölgelerin alınan yağları da yüze konarak yaşlanmalara şimdiden dur demek mümkün olacaktır. Hafif kırışıkların başladığı bu dönemde botoks da iyi bir yardımcıdır.

İş yaşantısında olan orta yaş genç hanımlar ise; kariyeri ve güzelliği birlikte yaşamak istedikler takdirde 40′lı yaşlarda onları biraz daha invazif dediğimiz cerrahi işlemler bekler. Ancak 30 yaşlarda yaptıkları yatırımlar işlemlerin hep küçük olmasını sağlayacaktır.

Elmacık kemikleri ve yanaklardaki boşluklar oluşur ve dudaklar incelir, düşmekte olan üst göz kapakları-şiş alt göz kapakları ve sarkmaya başlayan gıdı ve boyun artık toparlanmalıdır. Ciltte ince kırışıklar oluşur. Yüzün harmonisi de önemlidir.

Birbiri ile uyumlu alın, burun ve çene şekli sağlanmalıdır. İhtiyaca göre bunlarında şekillendirilmesi gerekir. Duruş postürü içinde gerekli vücut şekillendirme estetikleri ki abdominoplasti dediğimiz karın germeleri en fazla bu dönemde görüyoruz.

İş hayatında dorukta olan kişinin çalışana her yönü ile örnek olan durum ve davranışları bedenini diri tutması ile olan 50′li yaşlardaki özentileri de kaçınılmaz olacaktır. 50 li yaş civarındaki bayanlarda yüz germe işlemleri ve beraberinde dolgu botoks uygulamaları, çıkan karınların ya da sarkan memelerin toparlanması sizi star yapacaktır.

40 yaş sonrası yüze yapılan her gençleştirme işleminde özellikle boyun-dekolte ve ellerde unutulmamalıdır. Yüz-boyun-dekolte ve eller yaşı bir bütün olarak yansıttığı içinde özellikle lazer uygulamaları ile cildin yenilenmesi de her zaman bu bölgelerin cerrahi işlemleri tamamlayacaktır.

Op. Dr. Yakup Avşar
 Gebelikte cinsel hayat sona ermeli mi?

Gebelikte cinsel hayat sona ermeli mi?

Gebelikte cinsel hayat sona ermeli mi? 

 

Hamilelik, kadınların hayatlarındaki en karmaşık dönemlerin başında gelmektedir. Yoğun bir değişimin yaşandığı bu dönemde, çevreden gelen doğru ya da yanlış birçok yönlendirmeye maruz kalırlar. Birçok konuda olduğu gibi cinsel hayat konusunda da asılsız bilgilendirmeler anne adaylarını gereksiz korku ve endişelere itmektedir.

Hamilelik bir hastalık değil, hayatın fizyolojik bir dönemidir. Dolayısıyla anne adaylarına hasta muamelesi yapılması gereksizdir. Ancak bu dönem hem anne adayı için, hem de bebek için bazı risklerin bizi beklediğini de unutmamak gerekir. Bu risklerin arttığı dönemlerde müdahalelerde bulunmak, sorunu çözmek, ardından da sağlıklı hamilelik sürecini takip etmek en doğrusu olacaktır.

Bu mantık doğrultusunda hamilelikte cinsel hayatın sona erdirilmesi yerinde bir karar olmayacaktır. Bebeğin yerleştiği rahim boşluğu ile cinsel ilişkiye girilen vajina aynı organ değildir. Vajina ile rahim arasında anatomik ve kimyasal bariyerler mevcuttur. Bu nedenlerle cinsel ilişki sırasında bebeğe zarar vermek söz konusu olamaz. Yapılan araştırmalar sağlıklı anne adaylarında cinsel ilişkinin düşük, erken doğum, gebelik zehirlenmesi, su kesesinin erken açılması gibi sorunlara yol açmadığını göstermiştir. Benzer şekilde yaygın bir inanışın aksine hamilelik sırasında yaşanan orgazm da anne ve bebeğe zarar vermemektedir.

Ancak vajinal kanaması olan hamileler, kanama nedeni ortaya konulana kadar cinsel ilişkiden sakınmalıdır. Yapılan kontrollerde düşük riski yüksek saptanan, sularının geldiği izlenen hamileler için de cinsel ilişki riskli olacaktır. Rahim kasılmalarına ya da rahim ağzı yetersizliklerine bağlı gelişen erken doğum tehdidi durumunda da cinsel ilişkiye ara verilmelidir.

Koşuyolu Kadın Hastalıkları Merkezi
Prof. Dr. Özay Oral
 Koca karı ilacı olarak bakılıyor

Koca karı ilacı olarak bakılıyor


Koca karı ilacı olarak bakılıyor 

Koca karı ilaçlarıyla bitki bilimini karıştırmayalım! Üniversitelerde okutulan, araştırma merkezleri kurulan bitki bilimi ülkemizde de son yıllarda yaygınlaştı. Ancak yine koca karı ilacı yapanlarla gerçek bilim adamlarını ayırmak lazım. 

Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, araştırmaları Michigan State Üniversitesi gibi okullarda okutulan bir bilim adamı. Uzmanımızdan anne adayları ve annelerimiz için bitkisel öneriler aldık.

