Güzellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güzellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BİTKİSEL YAĞLARDAN GELEN GÜZELLİK

BİTKİSEL YAĞLARDAN GELEN GÜZELLİK

Yapılan araştırmalar sonucunda, bitkiler, yardımcı tedavi anlamında, kendilerini kanıtlamış durumda. Bir de, bu bİtkilerden elde edilen bitkisel yağlar var. Bu bitkisel yağlar da en az elde edildikleri bitkiler kadar faydalı ve pek çok kullanım alanı var. Şifalı yağların en çok kullanılan alanları ise, cilt ve saç bakımı.

*GENEL CİLT BAKIMI : Papatya, havuç, ıtır, lavanta, limon ve kananga yağı, genel bakım için kullanılır.
* NORMAL CİLTLER : Miskadaçayı, lavanta ve kanaga en uygun yağlardır.
* KURU CİLTLER : İngiliz nanesi, miskadaçayı, biberiye, santal, gül ve palmarosa yağları oldukça faydalıdır.
* YAĞLI CİLTLER : Lavanta, limon, ıtır, fesleğen, sedir ve kananga yağları cildin yağ oranını dengeler..
* İLTHAPLI CİLTLER : Papatya, ıtır, lavanta, limon ve havuç yağları ciltte ki iltahapı kurutmak için kullanılır.
* HASSAS CİLTLER : En uygun yağlar papatya ve lavantadır.
* AKNELİ CİLTLER : Bergamot, ökaliptus ve palmarosa yağları en iyisidir.
* CİLDİ CANLANDIRMAK İÇİN : Papatya, günlük hindistan cevizi ve biberiye yağları kullanılır.
* KIRIŞIKLIKLAR İÇİN : Rezene, limon ve palmarosa yağı ile tedavi uygulandığı zaman, oluşacak olan kırışıklıklar büyük ölçüde önlenebiliyor.
Saç bakımı
* KURU SAÇ DERİSİ : Sedir ve biberiye yağı ile bakım yapılmalı.
* SAÇ DÖKÜLMESİNE KARŞI : Sedir, lavanta ve biberiye yağı en etkili çözüm.
* KEPEKLİ SAÇLAR İÇİN : Biberiye ve sedir yağı ile saça masaj yapılmalı.
 Menekşe gözler ile üzüm dudaklar revaçta

Menekşe gözler ile üzüm dudaklar revaçta

Menekşe gözler ile üzüm dudaklar revaçta

Bu sezon gözlerde, dudaklarda ve tırnaklarda morun kışkırtan tonlarına sıkça rastlayacağız.

Menekşe-mavi gözler, erguvan rengi dudaklar, lila yanaklar... Yeni sezona hazırlanırken mor tonları da sezonun modasında ve makyajında yine söz sahibi. Farlar, mascaralar ve göz kalemlerinin yanı sıra ojeler, allıklar ve rujlar mürdüm, patlıcan, üzüm, lavanta ve menekşe nüanslarında yüzlerde parıldayacak.

Profesyonel makyözler bu durumdan oldukça hoşnut çünkü kadınların bu tonlardan hoşlandığım biliyorlar. Yine de göz önünde bulundurmak gerekn bazı önemli ayrıntılar var; morun yumuşak tonları yüzü hafif hastalıklı koyu tonları ise dayak yemiş görüntüsü uyandırıyor. Bu yüzden makyaj sırasında renk seçiminin önemi büyük: koyu göz rengine sahip olanlar mürdüm ya da patlıcan tonlarını, mavi ya da gri gözlüler ise pastel ya da açık erguvan tonlarını tercih etmek durumunda.

Dudaklar ve yanaklar için saç rengine göre seçim yapılıyor. Sarışınların menekşe üzerinde durmaları gerekirken esmerler üzüm rengini tercih etmek durumundalar. Bu iddialı rengin tüm tonları sadece kızıl saçlılarda gönül rahatlığıyla kullanılabiliyor.

Bunun yanı sıra morla birlikte pembeyi kullanarak daha masum ve daha çocuksu bir görünüm elde etmeniz de mümkün. Tabii abartmamak şartıyla. Son derece iddialı iki rengin tonlarını iyi tutturmanız gerekiyor.

