Göğüs büyüten bitkiler ile göğüs büyütme

Göğüs büyüten bitkiler ile göğüs büyütme

Göğüs büyüten bitkiler ile göğüs büyütme


Suna dumankaya'dan Göğüs Büyütmek İçin Bitkisel Çözüm


Herbalist Suna Dumankaya küçük göğüsleri büyütmeye yardımcı evinizde kolaylıkla hazırlayıp uygulayabileceğiniz doğal ve bitkisel formül verdi.

Göğüs Büyütmek İçin Bitkisel Çözüm


Malzemeler:

1 tatlı kaşığı çemen tohumu
1 tutam melek otu
1 tutam şerbetçiotu

Hazırlanışı: çemen tohumu, melek otu ve şerbetçiotunu karıştırıp 1 su bardağı karnar su ile çay gibi demleyin. Bu çaydan her öğünden sonra bir su bardağı için.

Bu çayın dışında her gün iki adet hurma yiyin. Bu kürü uygularken göğüslerinize elma suyu ile masaj yapmak da etkili olur.

Göğüs büyüten bitkiler

Çemenotu

Çemen otunun içeriğinde Kadın cinsiyet hormonu östrojenin yarı sentetik formunu elde etmek için kullanılan kimyasal olan diosgen yüksek orandabulunur. Östrojenin önemli olan iki etkisi göğüs büyümesi ile ilgilidir.

Östrojen hormonu, göğüs hücrelerinin büyümesini sağlar ve su tutulmasına sebeb olur. Gerçekten de, pek çok kadının doğum kontrolü için kullandığı ve östrojen içeren hapların yan etkileri, göğüslerde büyüme hissi ve vücutta su toplanmasıdır.

Çemenotu tozu ile göğüslere masaj yapmak denenmesi gereken bir başka göğüs büyütme yöntemidir. Çünkü göğüs dokuları bitkisel kimyasalları belli oranlarda emer. Çemenotunun filizlerini ya da tohumlarını blender’da öğüttükten sonra az miktarda bitkisel yağ ile karıştırarak, bu karışımı macun gibi göğsünüze masaj yaparak uygulayın.

Rezene

Rezene yüz yıllardır süt artırmak için kullanılan bitkilerdendir. Çemenotunu tamamlayıcı olarak Bustea çayının içine rezene de ilave edebilirsiniz. Ancak çay için kesinlikle rezene yağını kullanmayın çünkü rezene yağı düşüğe sebep olabilir ve bir çay kaşığından fazla rezene yağı da zehirlenmelere neden olabilir.

Cüce Palmiye

Cüce palmiyenin günümüzde en iyi bilinen etkisi erkeklerde prostat bezinin büyümesini önlemesidir. 100 yıl önce ‘cüce palmiye’ halk arasında göğüs büyütücü bitki olarak bilinmekteydi. Doğal şifa uzmanları Cüce palmiye bitkisini gögüs büyütmek için öneriyorlar. Pek çok insan Cüce palmiye bitkisinin standartlaştırılmış kapsüllerini ya da alkol özütlerini kullanmaktalar.

Yabani Hint Yerelması

Yabani hint yerelması östrojen etkisi ile bilinen bir başka bitkidir. Ancak bazı verilere göre Yabani hint yerelmasının içeriğinde bulunan diosgen, çemenotuna oranla yok denecek kadar azdır.

Fakat Yabani hint yerelmasının merhemini kullanan kadınların istedikleri sonucu elde etiikleri söyleniyor. Bu merhemi yapmak için Yabani hint yerelması kökünün dış kabuklarını soyun ve blenderde macun kıvamına gelinceye kadar karıştırın.

Kimyon

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar hem kimyonun, hem çörek otunun (siyah kimyon) meme dokularını geliştirdiğini ortaya koymuştur. Kimyonu çayınıza katabilir, yemeklerinizde bolca kullanabilirsiniz.

Göğüs büyütmek için çörek otu yağı

Göğüs büyütmek için anason yağı
Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız siz kesinlikle yanlış yoldasınız demektir. Diyet yaparken uyguladığınız beslenme programının sizin için özel hazırlanması gerekir. Yani sizin için özel hazırlanan beslenme programına zorluk çekmeden ve keyif alarak uyabilmelisiniz.

Kısaca sıralayacak olursak size verilen diyetin hiç dışına çıkmıyorsanız ve aylarca hep aynı şeyleri yiyorsanız bu problem yaratabilir. Diğer neden ise, kaçamak yaparken diğer öğünlerde ne yediğinize dikkat etmiyorsanız ya da üst üste bir kaç gün diyetin dışına çıktı iseniz de bu kilo artışına neden olabilir.

Çözüm:

- Sizin için özel hazırlanan beslenme programının dışına çıkmanız gerekirtiğinde karşılığında ne yapmanız gerektiğini öğrenin.


- Daha çok kalori alıyorsanız kalori harcamanızı da arttırın.


- Peş peşe kaçamak yapmayın.

>> Karatay diyeti
Periodontitis nedir?

Periodontitis nedir?

Periodontitis nedir?

Dişlerin çevresindeki dokuların iltihaplanmasına ve diş kemiğinde meydana gelen erimeye periodontal rahatsızlıklar adını veriyoruz. Periodontal rahatsızlıklar diş eti kanaması, dişlerde sallanma ve
ağızda koku ile ortaya çıkıyor. Periodontal rahatsızlıklar tedavi edilmediğinde diş kayıplarına neden oluyor.

Periodontitis teşhisi konmadan çok önce diş eti kanamalarıyla ilk belirtileri veren diş eti iltihabı tedavi edilmediği zaman onlarca yıl ağızda devam eden iltihabi bir hastalık tablosu ortaya çıkmakta.


ABD’de sürdürülen birtakım araştırmalar neticesinde diyabet hastalarının dişeti rahatsızlıklarına yakalanma riskinin dört kat daha fazla olduğu ispatlanmıştır.


Araştırmalara göre dişeti hastalıkları başta olmak üzere birçok ağız ve diş sağlığı problemi diyabet tarafından tetikleniyor.

Ahmet Maranki soğan kürü

Ahmet Maranki soğan kürü

Ahmet Maranki soğan kürü

Ahmet maranki rahimdeki kistler ve miyomlar,kadın hastalıkları ve kadınlardaki iltihaplanmalara karşı soğan suyu kürü uygulanmasını tavsiye ediyor.

Ahmet Maranki soğan suyu kürü

Hazırlanışı: 1 tane yemeklik soğanı soymadan, elinizle kırdıktan sonra yarım litre suya koyup kaynatın. Süzdükten sonra dilerseniz bal ya da pekmezle tatlandırarak sabah ve akşam birer çay bardağı için. Bu kürü 21 gün uygulayın.

Ahmet Maranki kadın hastalıklarına karşı da bitkisel kür tarifi verdi. Bu kür, kadınlardaki erken menapoz ve kısırlık için, adet sancıları için, miyom ve kistler için çok faydalı.

Ahmet Maranki kadın hastalıkları ve kadın kısırlığı için Bitkisel kür

Gerekli Malzemeler

* 1 tutam adaçayı

* 1 tutam civan perçemi

* 1 tutam hayıt tohumu

* 1 tutam aslan pençesi

* 1 tutam çoban çantası

* 1 litre su

Hazırlanışı ve kullanım şekli: Malzemelerin tamamını karıştırdıktan sonra 1 litre suya 8 gram bitki karışımından ilave edin ve 1 taşım kaynatın. Hazırladığınız bu karışımdan günde 3 defa için.

Veya bitkileri ayrı ayrı, demleyerek, sabah civanperçemi, öğlen çobançantası, akşam aslanpençesi ve yatmadan önce de adaçayı çayını içebilirsiniz. Bu kürü 21 gün uygulayın.

Ahmet maranki

Karatay diyeti - Canan Karatay

Karatay diyeti - Canan Karatay

Karatay diyeti - Canan Karatay



Karatay Diyeti diyet için bilinen doğruları alt üst ediyor.
 
Yıllardan beri kilo verebilmek için uyguladığımız diyetler ve diyetlerin doğru zannettiğimiz yanlışları bir türlü kilo vermeyip, açlık çekerek stresli bir şekilde yaşamamıza neden oldular.

Karatay Diyeti'nden Şu yasak, bu yasak, kibrit kutusu kadar peynir, bir tane salatalık, bir dilim kepek ekmeği, şeklinde diyetlerden bıkanlara müjde.

Profesör Canan Efendigil Karatay’ın Karatay Diyeti adlı kitabında birtakım diyet ve beslenme kabuslarına son veriliyor.




Senelerce doğru bildiğimiz şeyler yanlış ve yanlış ve zararlı bildiğimiz şeylerin de bilindiği gibi olmadığını belirtiyor.

Farklı beslenme ve diyet uzmanlarından yıllardır ‘az az ve sık sık yiyin’ nasihati dinliyoruz. Bu ‘uzmanlar’ çoğunlukla Amerika’dan ‘ithal’ ettikleri diyetlerin virgülüne dokunmadan Türk insanına sunuyorlar.

Sonuçsa hüsran oluyor! Diyet reçetelerini uyguluyor, diyet ürünler yemeye özen gösteriyor, hatta çoğu zaman aç kalıyoruz. Tüm çabalarımızın sonunda bir miktar kilo veriyor ama fazlası ile geri alıyoruz.