Güven her konuda çok önemli. Hele konu sağlıksa en önemli şey, güvenilir bir teşhis ve tedavi. Son yıllarda artan amansız hastalıklar nedeniyle derman için artık her yola başvuruluyor. Alternatif tıp bunların en önde geleni. Ama tabii bu 'bilim'in de (bilimi tırnak içine almamızın nedeni bilim oluğunu vurgulamak) uzman kişilerce uygulanması gerekir. Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu da bir bilim adamı. Kimya profesörü olsa da araştırmalarını bitkilere adamış. Yıllar süren araştırmaları sonucunda oluşturduğu kürleri üniversite kürsülerinde ders olarak okutuluyor. Dolayısıyla güvenilirlik ilkesi bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. İşte kocakarı ilaçları satıcılarından ve çerçöpçülerden onu ayıran da bu bilimselliği. Kendisinin kitaplarında da açıkladığı bitkilerin faydaları ve  kürlerinin hepsini bütünüyle bu söyleşimizde ele almamız tabii mümkün değil. (Kitapları:'Bitkisel Sağlık Rehberi', 'Tıbbi Bitkiler Kitabı', Bitkisel Kürler Rehberi')

Size bu söyleşide hamileliğinizde, emzirirken ya da bebeğinizin gazı çıkarırken hangi sebze ve meyveleri nasıl tüketebilirsiniz onun bilgisini vereceğiz.

Bir kimya profesörüsünüz ama bitki bilimi konusunda Avrupa'daki üniversitelerde araştırmalarınız okutuluyor…

Osmanlı'nın 6 yüzyıl öncesine dayanan bir otacı kültürü var. Ben ülkemizde 40 yıla yakın bir süredir bitkileri araştırıyorum. Bu işi bilimsel yoldan yapıyorum. Bizdeki otacı kültürünü bilimsel boyutta ele alıyorum. Sonuçta bitkisel tedavi diye bir bilim var. Amerika'da hekimler bitkisel tedavi kurslarına katılıyor, bunun eğitimini alıyorlar. Türkiye'de ise genelde bu işe 'çerçöp', 'koca karı ilacı' olarak bakılıyor. Oysa ki dünyanın hiçbir yerinde Anadolu topraklarındaki kadar kaliteli bitkiler yetişmiyor. Bizim tonlarca bitkimiz yurtdışına gidiyor. Çok pahalı fiyatlarla bize ilaç olarak geri dönüyor.

Peki, gelelim yeni annelerimizin en merak ettiği soruya: Hangi bitkiler sütü artırır? 
Anne sütünü artırıcı yiyecekler arasında taze beyaz üzümün birer avuç öğleden önce, bir avuç da öğleden sonra tüketilmesi gerekir. Ayrıca dereotu da bu sıkıntıyı çözer. Taze beyaz üzümün başka bir faydası da kalpteki ritim bozukluğuna karşı mükemmel bir tedavi edici özelliğe sahip olması. Dereotu bir hafta, sabah öğle akşam birer tutam tüketilebilir. Ama aynı anda hem dereotu hem beyaz üzüm olmaz. Bunun dışında incir, havuç, taze beyaz dut yesinler. Bunların hiçbiri aynı anda olmamalı. Bir hafta birini, bir hafta birini yemelisiniz.

Anason, kereviz, balkabağı, çilek, kıvırcık salata, sumak, rezene çayının süt artırıcı etkisi var. Kereviz kürünü uygulayacaklar için de bir uyarı da bulunayım. Yüksek tansiyon problemi olanlar bu kürü kesinlikle kullanmasın. Anne sütünü azaltan bitkilerse; nane maydanoz, adaçayı, şeker kamışıdır. Her türlü salamurası yapılmış besinler, sirke ve limon suyunun fazlası anne sütünün azalmasına neden olur.

Sadece üzüm değil; beyaz üzüm mü olmalı? 
Evet. Ayrıca kendinizi yorgun hissediyorsanız, kronik yorgunluğunuz varsa bir avuç taze beyaz üzüm tüketmeyi deneyebilirsiniz. 20 dakika sonra olumlu etkisini hemen gösterecektir.

Hamilelikte pek önermeyeceğiniz sebzeler var mı?
Hamileliğin ilk 3 ayında nane ve maydanoz pek yenmese iyi olur. Düşük yapma riskleri çok yüksek çünkü.

Bebeklerin gaz sıkıntıları malum. Ne yapılabilir?
Anneler öncelikle bebeklerinin gazını çıkarmadan kesinlikle yatırmasın. Bazı anneler bal şifalıdır deyip parmaklarına bal sürüp parmaklarını emdirir. Bu kesinlikle yapılmamalı. Çünkü bebeklerde daha enzimler gelişmemiştir. Balınsa sindirimi çok zor. En önemlisi de bal kabızlık yapar ve bebeklerin sindirimini bozar. Rezene çayının eczanelerde satılanları var. Belirtilen miktarda onu verebilirler.

Doğum sonrası kilo vermek isteyen annelere önereceğiniz kürler var mı? Olmalı mı? 
Hayır yok. Bu dönemde anneler vücut dengelerini bozmamalı. Emzirme dönemindeki annelerin 'Çocuğumu emziriyorum, doğum sonrasında kilolarımı korumak istiyorum. Hangi kürü uygulayarak zayıflayabilirim?' sorularıyla karşı karşıya kalıyorum. Emzirme döneminde diyet yapılmaması gerekir. Neden diye sorarsanız; zayıflama sırasında birikmiş olan yağların yanması söz konusu.

Vücudumuz, toksinleri, zirai ilaçları az miktarda da olsa besinler aracılığıyla alıyor. Tabii bu yağlar yakılırken toksinler yağda çözünme özelliğine sahip olduğu için yağ dokusunda toplanırlar. Zayıfladığınızda bunlar açığa çıkar ve bebeğe geçer. Güçlü diyet uygulayarak zayıflayanlara dikkat edin. Yüzlerinde sivilce çıkar. İşte onu tetikleyen, yağ dokusundaki toksinlerin kana geçmesi. Ayrıca organlara da zarar verir. Dolayısıyla emzirme döneminde annelerin zayıflama diyetleri uygulaması çok sakıncalı.