Lavantanın pırıltısı
Dudaklarınızı yüzünüzün odak noktası haline getirmek istiyorsanız, lavanta tam size uygun bir renk. Özellikle hava karardıktan sonra cazibenizi ikiye katlamak için göz kapaklarınızın üzerine parlak lila rengi far sürmelisiniz. Böylece çevrenizdekiler gözlerini sizden alamayacak ve gecenin en etkileyici kadını siz olacaksınız. Bunun yanı sıra parlak ruj yerine mat ruj kullanıp, üstüne minik pullu bir parlatıcı kullanarak gece için uygun bir görünüm elde edebilirsiniz.

Yanaklar
Elmacık kemiklerinin üzerine vişne rengi krem allık sürün ve tamamen doğal bir görüntü alana kadar iyice yayın. Teninizin rengine göre koyuluğunu ayarlamalısınız. Dayak yemiş gibi mosmor yanaklarla dolaşmak istemiyorsanız, allıkta mor rengi tercih etmeyin. Eğer illâ da mor diyorsanız, mor allığı pembe ile karıştırarak kullanın.

Gözler
Göz kapaklarınızın bütününe, donuk leylak rengi far sürün. Kaşlarınızın hemen altına parlak lila rengi pudra far sürün ve saç diplerinize doğru yayın. Göz altlarına da eflatun hatta koyu mor rengi bir hat çizebilirsiniz. Ancak yine “yorgunluktan gözlerinin altı morarmış” imajı yaratmamak için bu hattın kalınlığını ve malzemenin rengini iyi ayarlamanız lazım.

Tırnaklar
Tırnaklanız için sedefli bir mora ne dersiniz? Clinique Pink Wisp’le aradığınız sonucu elde edebilirsiniz.
Cilt kuruluğu hastalık mıdır?

Cilt kuruluğu hastalık mıdır?


Cilt kuruluğu hastalık mıdır? 

 

Cildinizde gerilme hissi, pul pul soyulmalar, kepeklenme, çatlaklar ve kaşıntı varsa cildiniz kurumuş olabilir! Peki ama neden?

Her türlü nemlendiriciyi ve kozmetik ürünü denemenize rağmen cilt kuruluğundan kurtulamıyorsanız bir uzmana başvurmanızın zamanı gelmiş demektir.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Kumbasar, cilt kuruluğuyla ilgili bilgiler verdi:

Kimlerde cilt kuruluğu görülür? 
İnsanlar yaşlandıkça daha çok ortaya çıkan bir tablo olan kuru deri ‘Kserozis’ olarak bilinir. Yaşlanmayla beraber daha kuru ve daha az yağlı bir cilt oluşur. Derinin üst tabakasının yaklaşık yüzde 10 kadarlık bir kısmını su oluşturur. Bu tabakadaki suyun azalması deride çatlama, kaşıntı ve kuruluğa neden olur.

Cilt kuruluğu olan kişilerin çoğunda altta yatan bir hastalık yoktur. Kuru cilde sahip olan kişilerin büyük çoğunluğunu ise sık duş alan kişiler oluşturur. Son yıllarda insanlarda duş alma sıklığı arttıkça kserozis sıklığının da arttığı dikkati çekmektedir.

Cilt kuruluğunun sebepleri nelerdi?
Kuru cilde neden olan çevresel etkenler; sıcak su, deterjanlar, giysilerden dolayı oluşan sürtünme, sık hava yolculuğu, rüzgara maruz kalmak, çevre kirliliği, klima ve diğer kimyasal maddeler olarak sıralanabilir. Atopik egzama, kalıtsal bazı hastalıklar, ihtiyosis, sedef gibi cilt hastalıkları, metabolik faktörler, tiroit bezinin yeterince çalışamaması, aşırı kilo kaybı ve ilerleyen yaş kuru deriye neden olan diğer faktörlerdir.

