Osman Müftüoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osman Müftüoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bende insülin direnci olabilir mi?

Bende insülin direnci olabilir mi?

Bende insülin direnci olabilir mi?

Bel çevresinin genişleyip göbeğin büyümesi, karın ve kalça bölgesinde biriken yağların artması insüllin direncinin en önemli belirtisidir.

Kısacası sizde “elma tipi” bir şişmanlık varsa aklınıza şu soru gelmelidir: “Bende insülin direnci olabilir mi?”

Eğer hızlı kilo alıyor, yediğinize oranla çok fazla kilo aldığınıza inanıyorsanız ve/veya dikkat etmenize rağmen kilo vermekte zorlanıyorsanız bu gelişmelerin de insülin direnci ile alakalı olabileceğini unutmayın.

İnsülin direncinin kilo dışında belirtileri:


Tatlıya düşkünlük
Tekrarlayan acıkma atakları
Açlık krizleri
Doymama hızlı yeme çabuk acıkma
Yemeklerden sonra uyuklama veya bitkinlik hali
Yorgunluk ve halsizlik
Konsantrasyon azalması
Unutkanlık
Terleme
Uyku sorunları
Kızgınlık öfke ve çabuk sinirlenme hali
Tansiyon yükselmelerinin başlaması

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

İnsülin direncinin belirtileri

İnsülin direncinin belirtileri

İnsülin direncinin belirtileri

İnsülin direnci sendromu teşhisi için kullanılan objektif parametreler de vardır. Aşağıda saydığımız bulgulardan üç tanesinin aynı kişide bulunması tanı koymak için yeterli sayılmakta:

* Kanda şeker ve insülin fazlalığı önemli bir teşhis kriteridir

* Kan basıncının yükselmesi: 130/85 mmHg ve üzeri

* Bel çevresinin genişlemesi (erkeklerde 100, kadınlarda 88 cm.nin üzerine çıkması)

* Karaciğer yağlanması


* Trigliseridin yüksekliği (200 mg.ın üstündeki değerler)

* HDL kolesterol düşüklüğü (40 mg/dl.nin altındaki değerler)

* Ürik asit yüksekliği

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
İnsülin direncinin neden olduğu hastalıklar

İnsülin direncinin neden olduğu hastalıklar

İnsülin direncinin neden olduğu hastalıklar


İnsülin direnci olan kişilerde aşağıda belirtilen hastalıklara yakalanma ihtimali artmakta.

* Şeker hastalığı/Erişkin tipi diyabet

* Obezite/şişmanlık

* Koroner kalp hastalığı/inme ve felçler

* Bazı kanserler (meme, prostat)

* Hipertansiyon


* Karaciğer yağlanması/yağlanmaya bağlı iltihaplanma

* Gut hastalığı

* İnsülin direncine yakalanan kişilerde reaktif hipoglisemi ataklarının, gizli şekerin, bellek bozukluklarının, Alzheimer hastalığı gelişme ihtimalinin, depresyon ve panik atakların, uyku apnesi ve horlamaların, kan pıhtılaşmasında bozulmaların beklenenden daha sık görüldüğünü kanıtlayan bulgular elde edildi.

İnsülin direncini azaltmak için en etkili ilaç: Metformin

İnsülin direncini azaltmak için en etkili ilaç: Metformin

İnsülin direncini azaltmak için en etkili ilaç: Metformin

İnsülin direncini azaltmak için bazı reçeteli ilaçlardan da yararlanabilmekteyiz.
İnsülin direncini azaltmak için en çok kullanılan ilaç “metformin”dir. Metformin, dokularda insülinin etkinliğini artırıyor. Dolayısıyla şekerin kullanımı da artıyor.

Bununla beraber metforminin, bazı yan etkileri olabileceği için mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekiyor.



İnsülin direncine bağlı kilolarından kurtulurken metformin içeren ilaçlardan fayda görenler (glukofaj, glufor, glokofen, diaformin gibi ürünler), birbirlerine bu ilaçları tavsiye ediyorlar. Ancak bu son derece yanlış bir tutum. Çünkü bu ilaçlar kanda lâktaz seviyelerini artırabilir, laktikasidoz gibi tehlikeli tablolara yol açabilir.

Ayrıca hamilelerin kullanmaması gerekir. Karaciğer, böbrek yetmezliği olanlarda da kullanmamak gerekir.