Gelelim soğan mucizenize! Bilmeyen okurlarımız için kısaca özetleyelim. Soğanın kadınlar için bir mucize olduğu belirtiliyor ve soğan kürü sayesinde yumurtalıkların yenilendiğini ve ufak çaptaki kistler nedeniyle çocuk sahibi olmayan anne adaylarının anne olabileceğini vurguluyorsunuz.

Evet, bu sayede hamile kalan birçok hastam var. soğanla ilgili araştırmalarım yaklaşık30 yıl öncesine dayanır. İçindeki etkin maddeleri araştırıyorum. Özellikle yumurtalık kisti olup da hamile kalmakta zorluk çekenler, çikolata kisti, miyomu olan hamile kalması zorlaşır. Soğan küründen sonra çoğu hastam olumlu sonuç aldı. Artık soğan kürünü hekimler de öneriyor. 7 cm'e kadar olan miyomlarda soğan kürü uygulanabilir. Tabii doktor kontrolünde olmak şartıyla.

Peki, bitkilerin yan etkileri yok mu? 
Olmaz mı! Bitkilerin de yan etkisi var. Miktarını doğru kullanmak gerekir. Hiçbir bitkisel kür, arkadaşıma çok iyi geldi deyip kullanılmamalı. Herkesin bünyesi farklı. Ayrıca bitkiler de vücutta alışkanlık yapar. Kullanıp gerektiğinde ara vermek gerekir.

Anne adaylarımıza ne önerirsiniz? 
Hamilelik döneminde ilk 3 ayda doktorlarına  danışmadan kendi kafalarına göre bitkisel çay kullanmasınlar. Çünkü hiçbirimizin metabolizması birbirine benzemez. Genel olarak insanların %95'inin vücudundaki bağışıklık sistemi aynı. Ama daha ayrıntılı incelendiğinde hiçbir benzeri yoktur! Dolayısıyla size iyi gelen çay, başkasına iyi gelmeyebilir. Bebek hamileliğinizin ilk 3 ayında çok hızlı gelişir. İşte bu dönemde doktora çok sık kontrol olmak gerekir. Ama özellikle bu dönemde brokoli, patates çok iyi. Çoz fazla hayvansal yağ ve hamur işinden uzak duracaklar.

Sağlıklı beslenmenin temeli nedir?
Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek. Bakın, kadınlar artık zor hamile kalıyor. Erkeklerin sperm sayısı azalıyor. Bunun nedeni kısır tohumlar. Bunların ürünlerini tüketmeyeceksiniz. Her meyveyi sebzeyi zamanında tüketeceksiniz. Domates, salatalık, biber, patlıcan bunların içinde kırık genler var. işte bunların içindeki kırık genler erkekteki sperm sayısını kadınların yumurta sayısını etkiliyor. Hamilelik de zorlaşıyor. Doğal tohumlardan üretilmiş sebze ve meyveyi tüketmek gerekir.

İbrahim Adnan Saraçoğlu
 Yaşınıza 10 yaş ekleyecek makyaj hataları

Yaşınıza 10 yaş ekleyecek makyaj hataları


Yaşınıza 10 yaş ekleyecek makyaj hataları 

 

Bu hataları yapmaktan kaçınarak, daha genç görünmeniz mümkün...

Makyajımızı nasıl yaptığınız çok önemlidir. Fakat bazen ipin ucunu kaçırıp hatalar yapabilirsiniz. Çok küçük hatalar olsalar da sizi olduğunuzdan daha yaşlı gösterebilir. Bu önerileri dikkate alarak yaptığınız basit hatalardan kurtulabiliriz.

Yoğun fondötenden kaçının
Ağır makyaj yaşlı görünmemize sebep olan hatalardan biridir. İçinde nemlendirici olan açık tonlarda fondötenler kullanın. Fondöteninizi uyguladıktan sonra makyaj pamuğunuzla ortaya çıkan karışıklıklarınızın üzerine fondöteni iyice yedirin. Fondöteninizi uyguladıktan sonra ne kadar çok cildiniz ortaya çıkarsa o kadar iyidir. Doğru fondötenler cildiniz daha genç görünür.

Fondöten renginizi iyi seçin
Her ne kadar gençliğinizde açık renk fondötenler kullanmanız önerilse de, yaşlandıkça fondötenlerinizde teninizden bir iki ton koyu olanları tercih etmelisiniz. Böylece soluk teninizi daha canlı göstermiş olursunuz.

Göz altlarınızda kapatıcıyı daha yoğum kullanın
Yaşlılığın ilk belirtileri yüzümüzün en dikkat çeken bölgesi olan göz çevresinde başlar ve yoğun olarak görülür. Bu bölgeyi kapatıcınızı yoğun uygulayarak, açık renklerle aydınlık görünmesini sağlayabilirsiniz. Fakat kapatıcıyı sadece koyu kısımlarda kullanın.

"T" bölgesinde pudra kullanın
Fondöteninizi sürdükten bir süre sonra yüzünüzün alın ve çene kısmı arasında yağlanma başlar. Bu da makyajınızı kötü ve yüzünüzü yaşlı gösterir. Daha taze bir görünüm elde etmek için bu bölgede pudra kullanın.

