İnsülin direnci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnsülin direnci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fazla insülin iştahı artırır mı?

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Fazla insülin iştahı artırır mı?

Kanında insülin miktarı fazla olan kişilerin kilo kontrolü konusunda zorlandıklarını bir çok kez anlattım.



Daha da önemlisi “pankreasınız aşırı insülin üretiyorsa bu durumun kilo yönetimini neredeyse imkânsız hale getirebileceğini” bir çok kez söyledim.

Bu bilgiyi ispatlayan yeni bir çalışmanın sonuçları 2009 yılının sonlarında yayınlandı.




Bu çalışmaya göre “kanında insülin seviyesi yüksek olan kişilerde beynin iştah ile ilgili ayarlama sistemleri nerede ise iflas etme noktasına geliyor.

Bu kişiler daha sık ve çabuk acıkıyor. Daha güç ve geç doyuyor, daha hızlı ve daha çok yiyor. Zaman zaman önlenmesi güç yeme krizleri yaşamaya başlıyor”.

İşin kötüsü bu krizlerden çok tercih edilen yiyeceklerin de karbonhidratlar özellikle de şeker, un, nişasta ağırlıklı karbonhidratlar olması.

Bu bilginin bir anlamı da şu: kilo sorunu özellikle insülin fazlalılığı ve bunun neticesinde gelişen insülin direnci ile ilgili olduğunda çözümü ve yönetimi daha güç bir problem haline gelebiliyor.

Bu durumda yapılacak en önemli iş kilo vermeye odaklanmak değil insülin direncini çözmek ve insülin seviyelerini makbul değerlere indirmek gibi görünüyor.

Prof Dr Osman Müftüoğlu
İnsülin direnci ve etkileri

İnsülin direnci ve etkileri

İnsülin direnci ve etkileri

İnsülin kanımızdaki şekeri hücrelerimize sokan hormonumuzdur. Vücudumuz gereğinden fazla insülin ürettiğinde kandaki insülin seviyesi fazla artınca hücrelerimizin insüline cevap veren bölümleri artık yanıt veremez hale gelmektedir.


Bu durum “insülin direnci” olarak tanımlanıyor. Bu gelişme tıpkı insülinin yokluğu gibi bir sonuca neden oluyor. Kandaki şeker hücreye giremeyor ve kanda birikmeye başlıyor.

Kanda şekerin yükselmesi, –kandaki fazla insülin seviyeleri ile birlikte- bir dizi metabolik değişikliğe neden oluyor. Sonuçta hücrelerimiz “varlık içinde yokluk çeken” yapılar durumuna düşüyor.


Kanımız insülin ve şekerle dolu ama hücrelerimiz şekere aç kalıyor, dokularımız ise şeker ve yağ çöplüğü haline geliyor.