Mucize olarak önümüze sunulan diyetlerin balonu kısa sürede patlıyor, yerine bir yenisi geliyor. Ancak ne enteresandır ki, diyet konusu yaz kış demeden hep gündemde kalıyor; halkımız da zayıflayacağına giderek şişmanlıyor.

Ülkemizdeki en büyük sağlık sorunlarından biri aşırı şişmanlık ve obezite. Bu sorunların sebep olduğu hastalıklar ise karaciğer yağlanması ile başlayıp, diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, felç, inme, Alzheimer, erken bunama, kronik artritler, bel ağrıları, fibromiyosit, polikistik meme hastalığı, erken adet görme, polikistik over sendromu ile devam ediyor ve kanserle son buluyor!

Peki, bu hastalıkların hiçbirinin genetik olmadığını ve önlenebilir hastalıklar olduğunu biliyor muydunuz?

Tüm bu hastalıklardan korunmanın, sağlıklı bir şekilde zayıflayarak, daima zayıf, dinç, enerjik ve mutlu yaşamın aslında ilkokuldaki ABC harflerini çözmek kadar kolay olduğunu söylesek kulaklarınıza inanır mısınız

Kolesterolün aslında mutluluk hormonu, stres hormonu ve seks hormonlarının besin kaynağı, yani insan hayatı için ‘can simidi’ olduğunu söylesek dünyanız tersine dönmez değil mi?

Ya tereyağlı pastırmalı yumurtayı özgürce yiyebilirsiniz desek, kuruyemişler kilo aldırmıyor aksine kilo verdiriyor desek? Aslında yağ depolamanın asıl kaynağı yıllardır bize öğretilen bu yanlışlar desek hayrete düşmezsiniz değil mi?

Prof. Dr. M. Canan Efendigil Karatay, mesleğe 50 yılını vermiş değerli bir hekim. 4 farklı kıtada hekimlik yaptı, gezdi, gördü, farklı ülkelerin beslenme alışkanlıklarını gözlemledi. Sonuçta Türk insanı için ‘en uygun’, ‘en iyi sonuç’ veren diyeti geliştirdi.

Prof. Karatay’ın Hayy kitap’tan yayınlanan Karatay Diyeti kitabı, işte bu 50 yılın kazandırdığı bilimsel deneyimin bir sonucu. Prof. Karatay, bu diyetin eksiksiz uygulanması durumunda başarı şansının yüzde 100’e yakın olduğunu vurguluyor.

Kitabında hem zayıflama konusunda doğru bilinen yanlışları anlatıyor hem de yukarıda saydığımız kronik hastalıklardan korunmanın basit formülünü bize açıklıyor.

Yıllardır yasaklanan, kokusunu özlediğimiz sağlıklı gıdalarımızı da (kırmızı et, balık, süt, peynir, yoğurt, tereyağı, yumurta, pastırma, kuru fasulye ve turşu, sebze ve meyve, kuruyemişler) bilimsel gerçeklerle serbest bırakıyor.

Bu kitap, klasik bir diyet kitabı değil. ‘1 kibrit kutusu peynir’, ‘ ‘iki yemek kaşığı fasülye’ gibi anlamsız ölçülerle insanları strese sokmuyor. Karatay Diyeti bir yaşam biçimi. Yıllardır pazarlanan beslenme balonlarını patlatıyor, doğru beslenmenin ne demek olduğunu anlatıyor.

Pastırmalı tereyağlı Karatay diyeti

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay pek çoğumuzun doğru sandığı beslenme şeklinin aslında yanlış olduğunu söylüyor.

Soyadını taşıyan diyetiyle konuşulan Karatay “Sofranızda yumurtaya, cevize, tereyağına, kırmızı ete yer açın” diyor

Kilo vermek istiyorsunuz ya da kolesterol değerleriniz yüksek. Bu durumda beslenme şeklinizi değiştirmeniz şart.

Elinizdeki listeye bakıyorsunuz: Kırmızı et yasak! Yumurta yasak! Yağlı peynir, süt, yoğurt, tereyağı yasak! Fındık, fıstık, ceviz, badem yiyebilirsiniz ama sınırlı sayıda.

Yediğiniz peynir bir kibrit kutusunu geçmemeli. Ekmeğiniz tam buğday olmalı. Bol bol meyve, taze sıkılmış meyve suları, light etiketli ürünleri tüketmek serbest! Aman ha, ara öğünleri sakın atlamayın.

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Karatay Diyeti adlı kitabında bütün bu saydıklarımızın yanlış olduğunu söylüyor.Tüm dünyayı tehdit eden obezitenin yağların yasaklanması, karbonhidratın ise aşırı tüketilmesinden kaynaklandığını hatırlatan Karatay’la sağlıklı beslenmenin temellerini konuştuk.

Kolesterol fazla kilolu ya da yaşı ilerlemiş kişilerin kabusu. Kolesterol seviyesi yüksek olanlar birçok gıdadan mahrum bırakılıyor. Özellikle kalp hastalıklarının nedeni olarak gösterilen kolesterolün hastalık sayılmasının yanlış olduğunu belirten Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay,nasıl beslenirsek beslenelim vücudumuzun her gün iki bin 500 mg kolesterol ürettiğini anlatıyor.

Karatay hayatta kalmamızın en önemli nedenlerinden birinin vücudumuzdaki kolesterol olduğunun altını çiziyor: “Beynin yüzde 90’ı kolesterolden oluşur. Sinir sisteminde kolesterol olmazsa ileti olmaz.

İyi ya da kötü kolesterol diye birşey de olmaz. Vücudun en önemli antioksidanıdır kolesterol, vücudunuzda toksik bir madde varsa onu yok etmek için üretilir.”

Yumurtayı yasaklamak cinayettir.

Kırmızı et, yağ, yumurta özellikle kolesterolü yüksek kişilere önerilmez. Karatay bu gıdaların değil asıl şeker ve karbonhidratın zararlı olduğunun altını çiziyor: “Kırmızı eti yasaklayan Amerikan diyet listeleri.

Çünkü ABD’deki kırmızı etle bizim yediğimiz arasında büyük fark var. Oradaki hormonla büyütülmüş sığır! Onlar kuzu, koyun, dana bilmezler.

Koyun, kuzu eti en sağlıklı etlerdir ama hayvanlar hür dolaşıyorsa… En sağlıklı yağlar soğuk baskı zeytinyağı ve doğal köy tereyağıdır. Örneğin Trabzon yağı… En tehlikelisi ise Omega 6, kanserojendir ve maalesef ayçiçeği, mısırözü ve margarin gibi bitkisel yağlarda bolca bulunur.

Çiftlikte koşup oynayan, börtü böcek yiyen, hür tavuk yumurtası hiç zararlı değil. Bu açıdan yumurta yasaklamak kadar büyük bir cinayet yok!”

Pişirme tekniğinin de çok önemli olduğunu hatırlatan Karatay, tehlikeli trans yağların pişirme sırasında ortaya çıktığını vurguluyor: “Etin kızartılması veya şinitzel olarak servis edilmesi tehlikelidir. Örneğin hamsi çok sağlıklıdır ama onu mısır ununa bulayıp kızartırsanız kanserojendir. Mısırözü veya ayçiçeği yağı yüksek ısıda bozulur ve trans yağa dönüşür.

Oysa zeytinyağı ve tereyağı ısıya dayanıklıdır.Yumurtayı kavurduğunuz zaman ya da çok katı haşladığınız zaman zararlıdır. Sarısının etrafı yeşile dönüşür, ağızda un gibi dağılır. Yumurtayı tavaya koyup biraz zeytinyağı veya saf tereyağıyla karıştırıp üstünü kapatır, kendi buharında pişmeye bırakırsanız bol bol yiyebilirsiniz.”
Ara öğünlere gerek yok

Karatay, meyve suları ve ekmeğin her türünün kilo vermenin önündeki en büyük engel olan insülin direncine neden olduğunu anlatıyor.

Meyve ve meyve sularının barındırdığı früktozun (meyve şekeri) çok tehlikeli olduğuna da değinen Karatay her türlü hazır gıdanın früktoz içerdiğini söylüyor.

Karatay pekmez, bal gibi sağlıklı sanılan gıdaların da insülin direncini başlatıp sürdürdüğünü hatırlatıyor: “İnsülin direncini başlatan şey hareketsizlik.

Üstüne meyve yemek, üstüne ekmek, simit, baklava, börek yemek. Herkes akşam yemeğinden sonra televizyonun karşısında iki tane portakal, iki tane elma, bir tane muz yiyip yatağa giriyor.

Eğer kilo vermek istiyorsanız vücudunuzun leptin salgılamasına izin vermelisiniz.Çünkü insülin hormonu yağları biriktirir, leptin de eritir. ‘Sık sık yiyin’ diyor, ara öğün öneriyorlar.

Oysa ağzınıza bir şey attığınızda insülin salgılanıyor. Evet metabolizmanız çalışıyor, hızlanıyor ama yağları eritmek için değil depo etmek için! İnsülin yüksek kaldığı sürece kilo vermenize ihtimal yok. İnsülin direncini kırmak için sağlıklı yağlar tüketilmeli.