Yanaklarınızda doğallığı yakalayın
Genç görünmenin sırrının doğal görünmekten geçtiğini hepimiz biliyoruz. Yanaklarınızda doğal bir görünüm yakalamak için allığınızı, sadece yanağınızın burnunuza yakın olan kısmında kullanmak yerine tüm elmacık kemiğini boyunca dağıtın. Koyu ve çok abartılı renkler sizi daha yaşlı göstereceğinden, açık pembe tonlarını tercih etmelisiniz.

Rujlarınız uçmasın
Yaşınız ilerledikçe, doğal dudak çizginizde yok olmaya başlar. Bu da rujun dağılmasını ve renginin daha çabuk kaybolmasına yol açar. Bu nedenle rujunuzu uygulamadan önce, dudak kalemi ile renklendirip rujunuzu öyle sürün.

Ruj renginde seçiminize dikkat edin
Metalik, parlak ve koyu renkler dudaklarınızı daha ince, sizi ise daha yaşlı gösterir. Bu nedenle daha doğal tonları seçmeye özen gösterin. Eğer hafif bir ışıltı isterseniz, şeffaf dudak parlatıcılarından çok abartılı olmayacak şekilde kullanabilirsiniz.

Alt kirpiklerinizde rimel ve göz kalemi kullanmayın
Rimel bilindiği üzere sürdüğünüz andan itibaren çok dikkat çeken bir makyaj malzemesidir. Alt kirpiklerinize uygulayacağınız rimel ile gözlerinizin alt kısmına dikkati çekersiniz ve bu bölgedeki sorunları ön plana çıkartmış olursunuz. Aynı zamanda çok yoğun ve kirpiklerin ayrı görünmesini engelleyen rimellerden uzak durun. Yaşımız ilerledikçe, kirpikler daha kurulaşır ve bu tip rimeller sonucu kirpikleriniz yüzünüze düşer. Unutmayın gözlerinizi daha büyük ve çekici göstermek için deneyebileceğiniz en kolay yol, kirpik kıvırıcılardır.

Alt kirpiklerinizde kullanacağınız göz kalemi tüm dikkati o bölgeye çekecek ve tüm koyu halkalarınızı ortaya çıkaracaktır. Göz makyajınızda üst kısmınıza özen gösterin.

Göz kenarlarınıza ışıltı ekleyin
Göz makyajınızda kullanacağınız hafif bir ışıltı, makyajınızın çok katı ve donuk olmasını engeller. Gözünüzün iç köşesi, göz kapaklarınıza ve kaş altı çizginize uygulamaktan kaçının bu sizi daha yaşlı gösterir.
 Eyvah! Eşimle sürekli kavga ediyoruz...

Eyvah! Eşimle sürekli kavga ediyoruz...


Eyvah! Eşimle sürekli kavga ediyoruz... 

 

Aşkın ilk günlerindeki heyecan zamanla geçiyor ve her ilişkide olduğu gibi sizin de aranızda çatışmalar oluyor, ama sanırım sizinki biraz farklı, çünkü artık kendinizi sürekli bir tartışmanın ortasında buluyorsunuz. Peki, ne yapmak gerekir?

İlişkilerin sağlıklı devam edebilmesinin en önemli ve özel yolu sağlıklı iletişimden geçer. Eğer birbirinizi anlamaya çalışırsanız her şey daha kolay olacaktır. Şimdi sizlere süre gelen çatışmalarınızı önlemek için işinize yarayacak Birkaç araştırma sonucu vereceğiz. Dileriz eşinizi de bunları okumaya ikna edersiniz.

Başarılı iletişim 
Bir ilişki içinde anlaşmazlıklar çözümlenemezse, ilişkiyi güçlendirmek gerekiyor demektir. Üzüntü, gerilim, sinir, stres, durumları her ilişkide kaçınılmazdır. Bu sorunların kaynağı, gerçeklikten uzak, mantıksız talepler, keşfedilmemiş beklentiler ya da daha önce gün yüzüne çıkmış ama çözümlenmemiş konular olabilir.

Anlaşmazlıkların çözümünde, dürüstlük, anlayış ve empati gerekir. Taraflar sakin kalmalı ve iletişim içinde olmalıdır. Sağlıklı iletişim, seks, kariyer, evlilik, aile ilgili önemli ve düzgün kararlar aldırır. İletişim kritik bir öneme sahiptir. Başarılı iletişim, çatışmaları her zaman çözmüştür.

Gergin anlarda yapmanız gerekenler
Ailesini öğrenmeye çalışın. Çatışmaların iki tarafında aileden gördüğü durumlar, tutumlar ve kurallardan kaynaklanması muhtemeldir. Eşinizin aile geçmişini araştırın. Eğer aileler ifade farklılıklarını çözmekte yapıcıysa bu bireylere de geçmiştir. Ailenin iletişimi iyi değilse eşinizle aranızı düzeltmek ve kavga etmemek için yeni yollar denemeniz gerekebilir.

Zaman tanıyın. Belki bu sefer daha önceki küçük kavgalarınız gibi değil daha şiddetli bir çatışma içine girdiniz. Bu ihtilafı konuşarak çözemiyorsanız biraz zamana ihtiyacınız var demektir. Bu 'zaman aşımı' dönemi her iki taraf içinde yaralayıcı şeyler söylemeye engel olabilir. Neyin haklı, neyin haksız olduğunu anlamanıza yardımcı olur.

Duygusal destek, eşinizin farklılıklarınızı kabul etmesine ve ihtiyaçlarınızı karşılamasına yardımcı olur. Ona olan aşkınızı, saygınızı her seferinde dile getirir, hissettirirseniz size farklı ya da anlayışsız davranması için bir neden kalmaz.