İnsülin direncini azaltan ilaçlar arasında “tiazolidindionlar” da var. Bu grupta yer alan ilaçlar (pioglitazon, rosiglitazon, troglitazon) dokuların insüline duyarlılığını artırdıklarından insülin rezistansını kırmak için kullanılırlar. Bu ilaçların da mutlaka doktor tarafından önerilmesi halinde kullanılması lazımdır.

Aynı amaçla “alfa-glukosidas baskılayıcılar”dan ve “benfotiyamin”den de yararlanmak mümkündür. Unutmayın, bu ilaçlardan hangilerinin ne dozlarda, ne süre ile ve ne sıklıkta kullanılacağına yalnızca doktorlar karar vermelidir.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
İnsülin direnci nasıl çözülür?

İnsülin direnci nasıl çözülür?

İnsülin direnci nasıl çözülür?

Genetik olarak “insülin direnci” mirasına sahip olan kişiler kolay şişmanlar. İşin kötüsü, bu şanssız insanlar kilo aldıkça insülin direnci daha da derinleşir.

Bu da daha çok kilo almak anlamına gelmektedir. Yani tam bir kısırdöngü olmaktadır. Allah bu kişilere kolaylık ve sabır versin!



insülin direnci sorununu çözmenin en etkili yolu kilo vermektir.



Bizim tecrübelerimize göre yüzde 5’lik bir kilo kaybı bile insülin direncini kırmaya yetmektedir, yüzde 10’un üstündeki kilo kayıpları sorunu nerede ise çözüyor.

Kilo vermek kan şekerini kontrolünü dengeler, kan basıncını düşürür, trigliseridi normal değerlere getirir.

Bir süre sonra iyi kolesterol HDL’de yükselmeye de yol açıyor. 

Kısacası insülin direnci genetik mirasta yazılı kalıcı bir “kodlanma hatası”, “genetik bir eğilim” durumudur.

Bu sebeple “asla tamamen yok edilemez, sorun kökünden çözülemez” ama pek çok genetik sorun gibi o da yönetilebilen, kontrol altına alınabilen bir problemdir.

İnsülin direncini kontrol altına almak için ne yapmalı?

“İnsülin direncinin nasıl kontrol altında tutulacağı” sorusunun yanıtına gelince... Bu, bilgili bir hasta ile uzman bir sağlık ekibinin birlikte çalışarak başarabileceği bir iştir.

İnsülin direncini normale getirmek, sadece ilaç yutmak veya yalnızca diyet yapmakla mümkün olmaz.

Bu iki önlem birlikte uygulansa bile arzu edilen sonuç her zaman alınamaz. Çünkü bu iş, egzersiz olmadan asla başarılamaz...



Sorunun çözümü, kilo vermekten geçiyor. Mevcut kilonun yüzde 10’unun kaybı, yukarıda da belirttiğimiz gibi orta ve uzun vadede mükemmel yararlar sağlıyor ama ne var ki insülin direncini yönetmeyi öğrenmeden kilo vermek oldukça zor, hatta imkânsız!



Bir miktar kilo verilse de bir süre sonra fazlasıyla geri alınıyor. Bunun için mutlaka “medikal bir kilo programı” şart. Çoğu hastada “diyet+egzersiz+ilaç” üçlüsü olmadan başarılı olmak mümkün değil.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı?

Fındık mı, ceviz mi daha yararlı? sorusu bana sık sorulan sorulardan biridir ve cevabım hiç değişmez:

ceviz de
fındık da, yer fıstığı da badem de sağlığa yararlı yiyeceklerdir.

Birbirlerinden ufak besinsel farkları olsa da bu dörtlünün her biri özellikle atıştırmalık olarak en sağlıklı seçimlerdir.



Ara öğün olarak her zaman akla gelmesi gereken bu besinlerden cevizin Omega-3, fındığın E vitamini, bademin kalsiyum, yerfıstığının ise resveratroldan daha zengin olma gibi avantajları var. Ortak dezavantajları ise yüksek kalorili olmaları.

Bu dörtlünün her birinin 100 gramında 600 kalori var ki bu bir kadının günlük kalori ihtiyacının üçte biri, erkeğin ise neredeyse dörtte biridir. Bu sebeple bunları avuç avuç yerseniz kolayca kilo alır, fayda yerine zarar bile görebilirsiniz.

Benim önerim ara öğün olarak yerken 30 gramı keyif için yediğinizde 50 gramı asla geçmemenizdir.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
Reflü kanser yapar mı?

Reflü kanser yapar mı?