Zeytinyağı, tereyağı ve balık yağı dediğimiz Omega 3. Ancak balık yağı çabuk bozulur, bu yüzden mutlaka yüksek bir antioksidanla alınmalı. Örneğin bir avuç taze böğürtlen, ahududu, çilek, kiraz ya da yaban mersini…”

Ekmekten vazgeçebilirsiniz

KARATAY “Ekmeği hayatınızdan çıkarın” deyince şaşırıyoruz. Belki diğer öğünleri geçiştirebiliriz ama kahvaltı ekmeksiz olur mu hiç? Karatay bunun mümkün olduğunu söylüyor: “Sabah kahvaltısında iki yumurtayla yapılmış omlet, avucunuz kadar peynir.

Diyet olmayacak ama tansiyonu yüksek olanlar suya koyup tuzunu alabilir. Bunların yanında ince belli bir çay bardağı ceviz yiyebilirsiniz ekmek yerine.

Bana gelen hastalar ‘Ekmek yemezsek B vitaminini nereden alacağız?’ diyorlar. Fındık, fıstık, ceviz bunlarla dolu. ‘Her gün iki, üç ceviz yiyorum” diyorlar. İki ceviz 80 kiloluk insanın nesine yarar ama onun yerine sekiz dilim ekmek yiyor.

İşte terslik burada. Çeviri diyet listelerinde zeytin yer almaz çünkü adamların memleketinde zeytin yok. Bir tek kokteyl zeytinini biliyorlar. Sabah kahvaltısında 9-10 isterseniz 20 tane zeytin yiyebilirsiniz.

Pastırma en sağlıklı et çünkü kurutulmuş. Kahvaltıda rahatlıkla pastırmalı yumurta yiyebilirsiniz. Böyle bir kahvaltı yaptığınızda size iki öğün bile yeter. Eğer bir şeyler yedikten iki saat sonra acıkıyorsanız o zaman sorun var! Zaten kilo vermenin karşısındaki en büyük korku da açlık korkusu.

Düşük glisemik indeksli gıdalar açlığı önlüyor. Siz her öğün arasında 3-4 saat verdiğinizde leptin hormonu devreye giriyor, yağlarımızı ara öğün olarak kullanıyor ve böylece kilo veriyoruz.”

Her akşam 20 dakika kolbastı

HIZLA artan obezitenin nedenlerinden birinin de hareketsizlik olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay her gün en az 20 dakika yürünmesi gerektiğini belirtiyor: “Her gün yapamıyorsanız haftanın beş günü yürüyüş yapın.

Eve geç geliyorsanız eşinizi alın karşınıza, beraber dans edin. 20 dakika boyunca ister kolbastı yapın, ister vals, ister çayda çıra. Yemekten sonra televizyonun karşısına oturup kucağımıza meyveyi alıyoruz.

Bu yanlış! Akşam saat 20.00’den sonra leptin üretilebilmesi için yemek yememeli, sadece su içmelisiniz. Adetlerimiz gereği akşamları misafirliğe gidiyoruz, davetler oluyor.

Böyle bir durumda da yatmadan önce 20 dakika yürümelisiniz. Yiyerek aldığınız enerjiyi kullanın ki leptin salgılanması mümkün olsun.”

KARATAY DİYETİ’NİN BAŞARISININ SIRRI

Hocam Karatay Diyeti nasıl ortaya çıktı?

Ben yurtdışında 17 yıl kaldım. İngiltere, Güney Afrika, Amerika ve Anadolu’da olmak üzere 4 kıtada hekimlik yaptım.

Özellikle yurtdışında yaşadığım süre içinde gördüm ki, her halkın beslenme ve yaşam biçimi değişik. Amerika veya Avrupa’da mucize diye ortaya atılan diyetler, Türk halkının alışkanlıklarına uymuyor.

Onların diyetleri tamamen kendi halklarının alışkanlıklarına yönelik! İşte bu çok önemli farklılığı orada yaşadım ve gördüm.

Amerika’da yaşarken kendi yoğurdumu yapıyor, yemeklerimi kendim pişiriyordum. Örnek olarak, kahvaltıda sucuklu yumurta, beyaz peynir, zeytin vb ile besleniyorduk. Hiç bir zaman Amerikanların meşhur bir kâse süt ve mısır gevreği kahvaltısına alışamadık. Özellikle boş kalori ve işlenmiş gıda olduğu, birçok katkı maddesi içerdikleri için evimize sokmadım. Herkes şaşırıyordu.

Türk halkında problem ne? İşte orada bunu gözledim. Çünkü çocukluğumdan itibaren Türkiye’de büyümüşüm, Anadolu adetleri ile yetişmişim…Türk halkındaki en büyük problem hareketsizlik!

Spor yapan küçük bir kitle var ama genel olarak çocukluktan itibaren aktif değiliz.

İkincisi, Türk halkı maalesef çok fazla ekmek ve unlu gıdalar tüketiyor. Tamam, ekmek lezzetli ona bir şey demiyorum. Ben de yurt dışında yaşarken buradaki ekmeği, ekmeğin kokusunu çok özledim. 1995 yılında Amerika’dan döner dönmez ilk yaptığımız şey, Türk ekmeğine saldırmak oldu. Ve ondan sonra birden bire şiştik.

Samimi söylüyorum ekmek, pide, simit bunları özlemişiz. Tabii bunlara saldırır saldırmaz şişmeye başladık, eşimin ve benim tansiyonumuz birden yükseldi, halsizliğimiz başladı. Burada önemli bir nokta var ki, eşim ve ben çok hareketli olduğumuz halde bu sorunları yaşadık.

Sonra önce tuzsuz ekmeğe geçtik. Tabii ben hekim olarak bu konuyu ele alıp çalışmaya başlayınca, önce fırınları dolaştım. İstanbul Kadıköy’deki fırınların birçoğuna gittim ve ekmek hamuruna ne kadar tuz atıyorsunuz diye sordum?

Doktor olduğumu falan bilmiyorlar, bana “Bir ölçümüz yok” dediler. Kömür küreği ile hamura tuz atıldığını gördüm. Ölçü falan yok, artık Allah o gün ne verdiyse atıp gidiyorlar. Ondan sonra biz ekmek yemeyi tamamen kestik.

Tuzu azalttık ve rahatladık. Amerika’dan gelen arkadaşlarımın çoğu hep benzer olayı yaşadılar. Hatta başları ağrıyıp, çarpıntıları başlayınca kardiyoloğa bile gittiler. Bana telefonla danıştıklarında, “Ekmeği kesin” dedim ve rahatladılar. İşte böyle yakın yaşanmış bir gözlem oldu.

Üçüncüsü ülkemiz taze meyve cenneti. Tabii bunun yanında aynı zamanda kuruyemiş cenneti. Fakat halkımız sağlıklı sanarak her gün neredeyse 2-3 kg meyve yiyor. Meyve şekerinin çok tehlikeli olduğu bilimsel makalelerde zaten yazılıyor. Bu tespitler aslında çok basit şeyler.

Dördüncüsü, o dönemde Türkiye’de elime aldığım diyet listelerinde (1995 yılından bahsediyorum) “Yumurta sakın yemeyin!”, “Kırmızı et sakın yemeyin!” ,“Kuru yemişler yağlıdır ellemeyin”diye görünce, bunların sağlıklı olduğunu düşündüğüm için araştırmalarıma başladım.

Üstelik dünyanın en sağlıklı meyvesi olan zeytin de yasaklanıyordu. Buna da şaşırmıştım. Sonra düşündüm ki Amerika’da kahvaltıda zeytin yok!!!

Orada yalnız kokteyl zeytini vardır. O nedenle hiç bir diyet listesinde yer almıyor. Merak bu noktadan çıkmış oldu.

Tabii Amerika’da kaldığım dönemde de beslenme konusuna çok merakım vardı devamlı okuyup notlar alıyordum. Orada ilgimi çeken konulardan biri de, sağlıklı olduğu için çok ceviz tüketilmesi idi. Türkiye’ye geldiğimde de herkese ceviz öneriyordum.

O dönemde Gaziantep’te Sani Konukoğlu Hastanesi (Sanko) Kalp Bölümü’nün kurulması için davet edildim. Oraya gidip 5 profesör arkadaşla birlikte çalışmalara başladım ve Sanko Kalp Bölümü’nü kurdum.

Gelen hastalara ceviz yemelerini önermemin ardından bir gün, Gaziantep fıstık üreticileri gelip “Hocam fıstık satışlarımız düştü. Fıstık, sağlıklı değil mi? Biraz da fıstık önerseniz“ dediler. Ve benden fıstığın sağlığa faydaları ile ilgili bir yazı yazmamı istediler.

İşte o anda Amerika’da yalnız ceviz bulunduğu (Kaliforniya’da yetişir) ve konuşulduğu için ben de burada herkese ceviz yeyin dediğimi fark ettim. Hâlbuki Türkiye’de hem ceviz, hem fıstık, hem fındık, hem de badem yetişiyor.

Sonra hepsinin faydalarını inceledim. Bu olay bana her ülkenin kendine has doğal besinleri olduğunu öğretti. Hiçbir ülkenin ne besinleri ne de alışkanlıkları aynı değildi.

Mesela öğrendim ki, Eskimolar ve Çinliler hiç ekmek tüketmiyorlar, son derece hareketli insanlar. Çinliler her sabah bir saat jimnastik yapmadan işlerine gitmiyorlar, işe giderken de bisiklet kullanıyorlar.