Tartışmaya girmeyin. Çoğu çift genelde karşılıklı olarak tartışırlar ve bu durum genellikle kavgaya dönüşür. Sürekli tekrarlanan kavgalar bir döngü olacağına bazen çiftlerin tartışmadan çekilmeleri ya da hiç tartışmaya girmemeleri gerekir. Eninde sonunda bir uzlaşma yoluna gidilecektir.

Mesajlarınızı birleştirin. Bir çok şeyi tek bir defada söylemeniz işinize yarayacaktır. Sizin istek ve ihtiyaçlarınıza saygılı olmasını istiyorsanız duygularınızı doğrudan ifade etmeniz gerekir. Eşinizle konuşmadan önce gerçekten ne istediğinizi anlamak için biraz zaman ayırın. Net ve gözlemlenebilir biri olmak açısından tarifi mümkün birisi olun. Örneğin oldukça net 'elini daha sık tutmak istiyorum' diyebilirsiniz.

Kaygılarınızın ya da şikayetlerinizin oluşturduğu bir liste çıkarmak işe yarayabilir. Her seferinde bir konu hakkında konuşun. Bir seferde sorunu çözme odaklı kalmak için elinizden geleni yapın.

Gerçekten dinleyin, iyi bir dinleyici olmak için  eşinizin sözünü kesmeyin, yanıtınıza değil eşinizin söylediklerine odaklanın, doğru mu duydunuz kontrol edin. Bunlar yanlış anlamaları ortadan kaldıracaktır.

İlişkilerden beklentiler
Beraberliğinizin ilk aylarında bir ilişki istiyordunuz ama birlikte geçirdiğiniz bir süre sonra istekleriniz çok farklı olabilir. Hem siz hemde eşinizin zamanla değişeceğini tahmin ediyorsunuzdur. Zamanla aşk ve tutku değişecektir. Bu değişikliklere saygı göstermek gerekir.  Sağlıklı olanda budur.

Farklılıkları kabul etmelisiniz. Ortak noktalarımız ne kadar çok varsa farklı yönlerimizde bir o kadar çoktur. Bazı farklılıklarımız zamanla değişirken bazıları değişmez karakter yapılarımızdır. Eşimizin ne yazık ki bizim istediğimiz şekilde değişmesi asla gerçekçi bir beklenti olmayacaktır.

Eşinizin haklarına saygı göstermelisiniz. Sağlıklı ilişkilerde her bir kişinin haklarına, kendi duyguları, arkadaşları, sosyal faaliyetlerine saygı duymak gerekir. Bunları değiştirmesini beklemek, kendi çıkarlarınız doğrultusunda bir şeyler talep etmek eşimizi bambaşka bir insan yapmamıza sebebiyet verir.

İlişkilerde dış etkenler
Farklı kültürler, dini ya da ekonomik etkenler ilişkileri çoğu zaman etkilerler. Bu durumda eşinizin karakterinin büyük önemi vardır. Birbirinize olan duygularınız gerçek ve sağlamsa bu etkenler karşısında birbirinize razı gelirsiniz. Birbirinizin beklentileri hakkında konuşmak işinize yarayabilir. Farklı geçmişlere sahipseniz sağlıklı bir ilişki için fazla zaman ve enerji harcamanız gerekebilir. Eşinizin kültürü ya da dini hakkında bilgi sahibi olmak için zaman ayırın.

Birlikte ayrı zaman harcamak ortak bir ilişki sorunudur. Eşinizin sizden ayrı çok vakit geçirmesi sizi incitebilir. İlişkinize eşinizle beraber göz atın ve birlikte zaman geçirme açısından neye ihtiyacınız olduğunu tartışın. İlişkinize katmanız gerekenler hakkında konuşun ve bunun için uzlaşın.

İlişkiyi sürdürebilmek için 8 temel adım
*Siz ve eşiniz, nasıl bir ilişki istediğinizin farkında olun.
*Eşinizin tüm ihtiyaçlarını karşılamak mümkün olmayacaktır. Bazı ihtiyaçların ilişki dışında karşılanması gerekecektir. Bunu kabullenin.
*Birbirinizden istediğiniz şeyler için müzakere ve uzlaşmaya istekli olun.
*Tüm beklentileri karşılayacak bir partner değişikliği talep etmeyin. Eşinizin farklılıklarını kabul etmeye çalışın.
*Birbirinize güvenin. Zor şartlar altında aklınıza ilk gelen gitmek olmasın.
*Hislerinizi dürüstçe söylemekten çekinmeyin.
 Diyet hakkında en iyi 20 ipucu...

Diyet hakkında en iyi 20 ipucu...

Diyet hakkında en iyi 20 ipucu... 

 

Çinlilerin dediği gibi; ‘Mideniz yüzde 80 dolana kadar yiyin’ ya da bir Türk atasözüne kulak verin; ‘Az yiyen melek, çok yiyen helak olur.

Kısa sürede kilo vermeyi hedefleyen programlardan uzak durup, yaşam şekli haline getirebileceğiniz değişiklikler ve daha esnek bir beslenme programı seçmenizi için 20 farklı ipucu :

1- Yemek porsiyonlarınızı kesinlikle büyütmeyin. Giysi bedeninizin genişlemesini istemiyorsanız, ufak tabaklarda yemeyi deneyin.

2- Güne iyi kahvaltı ederek başlayın. Bu; gün boyunca daha az kalori tüketmenize yardımcı olur.Kahvaltıyı asla atlamayın.