Cilt kuruluğu nasıl anlaşılır, belirtileri nelerdir? 
Deri kuruluğunun ilk belirtisi, deride donuk gri beyaz bir renk oluşmasıdır. Kuruluk arttıkça renk değişikliğine ek olarak ciltte gerilme hissi, pul pul soyulmalar, kepeklenme, deri yüzeyinde pürüzlenme, çatlaklar, yarıklanmalar oluşur. Kaşıntı, kuru derinin neden olduğu diğer bir şikayettir. Kuruluk tedavi edilmezse sonunda egzamalar oluşabilir.

Cilt tipinin (kuru, yağlı, karma) nasıl olduğunu anlamak mümkün mü? 
Deride kepeklenme, gerilme hissi ve kaşıntı şikayetleri varsa kuru cilt tipi olarak değerlendirilir. Akneye meyilliyse, gün içerisinde ve sabah uyandığında ciltte parlama oluyorsa, gözenekler genişleme ve siyah noktalar varsa yağlı cilt olarak değerlendirilir. Bazı kişilerde ise yüz bölgesinde özellikle yer yer kuruma, kepeklenme fakat belli bölgelerde ise yağlanma, parlama şikayeti olur. Bu tip ciltler ise karma cilt olarak değerlendirilir.

Cilt kuruluğu özellikle hangi bölgelerde görülür? 
Su kaybı vücudun bölgelerine göre farklılıklar gösterir. Kuruluk kollarda, bacaklarda ve gövdede daha belirgin olur; çünkü bu bölgelerde daha az yağ bezleri vardır. Yüz diğer vücut bölgelerine göre daha su geçirmezdir. Deri geçirgenliğinde ise lipitlerin (yağların) kritik rolleri vardır. Sık duş alındığında doğal deri lipitlerinin yeniden oluşabilmesi için yeterli süre olmadığı için kuruluk özellikle yağ bezleri daha az olan kol ve bacaklarda daha belirgin olur.
 Dengeli durarak güzelleşin

Dengeli durarak güzelleşin

Karşılaştığımız her problem ister istemez duruşumuzu etkiliyor. Kendine güvenin belirtisi olan dik duruş, estetik ve sağlık açısından da çok önemli.

Sahibi olduğu Cihangir Yoga’nın yeni şubesinde duruşun inceliklerini anlatan Rebekka Haas Çetin, dik durmanın sırlarını da açıkladı…

Rebekka Haas Çetin ile sahibi olduğu Cihangir Yoga’nın İstinye’de yeni açılan şubesinde buluşuyoruz. Konumuz duruş bozukluğu olunca, karşısında devamlı omuzlarımı geriye doğru atma çabasındayım.

Çetin gayet rahat:
“Biliyor musunuz aslında küçükken, bilinçsizken en doğru duruşa sahibiz, ne zamanki bilinçleniyoruz elimizde olanı kaybediyoruz.”

Zaten ne geliyorsa başımıza büyümekle geliyor. Problemlerin, travmaların, stres hatta korkunun omurilikte biriktiğini bilmiyordum. Meğer hayatın zorlukları duruşumuzu bile etkiliyormuş.

Aslında kişisel hikayelerin sebepleri bile duruş üzerinde etkili. Mesela ben, kızım doğduktan sonra onu devamlı kucağımda taşımanın duruşumu bozduğunu, bu durumun omuzlarımı yavaşça içeri döndürdüğünü söylüyorum. Aslında bunu 4 çocuk annesi ve karşımda dimdik duran bir kadına söylemek komik, ama olsun.

Meğer içgüdüsel olarak bebeğimi korumak amaçlı bu duruşu edinmişim. Bunun gibi, asfaltta yürümekten tutun bilgisayar kullanmak gibi birçok başka neden de duruş bozukluklarını tetikliyor. Çetin, yanlış duruşun tam olarak ne olduğunu anlamak için önce ideal olanın nasıl olduğunu öğrenmemiz gerektiğinde haklı. “Ayaklar omuz mesafesinde açık ve paralel. Bacaklar düz, hafifçe bükük. Omuzlar kulak memelerinden uzak, kürek kemikleri arkada hafifçe birleşik.” Ayakta dururken önemli olan, vücudun tüm ağırlığının orta noktada olması.