Bu olayın ardından hazırladığım ‘Fındık, Fıstık Çıtır Çıtır Ham Kan Yapar Hem Isıtır’ başlıklı yazıHürriyetgazetesinde yayınlandı. Bu başlık bugünKaratay Diyetikitabının da bir bölüm başlığı oldu.

Hocam, bu noktada ceviz ile ilgili bir sorum olacak. Son yıllarda özellikle İstanbul’da hemen hemen bütün kuruyemişçilerde aynı boyda, kolay kırılan, içinden hiç kurt çıkmayan ithal cevizler yaygınlaştı. Bunları tüketmek doğru mu?

Doğal ve doğamıza uygun olan yerli cevizimizi tüketmek şart! Bizim cevizimize ‘Akdeniz cevizi’ deniyor. Bu yabancı kaynaklı diyetlerde de ‘en sağlıklı ceviz’ olarak kabul edilen ceviz türüdür.

Ben ithal cevizlere karşıyım. Herhalde bir anlaşma yapılmış. O bakımdan ithal ediyoruz. Kendi tarımımızı desteklememiz gerekiyor.

Çünkü hem cevizin bolca yetiştiği bir ülkede yaşıyoruz, hem de kurtlanmaması ilaçlandığını gösterir ki, ilaçlanmış ya da fabrikasyon anlamda herhangi bir işlem görmüş bütün yiyecekler sağlık açısından çok sakıncalıdır.

Üstüne üstlük de bu kimyasal maddeler kanserojendir. Bu konuyuKaratay Diyetikitabında da vurguluyorum, biliyorsunuz Prof. Dr. Ahmet Aydın da7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabında aynı konuyu etraflıca dile getiriyor.

İthalatçılar bize kızmasınlar! Yerli alıp, yerli satsınlar. Daha fazla kâr yerine insan sağlığını düşünmek gerekiyor. Türkiye’de doğal yetişen cevizler yerlere dökülürken ve büyük çoğunluğu toplanmazken ceviz ithal etmeye gerek var mı?

Bu konuya biraz yatırım yapılması gerekiyor. Ben aslen Elazığlıyım. Orada da çok ceviz yetişir. Elazığ’a gittiğimde gözlerimle gördüm ağaçlardan yerlere dökülmüş cevizleri sadece çevresindeki insanlar toplayıp yiyor.Kalan kalıyor.

Fındık alanında iyiyiz, en fazla fındık ihraç eden ülke biziz. Cevizimiz de çok kaliteli, yer fıstığımız da, Antep fıstığımız da… Örneğin Antep fıstığı İran fıstığından çok üstündür ve çok daha lezzetlidir. Ama Amerika’da Antep fıstığı bulamazsınız, İran fıstığı bulursunuz! Tatsız ve lezzetsiz bir şeydir.

Bir insan doğal ve organik beslenmeye özen gösteriyor, her şeye dikkat ediyor ve halen kilo veremiyorsa altında yatan sebep ne olabilir? Vücudunda hangi problemler olabilir? Nelere baktırması gerekir


Bir kere en başta doğal dediğimiz gıdalar vücuda fazla geliyor olabilir. Mesela portakal suyu. Evet, çok faydalı ama belli bir yaştan sonra fazla enerji yüklüyor.
Doğal olduğu halde meyve, bal ve pekmez gibi gıdalarda fazla meyve şekeri (früktoz) olduğu için pankreası ve karaciğeri yoruyor.

Karaciğer yorgunluğu başlayınca da bütün sistem alt üst oluyor. Bu sebeple kilo verilemiyor. (Karatay Diyetikitabında rafine şeker, şekerle yapılan yiyecekler, meyve, meyve suyu, bal ve pekmez konusunda merak edilen tüm soruları cevapladık.)

Bunun dışında eğer kişide gizli bir alerji varsa kilo veremez. Hareket de etse de istediği kiloya gelemez. Bu gibi durumlarda mutlaka alerji testi yaptırılması gerekiyor!

D vitamini eksikliği varsa yine kilo verilemez.

Karatay Diyeti
kitabında D vitamininin, hangi miktarlarda olması gerektiği yer alıyor. D vitamini yağda eriyen bir vitamin, dolayısı ile kilo artırır korkusu ile sağlıklı yağlar yenilmediği için toplumumuzda eksikliği çok yaygın.

Özellikle İstanbul ve diğer büyük şehirler için D vitamininin vücuda girememesinin diğer bir sebebi de hava kirliliğidir

Müthiş bir hava kirliliği yaşanıyor ve güneşin faydalı ışınları cilt tarafından emilemiyor. Tabii bir de yaz aylarında güneşten korunmak için sürülen koruyucu kremler var.

O koruyucular da hem güneşten gelecek faydalı UV ışınlarının cilt tarafından emilmesini engelliyor hem de kanserojen.
Bu konulara dikkat etmek, D vitamini eksikliği varsa gerekli durumlarda takviye vermek gerekir.


Karatay Diyeti’ni uygularken en güzel şey özgürlük duygusunu yaşamak… Siz birçok diyet balonunu söndürürken, aynı zamanda yıllardır yasaklanan birçok gıdayı da serbest bırakıyorsunuz. Bunlardan biri de tereyağlı pastırmalı yumurta. Hem pastırma hem yumurta hem de tereyağı bir arada sağlıklı mı?


İşlenmiş sucuk, sosis ve salam yerine pastırma. Pastırma işlenmemiş olduğu için en sağlıklı ettir. Tereyağında pastırmalı yumurta ile vücudun hem sağlıklı yağ hem de protein ihtiyacı karşılanmış olur. “Yağların her türlüsü zararlıdır”açıklamaları ile sağlıklı yağlar vücuda girmemeye başladı.

Oysa bütün hücrelerimizin çevresi yağdan ibarettir. Beynimiz ve bütün sinir hücrelerimiz, omuriliğimizin tümü %70-80’i yağdır.

İşte bu sebeple sağlıklı temel yağlar vücut için çok önemlidir. George Bernard Shaw diyor ki,“Beynin % 90’u yağdır, bunu hiçbir diyet ve hiçbir ilaç yok edemez!”Hakikaten biz ne yaparsak yapalım, beynimiz ve bütün sinir hücrelerimiz, omuriliğimiz hayatta kalabilme ve işlevlerini yürütebilme amacıyla her gün kendi yağ ve kolesterollerini üretiyorlar.

Bu nedenle, Karatay Diyetikitabında da anlattığım gibi, ne yaparsak yapalım insan vücudu her gün kendi ihtiyacı olan 2.500 mg kolesterolü üretiyor. Şaka değil, bu bilimsel olarak biliniyor. Bu şekilde doğal olan bir madde nasıl zararlı olabilir ki, soruyorum size?


Kırmızı et sağlıklıdır diyorsunuz. Türkiye’de artık ithal et satılmaya başlandı. Bu Türk halkı için sağlıklı mı?


Burada iki konu var. Birincisi kırmızı etin sağlıksız olduğu konusu Amerika’da ortaya atıldı. Ancak Amerika’da tüketilen kırmızı etler tamamen aşırı besili sığır etleridir.
Hayvanlar besili olsun diye tahıl, suni yem ve hormon yüklenerek şişirilir.

Kan akıtılmadan kesilir. (Bakın çeşitli ülke farklarından biri de budur!) Ayrıca Amerikalılar bir porsiyonda bu tür etlerden yarım kilo kızartarak, yakarak, isleyerek yerler. İşte sakıncalı ve sağlıksız olanı da bu kırmızı etlerdir.

Kuzu, koyun, keçi etleri sağlıklıdır. Ama Amerika veya İngiltere’de kuzu eti yemezler. Yalnız Ortadoğu’dan giden küçük bir kesim bulabilirse kuzu etini yer. “Kırmızı et tehlikelidir ve kanserojendir” lafları Amerika’dan çıkmıştır.

Sebebi hayvanların ‘stilbestrol’ dediğimiz büyüme hormonu ile yapay olarak büyütülmesi ve bunların etinin ızgarada yakılmasıdır. Ama bizim beslenme tarzımızdaki haşlama usulü pişirilmiş kuzu, keçi ve geyik gibi av hayvanlarının etleri çok sağlıklıdır. Tabii bu hayvanlar kesinlikle suni yemle beslenmeyecek ve özgür dolaşan hayvanlar olacak.

Kesimleri de biz de kan akıtarak oluyor biliyorsunuz. Bu fark da son derece önemlidir, ama nedense hiçbir kitap ya da diyet listesinde dile getirilmiyor.

İkinci konu ülkemize ithal edilen etler. Bunlar canlı olarak mı geliyor yoksa kesilmiş olarak mı? Öncelikle bu konu çok önemli! Ayrıca kapalı çiftliklerde suni yemle mi besleniyor yoksa özgür dolaşan hayvanlar mı? Sağlıklı et olup olmadıkları bu soruların cevabında saklı!


Peki, Amerikan diyetleri Amerika’da başarılı olabiliyor mu?


Hayır. Çünkü bir diyet başarılı olmuş olsaydı bu kadar çok diyet ortaya çıkmazdı. Biliyorsunuz Karatay Diyeti kitabında da bu ‘tercüme diyetler’den bahsettim. Bu diyetlere Yo-Yo diyet deniyor. Aç kalan herkes bir miktar kilo verir.