3- Öğlen ve akşam yemeklerinde, tabağınızdaki yiyeceklerin yarısının sebze olmasına dikkat edin ya da salata ekleyin.

4- Dışarıda yemek yerken tatlı da sipariş edecekseniz, mutlaka biriyle paylaşın.

5- Ne yediğinizi görün! Paket serviste dahi yiyecekleri bir tabağa koyun ve her lokmanın tadına varmaya çalışın.

6- Önce tabağınızdaki düşük kalorili yiyecekleri tüketin, yedikçe daha yüksek kalorili olanlara geçin.Salata, sebze ve çorba ile başlamak iyi bir seçimdir.

7- Tam yağlı süt yerine, yüzde bir yağlı süte geçin. Tadını beğenmezseniz yüzde 50 yağlı süt ile kademeli geçiş yapın.

8- Çiğnediğiniz yiyeceklerden kalori almayı tercih edin.

9- Meyve suyu yerine taze meyve tüketin. Uzun süre tok tutar ve kan şekerinizi hızla yükseltmez.

10- Bir yiyecek günlüğü tutun. Gerçekten de şaşırtıcı biçimde işe yarıyor. Kısacası; kendinizin polisi olun.

11- Çinlilerin dediği gibi; ‘Mideniz yüzde 80 dolana kadar yiyin’ ya da bir Türk atasözüne kulak verin; ‘Az yiyen melek, çok yiyen helak olur.’

12- Mayonez yerine hardal kullanın ya da diyet ketçapı tercih edin. Kendinize yoğurt ile farklı soslar da yaratabilirsiniz.

13- Daha fazla çorba için. Kremasız olanları hem doyurucudur hem de daha düşük kalorilidir.

14- Meyve suyundan vazgeçemiyorsanız daha az kalori almak için sulandırın. Hatta maden suyu ekleyin.

15- Alkol tüketiminizi hafta sonları ile sınırlandırın ve düşük alkollü olanları tercih edin.

16- Akşam evde sebze yapmaya zamanınız yoksa, en sevdiğiniz yedi donmuş sebze çeşidinden edinin. Herhangi bir kombinasyon oluşturun, mikrodalgaya koyun ve en sevdiğiniz düşük yağlı sos ile tatlandırın.

17- Kendinize yapacağınız en büyük kötülük öğün atlamaktır. Sağlıklı beslenen çoğu kişi gündüzleri diyet, geceleri ise yemek ziyafeti yapar ve sabah pişman olur.

18- Tatlı yemek istediğinizde yağsız süt, donmuş meyve ile kendinize sağlıklı ve lezzetli içecekler hazırlayabilirsiniz.

19- Sebzelerle çırpılmış ve yapışmaz tavada pişirilmiş yumurta da akşam yemeği için iyi bir seçim. Kolesterolünüz varsa bir sarı, iki, üç adet yumurta beyazı kullanın.

20- Hızlı ve doyurucu bir ara öğün için doğranmış meyvelerden salata yapın ve üzerine yoğurt ekleyin.

Diyet hakkında en iyi 20 ipucu...

Magnezyum yağı ve Magnezyum yağının faydaları

Magnezyum yağı ve Magnezyum yağının faydaları

Magnezyum yağı ve Magnezyum yağının faydaları

Magnezyum yağı, Kuzey Avrupa’daki  bir jeolojik oluşum olan ve yeryüzünden yaklaşlık 2 km derinlikteki eski Zechstein Denizyatağından çekiliyor. 

Geçen 250 milyon yıldır izole olmuş hakiki Zechstein  Magnezyumu Klorid dünyada bulunan doğal Magnezyum tuzlarının en saf ve en bozulmamış kaynağıdır.

Magnezyum yağının içeriğinde Magnezyum, Sodyum, Kalsiyum, Klorid, Selenyum, Potasyum,  Bor, Çinko ve Fosfor  gibi eser mineraller bulunmaktadır.

Magnezyum yağının faydaları


Mağnezyum yağının faydalı olduğu hastalıklar
• Boyun ağrıları ve Boyun fıtığı
• Miğren, baş ağrısı ve sinüzit
• Burkulma ve İncilme
• Bel fıtığı ve Bel ağrıları
• Adele ne mafsal ağrıları
• Boyun tutulması
• Diz ve Eklem ağrıları
Menüsküs ve Diz kireçlenmeleri
• Yorgunluk ve Halsizlik
• Uyku bozukluğu
• Siyatik ağrıları • El, ayak ve eklem şişlikleri
• Aşırı faal sinirler• Kas erimesine ve kas zayıflığı
• Sportif yararlanmalar• Kulunçlar ve Kramplar
• Boyun, sırt, el ve ayak ağrıları
Gelişmekte olan çocukların vücut ağrıları
Karın bölgesinde yağlanması olanlarda yağ yakıcı özelliği var 
• Adet sancılarında karın bölgesine sürerek kullanılır.

Mağnezyum yağının kullanımı: Mağnezyum yağı sprey şeklinde satılıyor. sabah ve akşam ağrıyan bölgeye 2 fıs sıktıktan sonra çok  bastırmadan masaj yapılıyor.
Göbek yağları tansiyonu yükseltir mi?

Göbek yağları tansiyonu yükseltir mi?

Göbek yağları tansiyonu yükseltir mi?