Tek tarafa ağırlık vermek uzun vadede vücut yapısında değişimlere yol açıyor, mesela basen oluşumunu tetikliyor. “Ayrıca tek tarafa ağırlık vererek durmak, ufak bir darbede daha kolay yıkılmamıza neden olur, dengesiz durmak güçsüzleştirir” diyor, Çetin. Duruşumuzda, omuriliğimizin kuyruk sokumunda hafif kavisini göstermeliyiz, bu demek oluyor ki; göğüs kafesi öne doğru açık olacak, popomuz da hafifçe çıkık.

Duruş bozuklukları zaman içerisinde başka problemler de doğuruyor, mesela insan kafası 4 ila 7 kg arasında değişen bir ağırlığa sahip. Herhangi bir sebepten duruş bozukluğu başlarsa, omurilik kafayı dengede taşıyabilmek için yeni bir duruş pozisyonu alıyor. Başın ağırlığını taşımak için boyun kasları sertleşmeye başlıyor. Bu da peşi sıra baş ağrısı, kronik yorgunluk gibi sorunlar doğuruyor. Duruş bozukluklarının zamanla sırt ağrısı, nefes almada zorluk ve kaslarda şiddetli ağrı gibi başka sağlık sorunlarına neden olduğu da bir gerçek.

Dik durmayı vücudunuza tekrar öğretebilirsiniz, ancak tekrar devamlı bu şekilde durmak da mümkün değil, hepimiz insanız ve gün içerisinde olumsuzluklarla, problemlerle karşılaşıyoruz. Çetin, kambur durmaya başladığını nefes alış verişinden anlıyormuş. “Eğer iyi şekilde nefes alamıyorsam bu, duruşumda bir sorun var demektir, kendimi kapatmışım anlamına gelir”. Bu arada nefes meselesi de ayrıca önemli. “Zincirin ilk halkası nefestir. Stresten çok kötü etkilenir. Doğru nefes, kişiye anında rahatlık verir. Meditasyon yapmadan da yumuşak eforsuz bir nefese sahip olmak en önemlisi.” Doğru nefes rahatça esnemeyi, eklemleri, kasları rahatlatmayı sağlıyor. Negatif enerji birikmiyor ve duruş etkilenmiyor.

Rebekka Çetin, arka vücut kaslarının (bel altı ve bacak kaslarının) kısalması sonucu duruş bozuklukları oluştuğunu söylüyor.

Aklınızda bulunsun

- Uyurken vücudun doğal duruşunu korumak için en doğrusu sırt üstü ve yastıksız uyumak.

- Kısa boylu dahi olsanız, dik durduğunuz zaman en kalabalık yerde bile fark edilirsiniz.

- Özellikle karın bölgesindeki yağlanma iskelet sistemini olumsuz etkiler, duruşu bozar.

- Uzun boylu iseniz, yanınızdaki insanlarla konuşurken ya da fotoğraf çektirirken büyük olasılıkla eğilirsiniz. Bu uzun vadede duruş bozukluğuna neden olur. Dik durursanız etrafınızdakiler de dik duracaktır.

- Esnemeyi öğrenmelisiniz. Ön ve arka kaslarınız esnek oldukça duruş bozukluğu yaşamazsınız. Bu durumda yoga, pilates gibi esnemeye dayalı sporlar yardımcıdır.

- Ruhsal çöküntülerde kaslar duruma uyar. Kişinin kendine güveni arttığında yürüyüşünün dikleşmesi aslında beyinle kas grupları arasındaki bağlantıyı çok iyi gösterir.

- Sırt aparatları omuzları geride tutmaya yardımcıdır. Ancak sadece bu aparatı kullanmak kasları zayıflatır, sık kullanırsanız duruşunuz daha da kötüleşebilir. Sırt kaslarını güçlendiren ağırlık egzersizleri yapmalısınız.
 Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin

Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin


Kariyer estetiğiyle görünümünüzü yenileyin 


İşe başlamada kişinin dış görünümü iş kariyerini belirlemede etkili olduğu yapılan çalışmalar güzel kişilerin daha çabuk işe alındığını ve aynı oranda eş kıdemlerinden daha çabuk terfi edebildiğini göstermiştir.