Kalori hesabı yapınca ilk başta her şey düzene girmiş gibi görünür. Ama uygulamalar ve sonuçlarından sonra kalori hesabının da tehlikeli olduğu bilimsel olarak gösterildi.

Artık kalori hesabı yapılmıyor
.

Aç kalarak veya düşük kalorili bir diyeti uyguladığınızda kilo veriliyor fakat beyinde ‘vücut kıtlık içinde’ algılaması oluşuyor ve beyin metabolizmayı yavaşlatıyor. Bir miktar kilo verilse bile normal yemek alışkanlıklarına geçer geçmez, beyinden hemen ‘vücut tekrar kıtlığa girebilir diye’ depolama mesajı geliyor.

Ayrıca, insanlarımız da doğal olarak ‘hep aç mı dolaşacağım diye’ bıkıyorlar. Ancak bu mesaj da beyinden geliyor tabii. Yani beyinden ‘yiyin depolayın bir sonraki kıtlık için hazır olsun vücudunuz’ diye uyarı geliyor.

İşte yemeklere saldırıp, sürekli yemek yeme duygusu da böyle gelişiyor. Çünkü beyin, tüm vücudu idare ediyor. Beyinden tüm mesajları gönderen iseKaratay Diyetikitabında ayrıntılı olarak anlattığım ‘leptin hormonu’dur. Bütün açlık veya tokluk duygularımızı leptin hormonu yönetir. Orkestra şefi gibi bütün vücut hormonlarını idare eder.


‘Karatay Diyeti’ni eksiksiz uygulayan herkes kesinlikle kalıcı kilo verir’ diyebilir misiniz? Bunun garantisini verebilir misiniz?


Bugüne kadar 1500’den fazla hastam bu programı uyguladı ve uygulayanların hastalarımın hepsi çok memnun. Sağlıklarına kavuştular ve gençlik kıyafetlerini giymeye başladılar.

Verdikleri kiloları hiçbir zaman geri almadılar. Mutlular, neşeliler, kafaları dinçleşti ve enerji kazandılar. Binlerce hastanın yaşadığı sonuçlar bize bu diyetin başarısını birebir gösterdi.


Karatay Diyeti’ni nasıl uygulayacağız?


Bu diyeti ülkemizde yetişen kendi yiyeceklerimizle uyguluyoruz. Biz bir Akdeniz ülkesiyiz. Akdeniz ikliminde yetişen yiyecekler en sağlıklı gıdalardır.
Fakat bu gıdaları biz kendimiz bazı pişirme usulleri ve kullandığımız tehlikeli yağlar ile zararlı hale sokabiliyoruz.

Kilo alma sebebi de işte bu uygulamalar ve tehlikeli yağlar.Karatay Diyetikitabında da anlattığımız gibi, öncelikle sağlıklı yağlar ile sağlıksız olanları birbirinden ayırmak gerekiyor.

“Yağ yenilince vücutta yağ oluşur”
düşüncesi tamamen yanlıştır. Sağlıklı yağlar kilo aldırmaz, kilo verdirir. Çünkü kilo aldıran yağlar değil, karbonhidratlardır.
Bu tüm dünyada kabul ediliyor ama ilaç firmaları ve gıda endüstrisi tarafından dile getirilmesi engelleniyor.

Çünkü tüm gıda firmaları yağsız yiyecek üretmek üzere yatırımlarının yapmış durumda. Tabii insanların sağlığı gün geçtikçe bozulduğu için ilaç firmaları da büyük rant elde ediyor.

Tıp fakültesi ikinci sınıfında biyoloji dersinde yağ yenildiğinde vücuda yağ olarak girmeyeceği öğretilir. Yani biyoloji konusunu biraz bilen biri, bu konuyu bilir. Yumurta yediğimiz zaman vücuda yumurta olarak girmez işte bu sebeple yumurta kolesterole neden olmaz. Tavuk yediğimiz zaman tavuk mu oluyoruz?

Ki yumurta yediğimiz zaman kolesterolümüz yükselsin? Balık yerken vücuda balık olarak mı giriyor? Bunlar yenildiği zaman bağırsaktan kırılır, yıkılır emiler ve kan dolaşımı ile karaciğere gelir. Karaciğer, bütün vücudun ihtiyacına göre yağını da, proteinini de, şekerini de üretir.

Karatay Diyeti zor bir şey değil. Beslenme konusunda doğru bildiğimiz yanlışları düzeltip, fizik hareketimizi biraz artırıp, leptin hormonunun gündüz ve gece salgılanmasını sağlayabilirsek, birikmiş yağlar yıkılarak gider zaten…


Malumunuz halkımız biraz sabırsız. Özellikle diyette çok çabuk sonuç almak istiyor. Karatay Diyeti kitabını alıp uygulamaya başlayacaklar ya da bir hastalığı varsa size gelip uygulamaya başlayacaklar bu diyeti nasıl uygulayacak, hayatlarında neler değişecek, ne kadar zamanda sonuç alabilecekler? Tabii kişiye göre mutlaka değişecektir ama ortalama bir süre verebilir misiniz?


Tek bedeni herkese giydiremiyoruz. Herkes kendine özeldir. Yaşam biçimi, yaş durumu, doğurganlık çağında olup olmaması, hamile olup olmaması, sporcu olup olmaması, sedanter (hareketsiz) olup olmaması, menopozda olup olmaması ve kullandığı ilaçlar kilo verme sürecini etkiler.

Karatay Diyeti’nin amacı, sağlıklı beslenme ve yaşam biçimini yerleştirmektir. Alışkanlıklarımızı sağlıklı yönde değiştirmektir. Alışkanlıklar kolay kolay değişmediği için bu diyette birden bire kilo verilmez.
Çünkü maalesef yıllarca vücutta birikmiş yağlar kızgın tavadaymış gibi erimez. Metabolizmanın terse dönmesi gerekiyor.

Karatay Diyeti ile önce vücudun kilo alması yani yağların birikmesi önleniyor. Daha sonra bir durağanlık devresi oluyor. Ondan sonra da birikmiş olan yağlar yıkılarak kalıcı olarak kilo veriliyor. Bu diyeti uygulamaya başladıktan sonra yediklerimiz bizi acıktırmıyorsa işte bu iyileşmenin ilk belirtisidir. İlk haftalardan itibaren bu iyileşme başladı ise doğru yoldayız demektir.

İlk hafta hemen herkes farkı hissediyor. Daha sonra ortalama altı aya kadar sonuç alınabiliyor. Ancak önemli hastalığı olanlarda iki seneye kadar süren takipler de var. Bu sebeple sabretmek gerekiyor.

Gençlerde çok hızlı sonuç alınabildiği gibi 60 yaş üstü menopozdaki hanımlarda daha yavaş yol alınıyor. Günde 5 km yol yürüyen çok hızlı hedefe ulaşabildiği gibi, günde 20 dakika yürüyen daha yavaş ilerliyor.

Karatay Diyeti’ni uygularken yediğiniz her şey doğal ve mevsimsel olacak. Katkı maddesi içeren ve işlenmiş hiçbir şey yenmeyecek. Yemek yenilen zamanlara dikkat edilecek. En önemli nokta, akşam sekizden sonra hiçbir şey yememek, bol su içmek ve hareket etmek… Hareket çok önemli, bunun için herkesin bahane ortaya koymadan vakit ayırması gerekiyor.

Ben özellikle büyük iş adamlarımız, banka veya şirket müdürleri ya da memurlarımız geldiğinde öğle tatilinde, dışarı çıkıp 15-20 dakika yürümelerini öneriyorum. Başlangıçta bu bile yeterli.

Yatmadan önce yaşadığınız binanın etrafında birkaç tur atabilir veya çocuğunuz varsa hiç evden çıkamıyorsanız, eşinizi alın müziği açın, bir saat dans edin… Kol bastı mı yaparsınız, vals mi yaparsınız, rock’n roll mu yaparsınız tercih size kalmış.



yüzdeki kılcal damarlar için atkestanesi kürü

yüzdeki kılcal damarlar için atkestanesi kürü

yüzdeki kılcal damarlar için atkestanesi kürü

Suna Dumankaya yüzde oluşan kılcal damarların giderilmesi için bitkisel tedavi olarak at kestanesi kürünü tavsiye ediyor...


yüzdeki kılcal damarlar için atkestanesi

 
Kılcal damarlar için çare at kestanesinin kabuğundadır. At kestanesinin kabuğunu soyun ve rendeleyip cam kavanoza koyun.

Üzerine çıkacak kadar zeytinyağı koyun. Güneşte 20 gün beklettikten sonra süzün. Her sabah cildinize sürün. Bu sayede kılcal damarlarınız çoğalmaz.

Suna Dumankaya
Karın ağrısı için bitkisel tedavi

Karın ağrısı için bitkisel tedavi

Karın ağrısı için bitkisel tedavi

Karın ağrısı için bitkisel tedavi karın ağrısının nedenlerine göre değişir. Karın ağrısının nedeni hazımsızlık ise,  zencefil suyu  içilir. Bunun için, küçük bir parça taze zencefil rendelendikten sonra sıkılarak bir tatlı kaşığı kadar  suyunu çıkarın. 


Buna bir tutam karabiber ekleyin ve için. Daha sonra, üstüne bir bardak su içebilirsiniz. Zencefil hazımsızlık düzeltmek için doğal niteliklere sahiptir.