Prof Dr  Osman Müftüoğlu Göbek yağlarının tansiyonu yükselttiğini açıkladı. Kilo ile Hipertansiyon ilişkisi değerlendirilirken dikkat edilecek olan nokta hangi kiloda olduğunuz değil, ne kadar vücut yağınız olduğu ve yağ fazlasının vücudunuzun neresinde biriktiğidir. 


Bir tartıda tartılmak fazla kilolu olup olmadığınızı size hatırlatma konusunda yeterli olabilir ancak ciddi bir kilo probleminiz olmadığı halde yağ oranınız yüksekse, yağlarınız göbeğinizin çevrenizde birikmişse hem hipertansiyon riskiniz artar, hem de kullandığınız ilaçların etkinliği azalır. 

Bu sebeple hipertansiyonu olan herkesin  ayda bir kere belinin çevresini ölçmesi, kilosunu itakip etmesi gerekiyor. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm.den, kadınlarda 88 cm.den fazla olmaması gerekmektedir.




Depresyon ilacı kullanmadan önce 2 defa düşünün

Depresyon ilacı kullanmadan önce 2 defa düşünün

Depresyon ilacı kullanmadan önce 2 defa düşünün

Prof Dr  Osman Müftüoğlu depresyon ilacı kullanımı konusunda uyarılarda bulundu.  Osman Müftüoğlu'nun depresyon ilacı kullanımı hakkındaki önerilerine kulak verelim:

Son yıllarda Antidepresan ilaçları tüketiminde inanılmaz derecede  artış sözkonusu. Depresyon ilacı kullanımı konusundaki verilere bakarak Türkiye’de bir “depresyon salgını” olduğunu bile düşünmeniz mümkün. 


2003 senesinde antidepresan ilaç tüketimi yıllık 14 milyon kutu iken  2008 senesinde antidepresan ilaç tüketimi yıllık 30 milyon kutuya yükselmiş.. 2011 yılında ise antidepresan ilaç tüketiminin yıllık 35-40 milyon kutu civarında olacağı tahmin ediliyor. Kısaca antidepresan ilaç tüketimi konusunda durum ciddi…

Uzman psikiyatristlere göre pekçok kişi bu antidepresan ilaçları gereksiz yere kullanmakta. Bu kötü gidişin hem doktorlar ve eczacılar hem de hastalar ile ilgili yönleri var.

Mesela, bazı hekimler en küçük bir kaygı halinde hastalarına derhal bir antidepresan ilaç yazıyor. Antidepresan ilaçların sık yazılmasında bu ilaçları psikiyatri uzmanlarının haricindeki doktorların da sık kullanmalarının etkisi var. 

Oysa, antidepresan ilaç kullanımına başlama kararı  bilgi birikimi ve uzmanlık gerektiren önemli bir karardır. Özellikle ağır  depresyonların tedavisi konusunu uzman psikiyatristlere bırakmak, ilaç kullanıp kullanmama konusunda onlara güvenmek gerekli.

Bunların dışında  kişilerin eş dost tavsiyesi ile ilaç kullanması konusu var ki işin bu kısmı da endişe veren boyutlarda. Özellikle şehirlerde yaşayan kadınlar arasında birbirlerine antidepresan ilaç önerme hatası sık yapılıyor. Çoğu kadın  arkadaşının veya komşusunun tavsiyesi ile antidepresan ilaç kullanmaya başlıyor.

Eczacıların antidepresan ilaçları reçetesiz satmaları da ayrı bir problem. Dünyadaki hiçbir gelişmiş ülkede antidepresan ilaçları  gidip eczaneden reçetesiz satın alamazsınız. Bizde ise dileyen, dilediği eczaneden, istediği antidepresan ilacı satın alabiliyor.

Ne yapmalıyız?

Hepimizin yaşamında da kaygılanma durumunun biraz uzadığı, endişelerin çoğaldığı, mutsuzluk halinin yoğunlaştığı, isteksizliğin fazlalaştığı, heves kaybının en üst seviyeye ulaştığı dönemler vardır, her zaman da olacaktır. Gerçek bir klinik depresyon halinden yani tedavi edilmesi gereken bir durum olduğunu söyleyebilmek için bu basit kaygı durumlarından daha başka belirtilere de ihtiyaç vardır. 

Bu belirtierin hangi dereceye varması halinde bir antidepresan ilaç kullanmaya başlamanın gerektiği konusu ancak tecrübeli bir doktorun (mümkünse ruh hastalıkları uzmanının) vereceği karara bağlı olmalıdır.

Antidepresan ilaçlar önemli yan etkileri olabilen ilaçlardır. Bazıları intihar dürtüsüne bile sebep olabilen bu ilaçları kullanan kişiler uyku bozukluğu, baş ağrısı, ağız kuruluğu, cinsel isteksizlik, idrar tutukluğu  sık görülen yan etkileridir. Antidepresan ilaçların nerede ise tamamına yakını kilo almanızı kolaylaştırır. Bazıl antidepresan ilaçlar yaralama dahil, şiddete yönelmeye neden olur.

Benim tavsiyem şu: Eğer bir uzman psikiyatrist  tavsite etmediyse herhangi bir antidepresan ilaç kullanmaya başlamadan önce bir değil iki kez düşünün! Birçok kişi antidepresan ilaçları gereksiz yere ve bilinçsiz bir şekilde kullanıyorlar.



Depresyon için sarı kantaron çayı

Sarı kantaron hapı depresyon için faydalı

Stres-hiperaktivite ve depresyon için doğal formüller


 Davetlerde şıklığınızla göz kamaştırın

Davetlerde şıklığınızla göz kamaştırın


Davetlerde şıklığınızla göz kamaştırın 


Sonbahar-kış sezonunda parti şıklığı “Seks, elegans ve ihtişam” diye bağırıyor. Bu kış davetlerin en göz alıcı kadını olmak için neler yapmanız gerektiğini biliyor musunuz?