Reflü kanser yapar mı?

Son dönemde
reflü şikayeti sık görülen bir sindirim sistemi problemi haline geldi.

Reflü hastalığının temel nedeni asidik mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır.

Asitli mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması ve yemek borusu ile uzun süre temas etmesi yemek borusunda tahribata neden olur.



Eğer mideye doğru bir safra geri kaçağı da varsa reflü hem asit hem safra nedeni ile tahribat yapar.

Uzun süren reflü probleminin yemek borunuzda kanser oluşumuna neden olabileceği biliniyor.

Prof Dr Osman Müftüoğlu

D vitamini kanseri önler mi?

D vitamini kanseri önler mi?

D vitamini kanseri önler mi?

Kanserin bu kadar artmasında D vitamini noksanlığının artmasının da rolü olabilir.

Yeteri kadar D vitamini alan kişilerde özellikle meme, prostat ve kolon kanserlerinin daha az görüldüğü, bir genelleme yapacak olursak gerekirse D vitamininin aslında her türlü kanserden koruma konusunda önemli bir fonksiyon gördüğü anlaşılıyor.



Güneşten kaçınmak faydalı fakat yeterli miktarda D vitamini üretilmesi için cildimizi güneş ile temas haline getirmek de biyolojik bir zorunluluk.

Eğer imkân varsa zaman zaman D vitamini ölçümleri yaptırmak ve gerektiğinde D vitamini desteklerinden yararlanmak doğru bir düşünce olabilir.

Prof Dr Osman Müftüoğlu

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Kanında insülin miktarı fazla olan kişilerin kilo kontrolü konusunda zorlandıklarını bir çok kez anlattım.



Daha da önemlisi “pankreasınız aşırı insülin üretiyorsa bu durumun kilo yönetimini neredeyse imkânsız hale getirebileceğini” bir çok kez söyledim.

Bu bilgiyi ispatlayan yeni bir çalışmanın sonuçları 2009 yılının sonlarında yayınlandı.




Bu çalışmaya göre “kanında insülin seviyesi yüksek olan kişilerde beynin iştah ile ilgili ayarlama sistemleri nerede ise iflas etme noktasına geliyor.

Bu kişiler daha sık ve çabuk acıkıyor. Daha güç ve geç doyuyor, daha hızlı ve daha çok yiyor. Zaman zaman önlenmesi güç yeme krizleri yaşamaya başlıyor”.

İşin kötüsü bu krizlerden çok tercih edilen yiyeceklerin de karbonhidratlar özellikle de şeker, un, nişasta ağırlıklı karbonhidratlar olması.

Bu bilginin bir anlamı da şu: kilo sorunu özellikle insülin fazlalılığı ve bunun neticesinde gelişen insülin direnci ile ilgili olduğunda çözümü ve yönetimi daha güç bir problem haline gelebiliyor.

Bu durumda yapılacak en önemli iş kilo vermeye odaklanmak değil insülin direncini çözmek ve insülin seviyelerini makbul değerlere indirmek gibi görünüyor.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
Göz için faydalı vitaminler

Göz için faydalı vitaminler

Göz için faydalı vitaminler

“havuç ye göze iyi gelir” sözünü siz de işitmişsinizdir. Gerçekten de içeriğinde betakaroten bulunan yiyecekler göz sağlığını desteklemektedir.

Özellikle yaşlanma bölgesinde gözün ağ tabakası retinanın maküla olarak bilinen kısmında meydana gelen bozulmaları azaltmada betakaroten dışında E ve C vitaminlerinin de etkili olabileceği belirtilmektedir.



Çinko ve bakırın da göz için yararlı olabileceği saptanmış. Vitamin yapısında olmayan doğal maddelerden lütein ve zeosantinin de etkili birer göz desteği olabileceği biliniyor. En doğru yaklaşım bunların hepsinin bulunduğu karışımları kullanmak olmalıdır diye düşünüyorum.

Güvenilir bir firmanın –ilaç firmalarını tercih ediniz- ürettiği C vitamini (300-500mg), E vitamini (100 mg), çinko (10–20 mg), betakaroten (3–5 mg), lütein (40–50 mikrogram), zeosantin (400mikrogram) içeren bir destek yaşlanmaya bağlı maküla bozulması olarak bilinen sorunu geciktirmek için yararlı olabilecektir.

Sırası gelmişken hiçbir vitaminin gözdeki kırma kusurlarını azaltma bakımından faydası olmayacağını da hatırlatalım.