Çemen tohumu ve kaya tuzu doğal  kramp giderici olarak karın ağrısı için etkili bir ev ilaçlarından biri olarak kabul edilebilir. Ayrıca mide ağrısı ve alt karın ağrısını hafifletmede yardımcı olur. 

Çemen tohumları ve kaya tuzu bağırsak hareketlerini düzenleyen doğal sindirim enzimleri içerir. Bir tatlı kaşığı  çemen tohumu öğütün. Bir tutam kaya tuzu ekleyin. Bu karışım özellikle kötü sindirim  nedeniyle oluşan karın ağrısı için en iyi ev ilacıdır. 

Limon suyu, kaya tuzu ve zencefilin doğal karın ağrısı kesici karışımdır. Bunları normal sodanın içine ekleyerek etkili bir soda yapabilirsiniz. Limon suyu, zencefil suyu ve biraz kaya tuzu alıp düz bir soda içine ekleyebilirsiniz. Bu kabarcıklı içecek karın ağrısı için hızlı ev ilaçlarından biri olarak faydalıdır.

Adet gecikmesine bitkisel çözümler – Adet gecikmesi için bitkiler

Adet gecikmesine bitkisel çözümler – Adet gecikmesi için bitkiler




Prof. Dr. Ahmet Maranki Adet Söktürücü Bitkisel Çaylar… Adet söktürücü yöntemler, adet sökücü çay tarifleri… Doğal adet söktürücü ilaç ve formüller… Adet söktürmek için bitkisel çözümler, bitki çayları… Adet söktürücü bitkisel ilaçlar
Ahmet Maranki adet söktürücü bitkisel çaylar olarak maydanoz, civanperçemi, papatya, nane, nergis, kimyon, safran, rezene, anason, havuç tohumu, karabaş otu, misk ve adaçayını öneriyor. Bu bitkilerden hangisi istenirse o bitki, çay şeklinde demlenip içilir. Bu şifalı bitkilerden yapılan adet söktürücü çaylardan günde 3-4 bardak içilmelidir. Bunu ek olarak taze üvez meyveleri tüketmek de adet söktürmeye faydalı olacaktır.

Adet sökücü şifalı bitkiler
Adet söktürücü bitkisel ilaç arayanlar için dereotu tohumu da kullanılabilir. Adet kanamasını söktürmek için 2 çay kaşığı dövülmüş dereotu tohumu ile adet söktürücü bitki çayı hazırlanmasının ve içilmesinin de adet sökmeye yardımcı olacağını söylüyor.
Prof. Dr. Ahmet Maranki adet düzensizliği için zerdaçal bitkisinin çay biçiminde demlenip içilmesinin veya zerdaçalın toz haline getirilerek kullanılmasının etkili olacağını belirtiyor.
Adet sökücü olarak kereviz tüketmenizde fayda var. Civan perçemi ile hatmi çiçeğinin karışımıyla adet söktürücü bitki çayı yapıp içmeyi deneyebilirsiniz.
Adet söktürücü şifalı bitkiler özellikle adet gecikmesi sorunu olan hanımlar için önemli bir bitkisel çözüm ve tedavi yöntemidir. Adet söktürme veya sökme yöntemi olarak iğne tedavisi uygulanabildiği gibi Doğru bitkileri kullanarak adet gecikmesi veya adet olamama sorunundan kalıcı bir biçimde kurtulabilirsiniz. Peki bu adet söktürücü bitkiler nelerdir?
Gerek ibrahim saraçoğlu, Ahmet Maranki ve Ömer Coşkun gerekse suna dumankaya tarafından tavsiye edilen bu bitkiler ile adet söktürücü olarak bitkisel çözüm sağlanabilmekteir. Doğal adet söktürücül bitkiler olarak ta adlandırabileceğimiz bu şifalı otlar kısaca şunlardır:
Ahmet Maranki adet söktürücü bitkisel çözüm ve tedavi tavsiyeleri: maydanoz, civanperçemi, papatya, nane, nergis, kimyon, safran, rezene, anason, havuç tohumu, karabaş otu, misk ve adaçayı kullanmayı tavsiye ediyor. Ayrıca Ahmet Maranki dereotu tohumu kullanımının da Adet söktürücü olarak işe yarayacağını ifade ediyor. Adet kanamasını söktürmek Dere otu nasıl kullanılır: 2 çay kaşığı ezilerek ufalanmış dereotu tohumundan ılık suya atılarak 15 dakika kaynatılıp bitkisel çay elde edilir ve sabah akşam olmak üzere günde 2 kez aç karnına içilir.
Ahmet Maranki ayrıca adet düzensizliği için zerdaçal çayı da tavsiye ediyor. Zerdacal bitkisinin toz haline getirilerek çay oluşturulması adet düzensizliğine bitkisel formül ve çözüm olarak etkili olmaktadır.
Adet sökücü diğer bir bitkisel tedavi yöntemi ise Kereviz sebzesidir. Kereviz yiyerek adet sancılarına kesin çözüm bulabilirsiniz. Civan perçemi ile hatmi çiçeği karışımından elde edilen bitki çayı da adet söktürücü özelliğe sahiptir ve adet sancılarını azaltıcı faydaları vardır.


İbrahim Saraçoğlu adet söktürücü bitkisel çözüm ve tedavi tavsiyeleri:
 Aşırı adet kanamalarına bitkisel çözüm amacıyla 1 litre suya 20 gram un ufak edilmiş çoban çantası ve atkuyruğu bitkisi ilave edilerek karıştırılır ve 20 dakika bekletildikten sonra içirilir.
Kereviz sebzesi ile maydonoz otunu rendeleyip karıştırarak ılık suya atın. Bir gece bekletin. Sabah ve akşam aç karnına 3 gün üç gece için. Bu bitkisel çözümü adet kanamasından evvelki 5 günde yapın. Böylelikle aşırı adet kanaması sorunu çözülmüş olacaktır.
Adet düzensizliklerinde zerdeça çayı etkili olmaktadır.
Civanperçemi, kadınlarda görülen ağrılı adet sancıları ve krampları tedavisinde fayda sağlayan bir bitkisel formül ve çözümdür.
Suna Dumankaya adet söktürücü bitkisel çözüm ve tedavi tavsiyeleri:
Adet düzensizliği ve gecikmesi şikayeti bulunan hanımlar içinSuna Dumankaya tarafından sunulan bitkisel kür bulunuyor. Bu bitkisel çay kürü ile adet söktürücü ve getirici bir bitkisel çay formülü oluşturmuş olacaksınız.
1 tutam kekik ve 1 tutam reyhan otu nu 80 derece suya atarak 4 dakika kaynatıyorsunuz ve demlendikten sonra bitkisel çay formülü şeklinde günde 3 kez yemeklerden önce 200 ml içiyorsunuz.

Suna Dumankaya, regl sancıları ve karın ağrıları için yabani kekik çayını tavsiye ediyor. Adet ve Regl düzensizliğine karşı da yabani kekik iyi geliyor.
Kahverengi benlere bitkisel çözüm-yüzdeki kahverengi benler nasıl geçer

Kahverengi benlere bitkisel çözüm-yüzdeki kahverengi benler nasıl geçer


Benler nasıl geçer ve yok edilir – Yüzdeki benlere bitkisel çözüm, benler neden oluşur, benleri yok etme, benlerin alınması, benlerin anlamı, benlerin anlamları, benlerin çoğalması, benlerin tedavisi
Benler nasıl geçer ve yok edilir sorusunun cevabı yine bitkisel çözüm ve formüllerde…. Ahmet Maranki imzalı bitkisel tedavi formülleri ile yüzdeki yüzdeki, omuzdaki, ciltteki benlere kolay ve ektili bir biçimde kesin çözüm bulabileceksiniz.
Benler yüzdeki cilt lekelerinin bir türü olup koyu kahverengi ve siyah görünümleri ile dikkat çekmektedir. Ben lekeleri sadece yüzde ve yanakta çenede değil, omuzda göğüste el ve ayaklarda boyunda ensede karında kısacası vücudun herhangi bir yerinde oluşabilmektedir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte bir insanda ortalama olarak 10 ile 40 arası ben olmaktadır. Tıbbi dilde ben, nevus veya nevi olarak tabir edilir. Benler aslında çoğu zaman zararsız cilt oluşumlarıdır. Çok nadiren cilt kanserine neden olabilen kötü huylu benler de oluşabilmektedir. Ciltteki benler oval ve yuvarlak biçimlere olup, doğumla çocuklukta veya ergenlikte gelişebilmektedir. Hamilelikte ben oluşumu da sık görülen bir durumdur.