Bir kokteyle, partiye ya da düğüne davetlisiniz ama ne giyeceğinize bir türlü karar veremiyorsunuz... Yalnız değilsiniz. Biz kadınlar davetlere uygun giyinmek, sezon trendlerini yansıtmak, her şeyden önemlisi kıyafetin içinde rahat hissetmek isteriz. İşte gece davetlerinde muhteşem görünmek için ipuçları.

Feminen tasarımlar
Transparanların öne çıktığı gece elbiseleri davetler için iddialı ama göz alıcı olduğu da kesin. Kıyafetin tamamı transparan olmasa da bunu detaylarda kullanan tasarımlar tercih edilebilir. İki farklı kumaşın birlikte kullanıldığı kıyafetler daha da seksi görünmenizi sağlayabilir.

Androjen moda
Evet, bu kelimeyi çok duyar olduk. Erkeksi takımlar yeni sezonda gece kıyafetlerine de yansıyor. Smokin, gece davetleri için alternatifler arasına girsin. Tabii ki ayakkabı olarak seski bir stiletto tercih edip maskülen kıyafeti feminenleştirmek şart.

Canlı renkler
Yeni sezonda canlı renkler, günlük kıyafetler gibi gece kıyafetlerine de yansıyor. Zümrüt yeşili, elektrik mavisi, kırmızı, mor gibi birbirinden değerli taş renklerinde gece kıyafetleri siyahın tahtını sallıyor.

Nasıl bir davete gidiyorsunuz?


Partiler balolar ve özel davetler
Partilerde şık ve bakımlı görünmek çok önemlidir, gecenin ağırlığına uyum sağlamak gerekir. Partinin konsepti kıyafet seçiminde büyük rol oynar. Özel davetlerde kimi zaman bir tema belirlenir. Böyle durumlarda, daveti veren kişinin isteğine uygun giyinmek gerekir. Şık görünmeyi garantilemek için uzun bir elbise ve aksesuvarlar tercih edebilirsiniz ama yüksek belli bir pantolonun üzerine giyeceğiniz zarif bir bluz da çok şık olmanızı sağlayabilir. Balolar ise çok özel davetlerdir, bu yüzden tuvalet giymek şarttır. Resmi davetler özenli ve şık kıyafetleri işaret eder. Ortama ters düşecek giysilerle garip görünmeyi istemiyorsanız, öncelikle katılacağınız davetin içeriğini öğrenmekte fayda var. Daha sonra yaşınız, fiziki özellikleriniz ve davetteki konumunuzu göz önünde bulundurmalısınız. İlk olarak katılacağınız davet ne olursa olsun abartılı giyinmekten, ağır makyajdan ve yapaylıktan uzak durmalısınız. Davet bir düğün içinse gelinle yarışır gibi giyinmemeye özen gösterin. Uzun tuvaletler ya da şık bir mini elbiseyle göz kamaştırabilirsiniz. Katılacağınız davet nikâh ya da kokteyl tarzında daha resmi bir organizasyonsa küçük siyah elbiseler idealdir. Yarı resmi davetler üçük siyah elbiseler ya da renkli kombinler kadınlar için şık alternatifler olabilir. Yarı resmi davetlerde etek ceket ikilisi ya da takımlar, elbise giymek istemeyen kadınlar için idealdir. Şık mücevherler, clutch çantalar ve yüksek ökçeli zarif ayakkabılar kıyafetinizi tamamlayacaktır.

Onlar her zaman moda 


Küçük siyah elbise
Modası asla geçmeyecek, zamansız parçalardan olan siyah küçük elbiseler, her zaman şık ve alımlı görünmenizi sağlar. Üstelik straplesten geometrik kesimlere, vücuda oturanlardan bol modellere birçok alternatif var. Her aksesuvarı, ayakkabı modelini ve rengini kaldırabilecek küçük siyah elbiseler kurtarıcı olabilir. siyah abiyeler “Ne giyeceğim” diye dert etmeye başladığınız zaman siyah uzun bir elbiseyle gecenin en şık kadını olmanız mümkün. tuvaletler Canlı renkler, gece kıyafetlerine göz alıcı bir görünüm kazandırıyor. Yani sezonun modası neon renkler özel bir davete giderken alternatifleriniz arasında yer alabilir. ıltılı elbiseler Gece kıyafetlerinde parıltı her zaman ilk akla gelen seçeneklerden. Yeni sezonda da yine çok moda ancak bu sefer parlak kumaşlar, metalik renkler öne çıkıyor. Ayrıca payetlerle işlenmiş kıyafetler her zaman olduğu gibi göz kamaştırıcı olmak isteyenler

Gece şıklığında ihtişam var 
Yeni sezonda gece kıyafetlerinde gösteriş, ihtişam ve lüks öne çıkarken seksi tasarımlar dikkat
çekiyor. Kıyafetlerde tüy, dantel, tül, payet gibi detaylar ve canlı renkler kullanılıyor. Bu sezon kıyafet seçerken ya renklere ya da kumaşta farklı bir dokuya yönelebilirsiniz...

Gece davetlerinin olmazsa olmaz 5’lisi
1. Değerli taşların renginde bir gece elbisesi
2. Seksi ayakkabılar
3. Egzotik, deri el çantası
4. En az bir iddialı mücevher
5. “Ben buradayım” diye bağıran koyu
kırmızı ruj