İşte yeni bir işe başlamadan, kendinizi daha rahat ve özgüvenli hissetmek isteyen genç hanım ya da beyler için 25 yaşlarda başlayabilen iş estetiği 40′lı yaşlarda pik yaptığını görüyoruz.

Yeni işe başlayacak gençler imkanları elverdiği ölçüde kendilerini rahatsız eden, kötü burun şekli için rhinoplasti ya da konuşmalarını engelleyen nefes problemleri de varsa özellikle bu durum konuşmalarında daha da sıkıntı veriyorsa septorhinoplasti operasyonlarına adaydırlar.

Kulak kepçeleri açık olan bireyler işe başlamadan kulak estetiğini yaptırmaları kariyerlerinde onları başarılı kılmaktadır. Bir de bedenleriyle uyuşmayacak kadar iri memeler genç kadını duruş postürünü de bozabilir. Bu sebeple yeni iş öncesi ideal ölçülerde göğüse sahip olmak özgüvenlerini tazeleyecektir. Bazen de çok küçük memeler genç hanımlarda ciddi sıkıntı yaratabilir ki, bu problemde iş yaşantısı önce giderilmelidir. Ya da genç bir erkeğin jinekomasti şikâyetini düzelttirmek istemesi de görülebilir.

Birde cerrahi olmayan bazı işlemler vardır ki; lazer epilasyonla tüylerden arınma, problemli ciltlerin tedavi edilmesi gibi işlemler gençlere yeni işe başlamadan en fazla talep ettikleri işlemlerdir.

İş yaşamında 2. estetik dönemini 30-35 yaşlarında, özellikle hem kariyer hem çocuk yaparım diyen bayanlarda yaşıyoruz. Nasıl mı; özelikle doğum sonrası oluşan göbek, bölgesel yağ fazlalıkları ve sarkan memelerin toparlanma işlemleri oluyor. Bu bölgelerin alınan yağları da yüze konarak yaşlanmalara şimdiden dur demek mümkün olacaktır. Hafif kırışıkların başladığı bu dönemde botoks da iyi bir yardımcıdır.

İş yaşantısında olan orta yaş genç hanımlar ise; kariyeri ve güzelliği birlikte yaşamak istedikler takdirde 40′lı yaşlarda onları biraz daha invazif dediğimiz cerrahi işlemler bekler. Ancak 30 yaşlarda yaptıkları yatırımlar işlemlerin hep küçük olmasını sağlayacaktır.

Elmacık kemikleri ve yanaklardaki boşluklar oluşur ve dudaklar incelir, düşmekte olan üst göz kapakları-şiş alt göz kapakları ve sarkmaya başlayan gıdı ve boyun artık toparlanmalıdır. Ciltte ince kırışıklar oluşur. Yüzün harmonisi de önemlidir.

Birbiri ile uyumlu alın, burun ve çene şekli sağlanmalıdır. İhtiyaca göre bunlarında şekillendirilmesi gerekir. Duruş postürü içinde gerekli vücut şekillendirme estetikleri ki abdominoplasti dediğimiz karın germeleri en fazla bu dönemde görüyoruz.

İş hayatında dorukta olan kişinin çalışana her yönü ile örnek olan durum ve davranışları bedenini diri tutması ile olan 50′li yaşlardaki özentileri de kaçınılmaz olacaktır. 50 li yaş civarındaki bayanlarda yüz germe işlemleri ve beraberinde dolgu botoks uygulamaları, çıkan karınların ya da sarkan memelerin toparlanması sizi star yapacaktır.

40 yaş sonrası yüze yapılan her gençleştirme işleminde özellikle boyun-dekolte ve ellerde unutulmamalıdır. Yüz-boyun-dekolte ve eller yaşı bir bütün olarak yansıttığı içinde özellikle lazer uygulamaları ile cildin yenilenmesi de her zaman bu bölgelerin cerrahi işlemleri tamamlayacaktır.

Op. Dr. Yakup Avşar