Benler neden oluşur
Benlerin oluşumunun değişik nedenleri vardır:
Ciltteki pigment hücrelerinin çoğalması
Kalıtım ve genetik faktörler
Güneş ışığında aşırı durmak benlerin oluşumuna neden olur.
Benlere bitkisel çözüm – Benlere doğal çözümler ve ev yapımı tedavi yöntemleri
Cillte, sırtta ve özellikle yüzde ortaya çıkan benler nasıl geçer, bu sorunun cevapları arasında bitkisel ve ev yapımı doğal yöntemler de bulunmaktadır.
Vücuttaki benlere bitkisel çözüm
Bir tutam kişniş’i iyice öğüterek benlerin üzerine uygulayın. Aniden çıkan benlere bitkisel çözüm olan kişniş masajı ile birkaç günde benlerden kurtulmak mümkün.
Bir avuç keten tohumunu keten tohumu yağı ile birlikte ezilmiş vaziyette karıştırın. İçerisine de bir tatlı kaşığı bal ekleyin. Benler üzerine bu karışımı sürün ve her gün tekrarlayın. Benlere doğal çözüm olan bu metod, daha çok inatçı kahverengi benleri yok etmek için kullanılmaktadır.
Bir baş sarımsağı ezerek ben olan bölgeye sürün ve üzerini bir bandaj ile kapatın. Bu yöntem ben lekesi tedavisi olarak en basit bitkisel tedavi yöntemlerinden birisidir. NOT: uygulayan bazı arkadaşlar cildi kabarttığını tahriş ettiğini söylüyorlar. o nedenle hassas ciltlere sahip olan kişiler doktora danışmadan sarımsak kürünü uygulamasınlar.
Yüzdeki lekeler nasıl yok edilir
Karahindiba kökü, yüzdeki lekeler ve ben lerden kurtulma için uygulanan en eski ve en iyi doğal bitkisel çözümlerden birisidir. Evde yapılan bu bitkisel benlerden kurtulmanın doğal yolları ile benlerden kurtulmanın yolu pekala mümkün olacaktır. Şimdi yapacağınız leke merhemi için Karahindiba kökü’ne ihtiyaç duyacaksınız. bu kökü iyice ezerek yoğurda karıştırın ve ben şikayeti olan cilt bölgesine uygulayın. Günde 3 kez uygulanacak karahindiba kökü kürü ile zamanla ben izlerinin aldırılması gibi bir etki oluşturduğunu göreceksiniz.

Cilt rahatsızlıklarının çözümü bitkilerde
Ben izleri yok etmede diğer bir bitkisel doğal tedavi çözümü, Ananas kürüdür. Taze kesilmiş bir dilim ananası ince kağıt gibi iyice dilimleyerek ben olan bölgeye koyacaksınız. 2-3 gün içerisinde ben izlerinin hafiflediği ve ben lekesi renginin açıldığına şahit olacaksınız.
C vitamini tabletini ezip ben lekesi olan bölgeye koyun. Dökülmemesi için ban ile sabitleyin.

Yüzdeki benlere bitkisel çözüm
Çay ağacı yağı da ben lekeleri tedavisinde etkili bir cilt lekesi bitkisel çözümüdür. Bir hafta 10 gün uygulanacak Çay ağacı yağı kürü ile benler açılmakta ve dikkat çekmez bir hal almaktadır.
Bitkisel yollarla Ben tedavisi için Elma sirkesi kürü de tavsiye edilebilinecek bitkisel yöntemler arasındadır. Bir parça pamuğa emdirilmiş elma sirkesini ben olan bölgeye uygulayın ve yüzünüzü kurumaya bırakın. 20 – 30 dakika sonra yüzünüzü sabunsuz ılık su ile durulayın.
Bir dilim greyfurtu 3 – 4 hafta boyunca ben lekesi olan bölgeye koyun ve greyfurtun üstünü bir yara bandı ile kapatın. Bu yöntem de ben ve cilt lekeleri için etkili bir bitkisel çözüm dür.
Çok hızlı ve sağlıklı bir şekilde zayıflama yolları!

Çok hızlı ve sağlıklı bir şekilde zayıflama yolları!

Çok hızlı ve sağlıklı bir şekilde zayıflama yolları!

Gayretli bir şekilde sürekli zayıflamaya çalışıyorsunuz fakat her seferinde sonuç hüsran oluyor. Bu yoğun gününüzde sadece 60 saniyenizi ayırıp zayıflama ipuçları içeren makalemizi okuyun ve çok hızlı, kolay ve kalıcı bir şekilde 5 kilo vermenizi sağlayacak bu zayıflama diyeti hakkında bilgi sahibi olun.
İlk olarak hızlı zayıflama yolunda başarıya ulaşmak için %100 doğal zayıflama yöntemlerine bağlı kalmalısınız. Şimdilerde moda olan zayıflama diyetleri gibi, doğal olmayan zayıflama teknikleri ile sadece metabolizmanızı yavaşlatırsınız. Metabolizmanız yavaşladığında ise yağlar yakılmak yerine depolanmak için kullanılır. Bu da zayıflamayı imkansız hale getirirken kilo almaya sebep olur. Zayıflamak için yapılacak en iyi diyet kalori değiştirme diyetidir.
Bu zayıflama diyeti sizde Lezzetli ve Besleyici Yemekler yeme (gerçek yiyecekler) alışkanlığı yaratır. Günlük tüketeceğiniz bu yiyecekler yağ yakan hormonlarınızda aşırı artışa sebep olacaktır ve çok hızlı bir şekilde zayıflamanızı sağlayacaktır. Bu zayıflama diyetinin bu kadar etkili olmasını sağlayan sizin de öğreneceğiniz kalori değiştirme tekniğidir. Bu teknikle metabolizma hızınız maksimuma ulaşacaktır ve bu da sizin çok hızlı bir şekilde zayıflamanızı sağlar.
Kalori değiştirme diyetinin en önemli sonucu nedir?  Kalıcı olarak çok daha güçlü bir hale getirimiş bir metabolizmanız olacak, acıkma, tatlı şeyler yeme isteği gibi duygulardan arınacaksınız ve 2 haftadan daha kısa bir sürede 5 kilo zayıflamış olacaksınız.

Bir önceki yazımız olan Duvarlar çizgileniyor başlıklı makalemizde 2012 dekorasyon trendleri, çizgi ve çizgileniyor hakkında bilgiler verilmektedir.

PAYLAŞ
facebook Twitter Frienfeed Twitter Google
Kaynak: http://www.benimmelegim.com/cok-hizli-ve-saglikli-bir-sekilde-zayiflama-yollari/#ixzz23Q0qBYPt
Ahmet Maranki göbek eritme diyeti

Ahmet Maranki göbek eritme diyeti

Ahmet Maranki göbek eritme diyeti

Ahmet Maranki tavsiye ettiği göbek eritme diyeti ile 5 hafta içinde 10 kilo verebileceğinizi söylüyor. Ahmet Maranki tarafından tavsiye edilen Göbek eriten diyetin ana besini ise elma.

Ahmet Maranki göbek eritme diyeti


Her gün öğle ve akşam yemeklerinden yarım saat önce 1 tane kabuğu soyulmuş elma ya da elma hoşafını tüketeceksiniz. Elmanın posası doygunluk verir ve tok tutma özelliği nedeni ile zayıflatma etkisi olan meyve kompostosu olduğunu zaten biliyorsunuz.

Elmanın içeriğindeki doğal meyve şekeri, kandaki glisemik indeksi yükseltir ancak kan şekeri seviyesini düşük tutar. Bu nedenle elma, doygunluk hissi vererek tok tutar. Yemeklerden 30 dakika önce elma kürü uygulanmasının nedeni ise elmada bulunan fruktoz şekerinin kana karışma süresinin en az 20 dakika gerektirmesidir.

Elma diyeti, yemeklerde daha az yemenizi sağlayarak 5 haftada 5 kilo zayıflama ve göbek bölgesinde bölgesel incelme sağlayacaktır. Elma diyeti kürünün ardından yemeklerinizde salata ya da çorba tüketimi ve de günlük 45 dakika yürüyüş, 5 hafta sonunda 10 kilo kadar zayıflama sağlayacaktır.

Ahmet Maranki resmi web sitesinde açıklanan Elma diyeti kürü, özellikle elma sezonunun 4 mevsim açık olduğu yurdumuzda kolaylıkla uygulanacak bir diyet kürüdür.
Oruç Tutarken Ağız Kokusunu Önlemek İçin

Oruç Tutarken Ağız Kokusunu Önlemek İçin



Oruç Tutarken Ağız Kokusunu Önlemek İçin 

 Oruç tutarken ağzın kokması hem oruç tutan kişiyi hem de çevresini rahatsız edebiliyor. Ramazan’da ağız bakımıhakkında bilgiler veren Anadolu Sağlık Merkezi Diş Hekimi Alper Çıldır, uygulanacak basit tekniklerle oruç sırasında oluşan ağız kokusunun önlenebileceğini ifade ediyor.
Ramazan boyunca 15-16 saate varan açlık ve susuzluk ister istemez ağız kokusunu da beraberinde getiriyor. Anadolu Sağlık Merkezi Diş Hekimi Alper Çıldır, oruç sırasında oluşan ağız kokusunu önlemenin en basit ve etkili yolunun sıvıyı yutmamak koşuluyla dişleri fırçalamaktan geçtiğini söylüyor.
“Oruçluyken diş fırçalamanın hiçbir sakıncasının olmadığı din adamları tarafından da defalarca onaylanmıştır” diyen Alper Çıldır, diş fırçalamanın beslenme ile ilgili bir durum olmadığı için yutmamak kaydıyla oruca bir zararı bulunmadığını belirtiyor.
Ağız kokusunun yüzde 87′sinin dilden ve/veya dişeti iltihabından kaynaklandığını söyleyen Diş Hekimi Alper Çıldır, fizyolojik olarak her sağlıklı kişide, sabah uyandığında sindirim kanalında biriken gazlar veya dil yüzeyinde üreyen bakteriler sebebi ile ağız kokusunun meydana gelebileceğini ifade ediyor.


Ağız kokusunun önüne geçmek için…
Diş Hekimi Alper Çıldır, Ramazan boyunca ağız bakımı ve kötü ağız kokusunun önüne geçmek için şu önerilerde bulunuyor:
• Dişlerinizi 2 dakika fırçalayın: Orucunuza başlamadan önce ve orucunuzu açtıktan sonra dişlerinizi mutlaka en az iki dakika fırçalayın.
• Tarçın tüketin: İftar ve sahurda uygun yiyecek ve içeceklere tarçın ekleyin.
• Gece burnunuz tıkalı uyumayın: Gece uyurken burnunuzun tıkalı olmadığından emin
olun ve ağzınızdan nefes almamaya özen gösterin.
• Lokmalarınızı iyi çiğneyin: Lokmaların iyi çiğnenmesi sindirime yardımcı olacağından mide asidinin de daha az oluşmasını, dolayısıyla sabahları uyanıldığında ağız kokusunun oluşmamasını sağlar.
• Limonlu su için: Limon ağız kokusunun giderilmesinde etkili bir yiyecek olduğunu için yemeğin yanında limonlu su tüketin.
• Dili ve yanakların iç kısmını da fırçalayın: Ramazan’da sadece diş fırçalamak tek başına yeterli değildir. Ağız kokusunun önüne geçmek için dilin üstünü ve yanakların iç yüzeylerini de iyice fırçalamak’ ta etkili olacaktır.
• Diş ipi ve ağız gargarası kullanın: Ağız bakımında sadece diş fırçası tek başına yeterli değildir. Diş ipi ve ağız gargarası da ağız kokusu oluşumunu önlemekte etkilidirler

Bir önceki yazımız olan Ünlü diyetisyen Ender Saraç’ın meşhur göbek eriten diyeti başlıklı makalemizde Ender Saraç’ın, eriten diyeti ve meşhur göbek hakkında bilgiler verilmektedir.

PAYLAŞ
facebook Twitter Frienfeed Twitter Google

Kaynak: http://www.benimmelegim.com/oruc-tutarken-agiz-kokusunu-onlemek-icin/#ixzz22tndFqqW
Diyetle ilgili en çok sorulan sorular

Diyetle ilgili en çok sorulan sorular

Diyetle ilgili en çok sorulan sorular

Günümüzde diyetler ve diyet programları nerdeyse hayatımızın olmazsa olmazı haline geldiler. Günlük olarak almamız gereken kalori ve yağ miktarlarından ve hangi yiyeceklerin kolesterolümüzü düşüreceğine dek birçok soru aklımıza takılıyor.
Diyet konusunda en çok sorulan soruların cevaplarını Hay Güzellik ve Estetik Merkezi uzmanlarından Dr. Alp Kürşad Mamak açıklıyor…
 Kilo vermek isterken günlük alınması gereken yağ miktarı nedir ?
 Yapılan araştırmalar; günlük alınan kalori miktarının yüzde 15`i, diyet yapıyor olun ya da olmayın her iki halde de yağlardan sağlandığını gösteriyor. Bu miktar; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterlidir. Sözgelimi, bin 500 kalorilik bir diyet yapıyorsanız alabileceğiniz yağ miktarı 50 gram ile sınırlı olmalı.
Karbonhidrat niçin egzersiz için de önem taşır ?
 ücudumuzda glikojen olarak depolanan karbonhidratlar, kas gücünü artırmak için son derece önemli rol oynarlar. Ayrıca, aşırı olmamak şartıyla vücudumuzda depoladığımız yağlar da aynı etkiyi gösterirler.
Kas gelişiminde önemli rol oynayan glikojeni vücudunuza sağlamak için, egzersiz çalışmalarınız sonrasında karbonhidrat içeren yiyecekleri yemeniz gerekir. Mesela 90 dakikalık bir egzersiz sonrası, fırınlanmış patates, bir porsiyon meyve veya kepekli krakerler iyi birer seçim.
Kahvede bulunan kafein kemikleri zayıflatır mı ?
 Hayır. Çok aşırı miktarda kahve içmiyorsanız böyle bir durum söz konusu değil. Gene de kafeinin kemikleriniz üzerindeki zararlı etkilerinden endişe duyuyorsanız, kahvenizi sütle içmeyi deneyin.
Yumurta kolesterol açısından kötü mü ?
 Ölçülü olduğunuz sürece hayır. Yumurta, vücudunuz için gerekli olan protein, K vitamini, riboflavin ve selenyumu sağlamak için mükemmel bir kaynak. Yapılan araştırmalar, yumurta sarısının 213 mg kolestrol içeriyor olmasına karşın, haftada 2 adet yumurta yemenin kandaki kolesterol düzeyi üzerinde hiçbir olumsuz etkide bulunmadığını gösteriyor.
Hangi yiyecekler kolestrolü düşürür ?
 Lif bakımından zengin sebzeler, söz gelimi yulaf, fasulye ve soyalı besinler, kolesterolü düşürüyor. Bunlar, kandaki kolesterol miktarını dengeleyici özelliğe sahip bulunuyor.
Kolesterolünüz yüksekse, özellikle az yağ içeren bir diyet yapmalısınız. Aldığınız yağ miktarını azaltmak için meyve ve sebze ağırlıklı öğünler yemelisiniz ve kırmızı eti azaltmalısınız. Ayrıca süt ve süt ürünlerinden de yağsız olanları tercih etmelisiniz.


Midedeki açlık kazıntısını nasıl giderebilirim ?
 Bunu tamamen geçiremezsiniz; fakat kendinize en zararsız biçimde üstesinden gelebilirsiniz. Bunun için, diyetisyenlerin belirledikleri stratejilerden birini deneyebilirsiniz. Dilediğiniz yiyecekten ufak miktarlarda yiyerek açlığınızı gidermeye çalışın. Canınızın çektiği yiyeceklerin benzer diyet versiyonlarından deneyin.
En sağlıklı yağ hangisi ?
 Zeytinyağı kesinlikle en sağlıklı olanı. Göğüs kanseri riskini azaltıyor ve kolesterol üzerinde kötü etkileri bulunmuyor. Margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar damar tıkanıklığına sebep olur ve böylece yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini artırır.
Çok az yağ yemek mümkün mü ?
 Tıpkı bir araba gibi, vücudumuz da hareket etmek için yağa gereksinim duyar. Özel olarak yağ asitleri, hücre onarımında ve yenilemelerinde de iş görür. Et, balık, fındık gibi besinlerden aldığımız yağlar, aynı zamanda hormonları düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici etkilere sahip.
Her ne kadar çoğu uzman günlük kalori miktarının yüzde 15’inin yağdan karşılanması gerektiği görüşünde birleşse de, yapılan son araştırmalar, yüzde 10’un da yeterli olduğunu gösteriyor.
Acıktığım zaman neden sinirli oluyorum ?
 Vücuttaki kan şekeri düştüğünde, kanınızdaki adrenalin ve daha birkaç hormonun işlevi de azalır ve bunun sonucu sinirlilik, kan basıncınızın artışıyla doğru orantılı olarak gerginlik görülebilir.
Eğer sık aralıklarla azar azar yemek yemeye vakit ayıramıyorsanız, yanınızda bir meyve veya atıştıracak krakerler taşıyın.
Hiçbir şey yemeyerek zayıflamak tehlikeli mi ?
 Bu tarz girişimler son derece tehlikeli. Vücut iki günden fazla aç kaldığında, karbonhidrat ve protein gibi en temel ihtiyaçlarını kaslardan karşılar. Ayrıca büyük su kaybı da olur. Bunun sonucu baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı görülebilir. Açlık süresi arttıkça, tehlikeler de daha ciddi boyutlar kazanacaktır.
Gece yatmadan önce bir şeyler atıştırmak zararlı mı ?
 Gece yarısı sindirim zorlaşır. Yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istiyorsanız meyve veya bir kase yoğurt ya da bir bardak süt içmenizi öneriyoruz.
Şeker şişmanlatır mı ?
 Teknik olarak yağ içermediğinden, hayır. Şeker, saf karbonhidrattan oluşur ve biz bu ihtiyacımızı aynı şekilde ekmekten, meyvelerden de karşılayabiliriz. Ama tabii ki şeker kalori içerir.
Bazı şekerli yiyecekler, sözgelimi kurabiyeler ve krakerler, aynı zamanda yağ da içerir. O halde, çok fazla şekerli gıda tüketimi kısa sürede yağ birikimleri olarak vücudumuzda yerini alacaktır.
Bir önceki yazımız olan Başörtülü ilk Dizi Geliyor başlıklı makalemizde Başörtülü, Başörtülü ilk Dizi Geliyor ve Dizi hakkında bilgiler verilmektedir.
En Yeni Kız Çocuk Odaları

En Yeni Kız Çocuk Odaları


En Yeni Kız Çocuk Odaları

Genç kızlarınız ve yeni doğacak bebeğiniz için rengarenk oda takımları. 2012 yılının modern kız çocuk odalarında genelde pembe renk kullanılmış.

Bir önceki yazımız olan Dedikodunun Sağlığa Faydası başlıklı makalemizde Dedikodu ve Dedikodunun Sağlığa Faydası hakkında bilgiler verilmektedir.

Kaynak: http://www.benimmelegim.com/en-yeni-kiz-cocuk-odalari/#ixzz22oN6w1Eu